Taksim’deki bomba ne anlama geliyor? Herkesin çözmeye çalıştığı, cevabını bulmaya çalıştığı sorunun cevabına geçmeden önce cevap arayanların psikolojisi ve uğradıkları sükut-u hayal ile ilgili bir tespiti yapmak yerinde olacaktır.
Açılımcıların Psikolojisi
Görülen o ki Kürt Açılımı adıyla başlayıp Demokratik Açılım olarak devam eden süreçte yürütülen psikolojik yıpratma harekatı başarılı olmuştur.
Bunu nerden mi anlıyoruz? Bunu, kamuoyunda “sözde ateşkes” ile oluşan “Masaya oturulabilir PKK” beklentisinden anlamak ve görmek mümkün.
Anayasa referandumundan bu yana BDP’li siyasetçiler Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrı bir türküyü tellendirmekteler. PKK’nın ortaya attığı sözde ateşkesi de “Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan savaşa bir son verme” şansı olarak takdim etmekteler. Ne yazık ki herkes bu siyasete teslim olmuş durumdadır. Son zamanlarda muhalefet adına, Yeni CHP’nin yeni liderinin de bu teraneye terennümleri ile eşlik etmekte olduğu gözden kaçmamaktadır.
Bütün bunlar siyasete yön verenlerde güçlü bir yılgınlık yaratmıştır. Bu yılgınlıkla kamuoyu “Bitsin artık bu savaş da nasıl biterse bitsin, isterse APO da dışarı çıksın” teslimiyeti içerisine sokuldu. Hatta bu çerçevede BDP’lilerin “yeni ortam yeni dil gerektirir” gerekçesiyle APO’ya terörist başı denmemesini istemeleri bile makul bir öneri olarak görülmeye başlandı.
İmralı’ya Ziyaret ve Bomba
İşte tam bu bahar havasında hem de Aysel Tuğluk’un terörist başı ile görüşme yaptığı sıralarda Taksim’de polislere ve sivil halka yönelik bir bomba patladı. Ki aynı dakikalarda APO’nun ateşkesi uzatması bekleniyordu. Muhtemelen de uzatılması emrini Aysel Tuğluk’a vermişti bile. Ama Aysel Tuğluk’un dış dünya ile iletişime geçmesine bile fırsat kalmadan bomba patlamıştı.
Ne ilginçtir ki Aysel Tuğluk cebinde “2011 yılının tamamını kapsayan sözde ateşkes emri” ile dışarı çıkıyordu bombanın yaraladığı 32 kişi hastanelere taşınırken.
Tam da hükümet gönül rahatlığıyla Kandil’e çiçek uzatırken, İmralı’dan uzanan çiçeği başköşeye koymaya hazırlanırken Taksim’in orta yerine bomba düşüyordu.
Bomba Kimindi?
“Tam da işler yoluna girerken, kıyıda köşede, dağda bayırda gizli görüşmelerin biri bitmeden öteki başlarken, gelin güvey olmaya ramak kalmışken, ne güzel PKK silah bırakmaya ikna olmuşken” olacak iş miydi bu?
Hemen açıklamalar gelmeye başladı psikolojisi bozulan uzmanlarımızdan;
- PKK yapmış olamaz, niye yapsın ki? Hükümet zaten her istediğini veriyor,
- Terörist eski PKK’lı imiş ama PKK’dan dışlanmış yıllar önce. Bizim PKK’lılar yapmaz böyle bir hainliği, böyle bir günde yapmasından belli Canlı Bomba’nın hain olduğu,
- PKK değilmiş, TAK diye başka bir örgütmüş (Oh şükür, zaten belliydi, bizim çocuklar iyidir, hem onlar sivillere el kaldırmaz),
- TAK, silah bırakılmasına karşı olan bir grupmuş,
- Bizim boş beleş stratejistlerin ve de uzmanların gönlünü hoş eden bir sürü zırva daha sıralanıyor medyada…
Çeşit çeşit devlet görevlilerinin Kandil’de yatıya kaldığı bir zamanda Taksim’de bomba patlaması devletin başını zora sokmuş durumda. Ancak uzman namındaki apoletini üniversiteden alma strateji gevezeleri hükümeti açıklamaları ile rahatlatma işini hayli iyi başarmış durumdalar.
