Damarlarımızdaki asıl kan, aslında kirletilmiş faşizmin kanı.
Bizden olmayan herkese düşmanız.
Bakmayın siz o insansever kimliklerimize…
Bakmayın siz o demokrat kimliklerimize…
Bakmayın siz o sağ yada sol kimliklerimize…
Bakmayın siz sözde özgürlükçükçü kimliklerimize…
Bakmayın siz, ‘biz tarihte ne hoşgörülü toplumduk millettik’ zırvalarına…
****
Her milletin tarihi ne kadar kirliyse, bizde o kadar kirliyiz…
Bakmayın siz öyle martaval hamasete dayanan sözlere…
Biz var ya, biz diye başlayan tüm hamaset konuşmaları aslında içimizdeki kirli kanı, faşizmi bastırmak için uydurduğumuz
sözler.
****
Hepimizin kanında faşizmin kirli kanı dolaşıyor.
Biz, bizden olmayan kimseyi sevmiyoruz aslında.
Bakmayın siz o sevgi sözcükle-rine…
Birbirimizi sevmediğimize binlerce örnek, birbirimizi sevdiğimize de binlerce örnek gösterebiliriz.
Ne yaparsanız yapın, biz aslında birbirimizi sevmiyoruz.
****
Biz heterojen bir toplum olduğumuz halde, homojen olmak için çaba sarf ediyoruz.
Bize onlarca yıldır öyle bir şırınga yapıldı ki beyinlerimize, doğru bildiğimiz her şey faşizmin ötekileştirici ve birbirimizden
nefret etmeye yarayan bilgiler.
****
Yaşadığımız toplum, kaynaşmış bir Türk topluluğu idi.
Kürtler, Çerkesler, Gürcüler, ötekiler hepsi Türktü.
Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Araplar, ötekiler ise zaten yoktular…
Onlar tam öteki idiler…
Küfürlerimizde bile onlar vardı. Karşımızdakini aşağılamak için Yunan tuhomu, Ermeni tohumu demek yeterliydi.
Türk’ten başka kimse, Müslümandan başka kimse yoktu.
Olan müslümanların tamamı da sunniydi.
Ne Şii, ne Alevi, ne öteki mez-hepler vardı.
****
Farklı düşünceler mi? Onlar zaten yoktu…
Hepimiz kaynaşmış bir toplumun; dil farkını, din farkını, etnik kimlik farkını bilmeyen çocuklarıydık.
Tam bir enternasyoneldik(!)
****
10. Yıl Marşı’nın “sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitleyiz” cümlesiyle büyüdük.
Halen 10. Yıl Marşı’nı duyunca Mustafa Kemal’in askeri olmakla övünen milyonlarımız var.
10. Yıl Marşı’nı bile İstiklal Marşını söyler gibi söyleyen milyonlar.
****
Ve birbirimizi sevmekle, hoşgürülü olmakla övünen bu toplum sanki şimdi ötekileştiriliyor muş gibi hisseden, düşünen milyonlar…
Bu topraklarda, 20’li, 30’lu, 40’lı yıllar, 27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar, e-muhtıralar yaşanmamış gibi, şimdi diktatörlük yaşadığımızı zannaden, öyle düşünen milyonlar…
Dağlarında her gün onlarca çocuğumuzun birbirini öldürdüğü, darağaçlarında başbakanlarımızı, çocuklarımızı astığımız günlerden bugünlere geldik…
Ama şimdi diktatörlük olduğunu döktüren milyonlar, siyasi partiler, örgütler, sözde sivil toplum örgütleri…
Silahlı mücadeleyi savunanların sokak gösterelerine sahip çıkan, yasal siyasi partilerimiz… Sözde diktatör karşıtlarımızın yan yana durduklarına bakın hele…
****
Kendi partisinde bile kendi yoldaşına katlanamayanların, ellerinden olsa birbirini boğazlayacak olanların, siyasal ve meşru bir iktidara diktatörlük göndermeleri…
Sanki toplum olarak birbirimizi çok seviyormuşuz da, toplumu ötekileştiren bir siyasal iktidar üzerinden politika üretenlerin zavallılığı…
****
Herkesin kanında faşizmin kirli kanı dolaşıyor…
Biz bırakın ötekini, kendimizden olanı bile sevmiyoruz.
Biz, bizi seveni, farklılığımızı sorgulamayanı seviyoruz.
Biz heterojen olanı değil, homojenleşmiş; bize benzemiş olanı seviyoruz.
Bize benzeyeni de, bize itaat ediyorsa seviyoruz.
Son söz: Kanımızda asil kan yerine, faşizmin, ırkçılığın, ötekileştirmenin tavan yaptığı kan dolaşıyor.
Ve ne zamanki kanımızda ki, faşizm kanını temizleyeceğiz, ötekileştirme yerine, bize benzemeyenlerin de bizim gibi hakları olduğunu anlayacağız işte o gün güzel bir Türkiye’nin eşit ayrımsız çoçukları olacağız.
