İnsan hayatı boyunca bir çok kapıdan geçer. Bu kapılar gibi içinde yaşadığımız dünya da Aşık Veysel’in tabir ettiği gibi iki kapılıdır. Bu kapılardan biri, insanın doğarken dünyaya giriş yaptığı kapıdır. Diğeri ise ölürken
ahret’e uğurlandığı kapıdır. Ama benim bahsetmek istediğim konu değil. Bu kapılar gibi gençlerimizin uyuşturucu ve benzeri kötü alışkınlıklara alıştırılarak girdikleri çirkef ve bataklık kapısıdır. Bu kapı aldanmaya giden kapıdır. Aldanmaya giden kapı her zaman büyük olur. Çünkü bu kapı şeytana giden yolun kapısıdır. Ve şeytana giden yoldakiler zaman geniştir.
Şeytanın işi ise aldatıcı ve cazibedar bir metotla kana ve kötülüklere yatırım yapmaktır. Kana yapılan yatırımda her zaman için çok iştah kabartıcıdır. Tıpkı uyuşturucu işinde olduğu gibi. Bu işle uğraşan insanlar yozlaşmaya yatırım yaparlar. Çünkü yozlaşmaya yatırım yapmak güçlü olmaya
iyi yoldur. Bu işi yapan insanlar, başta müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayıp.Böylece bu işe daha çok rağbet
bu işe daha çok taraftar toplamaya önem verirler. Bunu başardıktan sonra zaman, zaman pazarı dürterek hem fiyatı artırıyor, hem de müşterilerini bağımlı hale getiriyorlar. Bunun için madde bağımlılığı insanı öyle bir duruma getirir ki, tabiri caizse, şöyle izah etsek mümkündür. Rıhtım barlarındaki avlanmış balıklar gibi her sabah uyandıklarında neye uğradıklarını ve nerde oldukları umurlarında olmayan kaybolmuş sarhoş insanlar gibidirler.
İnsanı uysal yapar. Beynini anlamaya yönelik iştirak etmeyen, insanın da bir bitki ve hayvan gibi anlamsız bir yaşamaya sürükleyen bir muzip illettir. İnsanı vitrinlerdeki süs ve modeller gibi adeta ruhsuz ve dondurulmuş bir heykel gibi işlevsizliğe doğru götüren bir illettir,bu maddeler. Gençliğimize küstahça oynanan bir oyunun parçasıdır. Bu oyuna gelen ve alet olan gençler her yanı ecdat kanı ile sulanarak kurtarılmış, cennet gibi olan vatan mabedine, ecdatlarına ve dökülen kanlara ihanet etmiş olurlar. Bunun için bu oyunlara karşı onları uyarıyoruz.
Bu oyunlara gelerek kendi cennet atanlarını peşkeş çekmemeleri konusunda sağduyulu ve duyarlı olmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, bu illetle gençliğimizi zehirlemek isteyenler misyonerlerdir. Bunun sebebi ise; Büyük Ortadoğu Projesidir.amaçları Haçlı seferlerinde elde edemediklerini ve daha önce yenildikleri haçlı seferilerindeki duygu, haçlı hıncı, geçmişte ecdatlarımızdan yedikleri tokadın korkusudur. Siyonistlerin, Siyon yıldızı içinde tapıp, ilah .edinip, tapındıkları Lüzifer de, yani şeytanda insanları yoldan sapıp, insanları şaşırması.da bunu gerçekleştirmek içindir bunca verdiği uğraş.
Yahudiler oynadıkları oyunlarla başarıya ulaşmaya çalışıyorlar, Bunu da yeni dünya düzeni adı altında yürüttükleri yeni düzensizliğin bir parçası ve planı dahilin de yapıyorlar. Uyuşturucuya v.b.kötü alışkanlıklara alıştırdıkları gençlikle, bize dünyanın raydan çıkan bir tren olduğunu ve bu trenin içindede yanlış olan olmayan herkesin bir bilinmezliğe doğru gittiğini gösteriyor. Hatta göstermekle kalmayıp adeta kanıtlıyorlar. Bunlar vaat edilmiş topraklar diye, Büyük Ortadoğu Projesi ve bundan daha öteye giderek bir dünya krallığının peşindeler.
İnsanın içindeki var olan iç ‘ben’e yani egolarının peşinde koşturarak bir çok şeyi elde ederek ve daha ileri giderek kendilerini artık kanun koyucu, Tanrı gibi algılamaktalar.Gibisi fazla adeta kendilerini Tanrı kabul edip, şeytanı kendilerine bu yolda bir rehber ve daha fazlası bir baba olarak kabul etmişler. Bunlar şeytanın yolunda kaydettikleri ilerleme ve gelişmelere bağlı olarak övünürler.
Yanı kibirlenirler. Kibir ise; şeytanın çocuğu ve insanları yoldan çıkaran, yanlışlarını görmelerini engelleyen ve şeytandan gelen bir afyondur. Bunlar bu afyonla o kadar sarhoş olmuşlar ki, gözleri artık hiç bir gerçeği görmez olmuş. Görmedikleri yetmiyormuş gibi inkarcılıkta da çok ileri gitmelerine sebep olmuştur. Öyle ki, onlar şeytana olan bu uşaklıklarının karşılığında, cennete köle olup ve acı çekmek, cezasını, günahlarının bedelini ödeyip öyle gelmek yerine, cehenneme aş günahkar ve efendi olma yolunda adeta
birbirleriyle yarışır olmuşlardır
