Doğumdan ölüme hayatımızın her anı Allah’ın takdir ve iradesindedir. Bizim sözlü ve amelî duâlarımız Allah’ın arşına ulaşır elbette … Şüphesiz ki Yüce Allah duâlarımızı işitiyor ve cevap veriyor, hikmetiyle dilediklerini kabul ediyor. Buna göre de ecel vaktimizi Kendisi dilediği gibi takdir ediyor.
Her durum ve şartta hüküm ve irade Allah’ın emri dahilindedir. Hayatımıza Allah’ın iradesi hâkimdir. Kur’ânı Kerim de Yüce Allah buyuruyor ki:
“Sizi çamurdan yaratan, sonra da size bir ecel takdir eden O’dur. Kıyamet gününün vakti de O’nun ilmindedir. Hâlâ siz şüphe ediyorsunuz.”
“Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da O yarattı.”
“Her milletin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an geri bırakabilir, ne de öne alabilirler.”
“Eğer Rabbin cezayı Kıyamet Gününe bırakmış ve onlar için muayyen bir ecel takdir etmiş olmasaydı, elbette onlar cezalarını hemen buluverirdi.”
“Onlar kendi üzerlerindeki İlâhî san’at mucizelerini hiç düşünmezler mi? Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri Allah ancak hak ve hikmetle ve tayin edilmiş bir vakte kadar devam etmek üzere yaratmıştır.”
Bu âyetlerden ecelimizin mukadder olduğunu, yani belirli bir vakte kadar tayin ve takdir edilmiş olduğunu öğreniyoruz. Bu; bizim, ecelimizi kendi irademizle uzatma veya kısaltma yetkimizin olmaması demektir. Bu yetki Allah’ındır. Allah dilerse O’nun bir “Ol” emriyle oluverir.
Şu âyet bunu haber veriyor: “O, günahlarınızı bağışlamak ve ölümünüzü belli bir vakte kadar geri bırakmak için sizi imana çağırıyor.” Peygamber Efendimiz’in (as) şu hadisi de bunu haber veriyor: “Müslüman kişinin verdiği sadaka ömrünü uzatır, kötü ölümü önler.”
Bu âyet ve hadisleri birlikte değerlendiğimizde şu neticeleri elde edebiliyoruz: Hayatımızın her noktası Allah’ın elinde, iradesinde ve takdirindedir. Ömrümüz Allah’ın emrine bağlı olarak devam eder. Ecelimiz Allah’ın emrine bağlı olarak gelir.
Her şey gibi ölüm de Allah’ın emrini dinler ve Allah’ın emrine itaat eder. Ölüm Allah’ın emri olmaksızın hiçbir şekilde meydana gelmez. Allah’ın emri geldiğinde de bir saniye gecikmez. Ölüm üzerinde Allah’tan başka hiçbir güç etkili ve yetkili değildir.
Ömrün sonu, ecel kullara malum olmadığı halde, Allah tarafından takdir edilmiş, tayin edilmiş ve biliniyor olması, ölümün Allah’ın her şeyi kuşatan ilmince kuşatılmış olduğunu gösterir. Bu: Ölümün Allah’ın takdirinde olması, Allah’ın ilminde ve iradesinde meydana gelmesi demektir.
Ölüm, Allah’ın ilminde ve iradesinde olduğuna göre, Allah’ın kulunun ameline, sıhhatine ve yaşayışına göre ecelini geri bırakması kaderle çelişmez. Bilâkis, kader, Allah’ın, hükmünü dilediği gibi icra etmesine imkân verir.
Önemli ve elzem olan insanın ölüme kaza ve kadere- ahirete ve hesap gününe iman edip ömrünü İslamın emrettiği gibi yaşamasıdır. Allah’a olan kulluk görevini yerine getirip ömür denilen süreci onurlu ve şereflice tamamlamasıdır. Yaratılan her canlının bir sonu vardır.” Ondan geldik ona döneceğiz!” sözü bu gerçeğin ifadesidir. Allah ömrümüzü ve sonumuzu hayreylesin.
Başsağlığı Diliyoruz:
BİR EĞİTİMCİMİZİ DAHA KABETTİK
Korona illetine bir kurban daha verdik. Uzun yıllar Yozgat Milli Eğitimine öğretmen, idareci, okul Müdürü ve Milli Eğitim Şube Müdürü olarak hizmet etmiş olan; benimde ilk görev yaptığım yerde: Merkez Ortaokulunda birlikte çalıştığımız mesai arkadaşımız Behçet Yayıkçı hocamızı kaybettik.
Uzunca bir dönem Korona illeti ile mücadele etti ancak; Allah’ın takdiri sonucu bu mücadeleyi kaybedip evvelki gün ruhunu Hakka teslim etti. Allah Rahmet eylesin, Ruhu şad olsun, Mekanı da cennet!.. Ailesine, yakınlarına, Milli Eğitim Camiasına ve tüm sevenlerine de baş sağlığı diliyoruz.




















