“Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem makamda, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.”
Kemal Atatürk
“Dünyada hiçbir milletin kadını, “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim.” diyemez.”
Kemal Atatürk
“Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”
Hace Bektaş Veli
Bir panel iletisi aldım. Konusu: “ Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Türkiye’de Deprem Gerçeği ” Panelistleri mi sordunuz? Belirteyim: Prof. Dr. Armağan Elçi ile Nasuh Mahruki… Yeri: Karacaahmet Sultan Dergâhı…
Saygı duruşu sonrası Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Ercan’ın açış konuşmasını yaptı. Muharrem Ercan, Panelistler Prof. Dr. Armağan Elçi ile Nasuh Mahruki ve sunucu Nazan Gürlevik, masada yerlerini aldılar. Salonun tümü izleyici ile doldu göründü.
İzleyicileri “Sevgiler ve saygılar” sözcükleri ile karşılayan Prof. Dr. Armağan Elçi; işleyeceği konunun “Atatürk ve Türk Kadını ” olduğunu vurguladı. Geçmişten günümüze kadın konusuna bir plan çerçevesinde değindi. Atatürk’ün kadınlar konusundaki özdeyişlerine yer verdi ve aşağıdaki sözcüklerle değerlendirdi.
“Atatürk’ün kadınlara verdiği önem, onlara verdiği sosyal ve siyasal haklarla açıkça ortadadır. Bugünlere gelmek için zor günler geçiren Türkiye, bağımsızlık savaşımını ilk olarak Kurtuluş Savaşında vermiştir. Kadın – erkek demeden Türk halkının bir bütün olarak savaşım verdiği bu dönem sonrasında Atatürk, kadınların gösterdiği özveriyi görebilmek olanaklıdır.
Tarsuslu Adile Onbaşı ya da nam-ı diğer Kara Fatma olarak anılan İstiklal Savaşının kadın kahramanı hiçbir zaman unutulmaz. Adile Hala için Tarsus’ta büyük bir Kuva-i Milliye ve Adile Hala anıtı yaptırılarak unutulmaz kılındı.
Kurtuluş Savaşı’nın cephelerinde görev alan başkaca “Milli Mücadelenin Kadın Kahramanları” kimdir? Sorusu şöyle yanıtını bulur:
– Şerife Bacı, Halide Onbaşı, Halime Çavuş, Gördesli Makbule ve Çete Emir Ayşe… ”
İkinci panelist ya da konuşmacı Akut Derneği Onursal Başkanı Nasuh Mahruki oldu. Panelist, kendine güvenli davranışla başlayan tümcelerinde dünden bugüne ülkemizde olan depremlerin kısa bir özetini sundu. Ardından 6 Şubatta meydana gelen ve on bir ilimizde mağduriyete-yıkıma neden olan depremin deneyimlerine dayalı değerlendirmesini yaptı. Şu konuları dile getirdi:
“Elli bir civarında resmi, yüz bin civarında varsayılan insanımızın can verdiğini belirtilir. En kötü plan, plansızlıktan iyidir. Afad liyakatsiz kadrosuyla, Emasya Sözleşmesinin çalıştırılmaması sonucu TSK’nin alana geç girmesiyle, yardım organizesinin başarısızlığıyla, Kızılay’ın perişan ve onaylanmaz durumda kalmasıyla, yüklenici (müteahhit) sisteminin bozukluğu, imar affı ve tarım alanına konut yapılmasına izin verilmesi gibi önemli nedenlerle yıkım ve ölüm sayısı artmıştır. Olmasını istemediğimiz, ne ki bilim insanlarınca beklenen olası depremlerde dilerim bu tür olumsuzluklar yaşanmaz. ”
(Türkiye’de 13 yıl uygulanan “Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma” sözcüklerinin kısaltılmışı olan EMASYA Protokolü; askerin, polisin yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara müdahalesine dönük bir düzenlemeydi.)
Kalabalık ve aydınlık bir ortamda Şair Mehmet Çiçek arkadaşımla panelistleri izlerken aniden bastıran sağanak dışarda dakikalarca sürdü. Yağmurun dinmesi ve etkinliğin bitmesi sonrasında her iki konuşmacıyı kutladık.
Mekândan ayrılırken Hace Bektaş şiirimi mırıldanarak yolumda ilerledim.
*
Hace Bektaş
İnsanlığa hizmet ister
Sevgi, saygı, barışa baş
Kardeşlik ve birlik diler
Tan ışığı Hace Bektaş.
Kerametin dalı ağaç
Erdem bin bir cana ilaç
Pişmanlıksa bir ihtiyaç
Yan ışığı Hace Bektaş.
Tembelliğe ödün vermez
Hiçbir zaman fitne sevmez
Adaletsiz toplum çömez
Kan ışığı Hace Bektaş.
Çalışkanın yanındadır
Aklın, bilmin savındadır
Kültür, erdem yolundadır
Şan ışığı Hace Bektaş.
Bilgisizlik düşman, diyen
Bilimi hep önde gören
Türk dilini canca seven
Can ışığı Hacı Bektaş.
Muhsin DURUCAN
*