PKK ile yapılan gizli görüşmelerin müzakere kıvamına geldiği bir günde patlayan bombanın anlamı nedir?
Bombayı patlatanın PKK’lı olmadığı üzerine nerdeyse artık herkes ittifak etmiş durumdadır. Bomba, TAK adında, PKK’nın eylemsizliğine ve barışçıl tarafına karşı gelen PKK’dan kopan asilerin kurduğu bir örgütün işi. Bu taraftan bakınca bomba ile terörist başının ilan ettiği 2011 yılı boyunca eylemsizlik kararını ilişkilendirmek mümkün değil.
PKK, TAK ve 2011 Seçimleri
Ama ne yazık ki bu bomba çok fena bir tuzaktır. Çünkü bizzat PKK’nın kendisi, hükümete barış görüşmeleri bir adım öteye taşınırken “akıllı ol, canımızın istediği an canınızı yakabiliriz” mesajını vermiştir.
Öte yandan zihinlerde TAK adında ve kontrolü hiçbir şekilde mümkün olmayan taze bir terör tehdidi yaratılırken, PKK’nın kendisi uzlaşmacı bir siyasi muhatap olarak tanıtılacaktır. Daha düne kadar kendisi bir maşa olan PKK, artık maşa pozisyonundan sıyrılıp siyasi irade makamına yükselirken maşa rolünü TAK yerine getirecektir. TAK sayesinde 2011 seçimlerine kadar patlayacak her bomba ve atılacak kurşunun suçlusu bulundu ve bunlardan artık ne hükümetin ne de PKK’nın sorumlu tutulması mümkün değildir.
PKK’nın Taksim’deki bomba ile yaptığı; hükümete Haziran Seçimleri’ni rahat geçirmesi için uzattığı gül demetine (eylemsizlik) karşılık aba altından sopa göstermektir.
CHP’nin de kendisini “Kürt Politikası” konusunda ciddi bir revizyona tabi tuttuğu bir dönemde hükümetin bu blöfü yememe şansı yoktur. AKP ve hükümet, PKK’yla masada uzlaşmadığı takdirde (hem de MHP’nin kılıçlarını taa Ani’den çektiği bir sırada) Güneydoğu’dan gelecek tabutların içine kendisini koymak zorundadır.
Sonuç;
AKP’nin referandumda yakaladığı başarıyı 2011 seçimlerine kadar terörsüz bir ortamda koruması gerekmektedir. Çünkü karşısında yükselen bir CHP var. En önemlisi ise referandum ile farkında olarak ayağına bastığı MHP’yi ziyadesiyle kızdırmış durumdadır ve AKP’nin birçok yerde ülkücülerin sokak baskısına kalması söz konusu olacaktır.
Çünkü Bahçeli’nin Ani’de kıldığı Cuma Namazı, Ülkücülerin sokaklar konusunda serbest bırakılmasından başka bir şey değildir. Hiç kimse 2011 seçimlerinde AKP’nin dört başı mamur bir seçim çalışması yapmasını beklemesin.
MHP, örtülü şiddetle de olsa AKP’yi yıldırmayı deneyecektir. Ki, korkunun kol gezdiği bir ortamda seçmenin yöneleceği en büyük liman sorunlarını o güne kadar çözecek olan CHP’dir. Bu süreçte AKP’nin geçmişteki büyük medya desteğini bulması da zor görünüyor.
Ez cümle Kandil’e çiçek uzatan AKP, aba altından gösterilen sopaya kendi bekası için razı gelirken başka yerlerden alacağı ağır darbelerle 2011 seçimlerinde beklediğini elde edemeyecektir.
