Elim arkamda Karaköy’den Beşiktaş’a
doğru gidiyorum.
Sahile vuran dalgalar
ve sabahın ilk ışıkları…
Dalgalarla öpüşen kayaların
oluşturduğu baloncuklar
güneşin ışıklarıyla
ateş böcekleri gibi yanıp sönüyor.
Hava güneşli tatlı bir rüzgar esmekte.
Günlerden cumartesi.
Adalar İskelesinin önü ana baba günü,
gelenler kadar gidenlerde var.
Az ileride Üsküdar iskelesi
aynı şekilde kalabalık.
Küme küme sarı laleler dikkat çekiyor.
Yanı başında ismini bilmediğim renk renk çiçekler…
Dört sütun üzerine oturtulmuş
Fatihin altın renkli tuğrası,
başlı başına bir sanat harikası.
Tarihi abide güzel bir çeşme.
Az ilerde Bezm-i Alem Valide Sultan Camii.
Şadırvanda ak sakallı bir dede
abdest alıyor,
duru, tertemiz ve sade.
Minareler kalem gibi göğe doğru,
minberleri tunçtan,
mihrabı altın renkli dantel işlemeli.
Dolmabahçe’nin önü
çok kalabalık,
iğne atsan yere düşmez.
Her yer mor pembe lalelerle dolu.
Turistlerin çoğu gömlekçe geziyor.
Dolmabahçe Sarayı’nın arka yolunda,
yamaçlardaki yüz yıllık çınarlar,
yeşiller giymiş gelinler gibi…
Her elli metrede bir kapı,
her kapı ayrı ayrı işlenmiş,
her birinde ayrı bir mana var.
Ana kapı başlı başına sanat şaheseri.
Deniz müzesinin boğaza bakan yüzünde
sıra sıra dizilmiş toplar,
ucu havaya kalkmış
geleni gideni selamlıyor.
Kız Kulesi trafik polisi gibi,
yanından geçen irili ufaklı gemilere
dur, geç diyor.
Karşıda gerdanlığa benzeyen boğaz köprüsü,
kıyılarada sandallar,
sıra sıra dizilmişler,
dalgaların ahengiyle dans ediyorlar.
Saat on üç
Beşiktaş Meydanındayım.
Sessiz Çığlık başlıyor.
Arif Nihat Asya’nın
“Bayraksız olamam” şiiri okuyorum.
Kulaklarını çınlatıyorum:
Dik duruşlu kahramanların,
Annelerimizin, bacılarımızın,
vatan denince gözleri dolan,
bayrağı görünce gururlanan,
o asker eşlerinin…
Onların kararlı, vakur duruşları…
Yağmur kar demeden
her cumartesi ,
bu meydanda,
haksızlığa, hukuksuzluğa
karşı çıkışları,
gerçekten çok gurur veriyor.
Bilge Öğretmen Hasan Zeki Kalay
birlik beraberliğimizin teminatı
“Türkçenin önemi” üzerine
Çok güzel konuşuyor.
Türk ordusuna kurulan kumpası anlatıyor.
Türk Askerine bu yapılır mı?
İşte yalan olduğu meydana çıktı.
Ne olacak bu kaybedilen canlar?
Çalınan rütbeler,
annelerin ahı,
çocukların istikbali,
hepsinden önemlisi
bu memleketin hali ne olacak?
Yazık çok yazık !