Biz galiba bazı kelimeleri yanlış olarak algılıyoruz.
Olumsuzluk veren kelimeleri, olumluymuş gibi kabul edip, aksini uygulamaya özen gösteriyoruz!..
Buna verebileceğimiz en güzel örnek, hani bazı kamu kurum ve kuruluşlarının girişlerinde ya bir masa ya da camekanlı bir bölüm olur ve üzerinde de DANIŞMA yazar ya…
Biz de aksine gider danışırız!..
O bölüme gider, masada oturan kişiye “Şöyle bir işim var, bunun için nereye gitmeliyim?” diye sorarız.
Masada oturan da, herhalde kibarlığından olsa gerek(!), falanca kata çıkıp, filanca kişiyle görüşmemiz gerektiğini bize söyler.
Yahu, kafanı kaldırıp bir baksana. Ne yazıyor orada? Danışma!..
Eee o zaman neden danışırsın ki?
Benzer bir durumu da son bir haftadır, ülke genelinde yaşıyoruz!..
Demokrasilerde kuvvetler ayrılığını gösteren erkler nelerdir?
YASAMA, YÜRÜTME, YARGI…
İşte, biz bu kelimeleri de yanlış algılıyoruz toplum olarak.
Ama bu erklerin adını her kim koymuşsa, onlar da sanırım yanlış koymuş olmalı…
YASA – MA…. YÜRÜT – ME ve YARGI olması gerekmez mi?
En büyük güç diye gösterdiğimiz ve milleti temsil eden YASAMA organı gider YASAR!…
Yahu, ne işin var senin yasayla?
Adından belli değil mi? Senin yasa masa ile işin ne?
Adından belli değil mi ki? Boşu boşuna mı YASA – MA demişler işte?
Öteki de ondan aşağı kalmıyor…
YÜRÜT – ME!.. Ama gider YÜRÜTÜR!..
Senit görevin YÜRÜT mek değil ki!.. YÜRÜTMEMEK olmalı!..
Bak YARGI’da böyle bir şey söz konusu mu?
Eğer öyle bir durum olsaydı, onun da adını YARGI – MA koymazlar mıydı?
Demek ki, ona MA eki takmadıklarına göre, o YARGI yapma hakkına sahiptir.
Ne demeye kendi kendinize gelin güvey olursunuz ki? Anlamak mümkün değil…
Bundan böyle, demek ki bizim ülkemizde sivil mivil anayasa yapmak hayalden başka bir şey olmayacak.
Yaparsa ancak YARGI yapar.
Yoksa Meclis’in herhangi bir Anayasa yapması söz konusu değil.
Yaptıkça nasıl olsa YARGI’dan dönecek…
Biz de sanıyoruz ki, Millet olarak, Meclis bizim adımıza kanun yapmaya, Anayasa yapmaya yetkilidir!
Meğer ki değilmiş… Bunu anladık.
Aslında, bu son olay, tüm erklerin akıllarını başlarına alıp, neyi, nasıl ve ne şekilde yapacaklarının da kesin ve net çizgilerle belirlenmesinin gerekliliğini bir kez daha ortaya çıkardı.
Erklerin madem ki birbirlerine karşı üstünlüğü yoksa, biri diğerinin alanına karışma ve engelleme hakkına sahip mi? Bunu da belirlemekte yarar var sanırım.
Bir kez daha demokrasi denen olguya ne kadar yabancı olduğumuz ortaya çıktı ya. Yanarım ona yanarım.
