Cesede Saygı Göstermeyen Suudi Arabistan Yönetimi Zan Altındadır!
Azmettiriciler ise katildir!
Türkiye, bir an önce bu cinayeti ortaya çıkartmalı ve cinayetten sorumlu olanların gerçek bir hukukun karşısında cezalandırılması sağlanmalıdır. Hatta Birleşmiş Milletler veya Lahey Uluslararası Hukuk devreye girerek yönetimlerin veya Suudi Arabistan’ın cezalandırılması sağlanmalıdır. Dünya kamuoyu da bunu bekliyor!
Suudi Konsolosluğu artık katil damgası yemiş bir yerdir! Dünya gazetecileri konsolosluğunun önünde soğuk, yağmur ve açlık demeden meslektaşının cesedini bulma mücadelesinde…
Paris’te medya Eyfel Kulesi önünde toplanıp cinayetin bir an önce aydınlatılması için kulenin ışıklarını karartarak protesto ettiler. Bizim basın ne yapıyor? Hâlâ uyumaya devam ediyor!
Cesedin parçalanarak eritildiği söylenmekte.
Sorular öylesine çok ki…
Cemal Kaşıkçı, sevgilisine, “İçeriden çıkmazsam AKP’den Yasin’i ararsın.” diye tembih ediyor.
Bir, iki saat, hatta üç saat oluyor, Kaşıkçı Konsolosluktan çıkmayınca, Sevgilisi telefona sarılıp AKP’nin Genel Başkan Danışmanı Yasin AKTAY’ı arıyor.
Yasin Aktay, bu ihbarı anında emniyet, mit hatta üstlerini arayarak bildiriyor.
Can alıcı hareket burada başlıyor. Bu arada 15 Cellat gelip Konsolosluğa giriyor. Minibüsler girip çıkıyor bavul dolusu… Ve bir gün sonra bu cellatlar Konsolos görevlilerine dokunulmazlık zırhından yararlanıp ellerini kollarını sallayarak ülkelerine dönüyorlar. Orada tutuklandıklarında ilk aklıma gelen, böylesi bir cinayeti bilenlerin ağızlarının ketum olması gerekirdi. Onun için korunmaları için emniyete alınmışlardı.
Cinayette gözler Prens Salman’daydı. Arayıp, cinayetle ilgili ortak çalışma grubu kurması nedeniyle Türkiye’ye teşekkür etti. ABD ise Papaz Brunson’a gösterdiği ilgiyi Kaşıkçı’ya göstermiyordu… Belkide kimse Suudilerle kötü olup ekonomik menfaat ilişkilerinin kötüye gitmesini istemiyordu. Ülkeler arası strateji bu olsa gerekti! Çünkü ABD, Suudilere oldukça yüklü silah satıp ticaret ilişkilerini de ballaştırıyorlardı…
Şimdi elinde delil bolluğu olan Türkiye ne yapacak? O cellat 15 kişiyi isteyip duruyoruz. Suudiler vermiyor. Baş Savcıları gelip bizden delilleri istiyor. Vermiyoruz. O da kızıp bavul dolusu fındık fıstık alıp ülkesine dönüyor. Belki de dört karısına aganigi durumu olacak!
Hikaye bitmedi…
Bütün Dünya, bir an önce Kaşıkçı’nın cesedinin bulunmasını merak ediyor?
Şimdi bu yazılanlara göre Türkiye olarak ihmalimiz var mı, yok mu tartışması gündeme düşüyor. İhmal olduğunu Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Grup Toplantısında olayı toparlayıp sonra da, “Cinayetin işlendiğinin bilinmesine rağmen neden 15 kişilik timin elini kolunu sallayarak Türkiye’den ayrılmasına müsaade ettiniz?” diye hükumete bir veya bir kaç soru yöneltti. Bu soruya hükumet sözcüleri şiddetle karşı çıkarak, Kılıçdaroğlu’nu cinayeti sulandırarak Türkiye’yi dünya kamuoyunda küçük düşürmeye çalıştığını söyledi.
Bu konuda iki parti arasında yine tazminat davası açma yanı sıra yayın yasağı gelirse şaşırmayalım!
Erdoğan, cinayet ile ilgili Washington Post Gazetesi’ne yazdığı bir yazıda, “Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı cinayetine ilişkin cevaplaması gereken pek çok soru var. Emri Kral Salman’ın verdiğine inanmıyorum. Cinayeti işleyenlerin Suudi Arabistan’da derdest edilen 18 şüphelinin içinde olduğunu biliyoruz. Cenazesini bulup cinayeti aydınlatmak boynumuzun borcu.” demiştir.
Cumhurbaşkanının bu yazısı doğrultusunda, Türkiye, Suudi Konsolosluğuna gelen ve zan altındaki 15 kişiyi istemesine rağmen Suudi Arabistan tutukladığı bu kişileri, kendi ülkelerinde yargılanacağı gerekçesiyle vermedi. Kral Salman, ‘Ortak Çalışma Grubu” kurdu diye, Türkiye’ye teşekkür de etti. O zaman, iki ülke katil veya katilleri içinde barındıran bu timi, ortada onlarca delil varken, bir an önce birlikte yargılamalıdır. Haydi diyelim, Suudiler onları vermek istemiyor ve kendi ülkelerinde yargılamak istiyorlar. Adaletli bir sonuç çıkacak mı? Cinayet zaman aşımına uğratılır mı? Adil bir yargılama için timi Suudilerin uluslararası bir arenada yargılanmalarına yardımcı olmasıdır.
Bakalım, cinayet nasıl sonuçlanacak?
Merhum Kaşıkçı’nın Sevgilisi Hatice Cengiz, ‘Cumartesi Anneleri’ gibi Konsolosluğun önünde belirleyeceği bir günde bir çadır kurup protestoya başlar mı dersiniz? Olası bir eylem uzun sürerse, hükumet çadır yasağı getirir mi? Dünya basını bu cinayeti ne kadar sürede gündemde tutabilir? İnsanlarımız her şeyi unuttuğu gibi bu olayı da çabucak unutur mu?
Sorular… Sorular…
Bir de Türkiye, Ankara’daki Suudi Arabistan Elçili ile İstanbul’daki Konsolosluğun önündeki caddelerin isimlerini ‘Cemal Kaşıkçı’ olarak değiştirilir mi dersiniz?
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.