6.BÖLÜM VE 10.KISIM
YEŞİLE BOYANAN KÖY
Okul köyün dışında bir tarlanın içinde tek derslik olarak yapılmıştı. Öğrenci sayısı yüze yakın olması dikkate alınmamıtı. Bir öğretmen odasıyla birlikte, birde birlikte odası mevcuttu. Okulun yanı başında ise öğretmen lojmanı vardı. İyi ki lojman vardı. Lojmanının oluşu, azda olsa huzurumu sağlamış oldu. Ne var ki gece olunca birçok atlı insanlar büyük bir gürültüyle lojmanın önünden geçip gitmekteydiler. Buda beni korkutuyor ve ürkütüyordu. Çünkü tanımadığım bazı kişiler kaçakçılıkla uğraşmaktaydı. O kişiler geceleri köyden köye gidip kendilerine göre çalışmalar yapıyorlardı. Bu sebepden dolayı geceleri atlı geçişin gürültülerinden korkuyor ve rahatsız olmaktaydım. Bu endişemi köyün muhtarı Kemal’e aktardım. Muhtarda bu anlatımımı haklı bularak, o zaman ilçeye gidip durumu İlköğretim Müdürüne ve Kaymakama bildirelim, okulun etrafına bir bahçe duvarı yaptırılması için gerekli yardım ve desteği isteyelim, dedi.
Muhtarın bu davranışına çok memnun kalmıştım. Muhtar, ben ilçeden gerekli desteği aldığımda, köylüğü harekete geçiririm. El birliği içinde okulun etrafına ihata duvarı yaptırırım. Bundan hiç endişen olmasın, dedi.
Bu düşüncesi çok mantıklıydı. Teşekkür ettim. O zaman yarın gidelim, dedim.
İkinci gün muhtar, bana da bir at getirdi. Birlikte yola koyulduk. Özalp ilçesine gittik. İlk olarak İlköğretim Müdürüne durumu anlattık. O da bizi kaymakama yönlendirdi. İlköğretim Müdürlüğünden ayrıldıktan sonra doğruca Kaymakama gidip durumu arz ettik. Kaymakam da teklifimize memnun oldu ve olur verdi. En kısa zamanda gerekli keşfi yaptıracağını söyledi. Keşif sonrasında, uygunluğu ölçüsünde okulun ve lojmanın etrafına bir ihata duvarını köylü ve idare işbirliği içinde yapılmasına dair çalışma başlatacağım dedi. Bana da gerekli işlemlerin başlatılması için müracaat yazımı yazıp getirme talımatı verdi.
Bendende okula gider gitmez arzu ettiğiniz yazıyı yazıp göndereceğimi arz ettim. Kaymakam’ın sunmuş olduğumu çalışmaya olumlu yaklaşımı sonrasında, muhtarla birlikte izin isteyip ayrıldık. Tekrar atlarımızı bağladığımız hana gelip, atlarımıza binip, köye döndük. İkinci günü kaymakamın istediği doğrultuda yazımı yazıp hazırladım. Yazmış olduğum yazıyı, köy bekçisiyle kaymakamlığa gönderdim. Sonrasında muhtarı okula çağırttım. Bir gün önce yolda köye gelirken, uzaklarda gördüğüm ağaçlık ve yeşillik içinde var olan köyü sordum. Aynı zamanda o köyleri gidip görmeyi istediğimi söyledim. Bu isteğim üzerine, muhtarda gülmeye başlamıştı. Neden güldüğünü sorduğumda?
O da bana, bak öğretmen anlatayım da dinle, dedi. Bende, anlatın tabi, öğrenmek istiyorum vade çok merak ediyorum. Bu alandaki bütün köyler ağaçsız ve çırılçıplak. Bir tek o iki köy yeşillik içinde. Bir sebebi olsa gerek. Kaldı ki sizin köyünüzde bir tek fidanın bile göremedim, dedim. O da bana, bak öğretmen bey, gördüğün o köyler var ya, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın köylüleridir. Devlet onları Karadeniz’den buraya örnek köy kursunlar diye getirip yerleştirdi. Adlarında Büyük ve Küçük Emet köyü koydular, dedi.
Ya inan dün yolda anlattıkların kafamı iyice karıştırmıştı. Peki, sizler ne yaparsınız demiştim. Özalp köylüleri ve sizin köy neden bu köyleri örnek almadılar, söyler misin?
Bak, bizim köy gibi köylerin tamamına yakını ağanın köyüdür. Toprağın tamamı ağaya bağlıdır. Ağa istemedikten sonra değil fidan dikmem, bir yere çivi bile çakamazsın. Bir iş yapılması gerekirse mutlaka ağaya bilgi verip, ağanın onayını almak gerekir. İlla da o köyleri görmek istiyorsan, yarın nasıl olsa Cumartesi, seni o köylere götüreyim, dedi.
Teşekkür ettim ve tamam yarın için gitmeye karar verdik. Akşam olmuştu, okuldan birlikte çıktık. Muhtar ayrılıp evine gitti. Bende yapmam gereken planlarımı yaptıktan sonra oturduğum lojmana gittim. O akşam içime kurt düştü. O gece sabahı iple çektim. Kahvaltımı yeni bitirmiştim ki, muhtar bir at yedeğinde gelip, kapıyı çalmaya başladı. Hemen hazırlanıp çıktım.
Muhtar, hadi atla gidiyoruz dedi.
Bende atıma bindim ve yola koyulduk. Doğruca Büyük Emet köyüne gittik. Köyün Muhtarını sorduk. Köylülerden birisi muhtarın Heyet odasında olabileceğini söyledi. Bizde bu söz üzerine doğruca muhtarlık odasına gittik. Mutar odasındaydı, yanına gidip kendimizi tanıttık.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair