Ülkelerin tüm çalışmaları çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma doğrultusundadır. Çünkü her şey insan içindir, insanlığın mutluluğunu artırmak ve layık olduğu “daha iyiye ulaşmak” her zaman temel bir hedef olmuştur.
Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak insanlık için olduğu gibi, buna ulaşmak için temel potansiyelimiz de insan kaynağımızdır.
Ülkelerin insan kaynağı çok farklı yapı ve seviyelerdedir. Bu değişkenlik aslında temel bir zenginliktir. O halde bu zenginliği kullanmak başarının kaynağını oluşturacaktır. Yani başarı insan kaynağımızı doğru yönetmekle doğru orantılıdır.
Temel sorun, ülkelerin insan kaynağını ne derece potansiyel olarak gördüğü ile ilgilidir. Bu potansiyelin farkında olmamak-olamamak veya bu farkındalığın gereklerini hayata geçirememek önemli başka önemli sorunları da beraberinde getirmektedir.
Dünya iletişim üzerine kuruludur. İletişim bu önemli potansiyelin temel argümanıdır ve insanın yaratılışının ve yaşamının hava ve su gibi temel ihtiyacıdır. İletişim bireyler ve toplumlar için ikili ve çok yönlü ağlar oluşturmasıyla işbirlikleri doğar ve bu işbirlikleri ortak çalışma zeminleriyle birlikte üretime dönüşür. Bu çok yönlü ağları faydalı üretimlerle buluşturmak ise bir yönetimi gerektirmektedir. İnsanlar ve yönetimlerin ortak paydalar ve doğru zeminlerde oluşturduğu yönetime ise yönetişim denilmektedir. O halde çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak için en temel argüman yönetişimdir.
İnsanın önemli ve her şeyin insan için olduğu gerçeğini odak noktaya koymak yönetişimin ezberini oluşturmaktadır.
Ülkeler başarılarını gerçekleştirmek için doğru yönetmek zorundadır. Başarı kolay olmuyorsa bu yönetmenin zorluğundandır.
Her ürün bir kalıpla üretildiği gibi kalkınma da bir yönetim kalıbının ürünüdür. İletişim ve yönetim yani yönetişim ise kalkınmanın rengini ve kalıbını oluşturmaktadır.
O halde, insan için olan ve insanı merkeze alan bir anlayışla oluşturduğumuz yönetimlerimiz, bu yönetimlerle hedef kitlelerimiz olan insanlara eşit ve hakkaniyetli yaklaşım gösterdiğimiz ve fikirleri dikkate aldığımız yönetişim anlayışımız kalkınma yolculuğumuzun birinci adımı olduğu gibi diğer adımlarımızın da belirleyicisidir.
İnsan merkezli
Hak ve adalet içerisinde
Ötekileştirmeyen yönetişim anlayışıyla
Beraber yürüdüğümüz bir yolculuktur kalkınma…
