Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Emine PİŞİREN

Jennifer Sendromu

Emine PİŞİREN Yazar Emine PİŞİREN
25 Mart 2021
Emine PİŞİREN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

34 yaşındaydım.

Evli ve iki çocuklu bir kadındım.
Devlet dairesinde sağlık memuruydum. Mesaimin bitmesine daha iki saat vardı. Bir türlü vakit geçmek bilmiyordu. Az önce 2 yaşındaki oğlum babaannesine zorla telefon açtırmıştı. Özlemişti beni. Tabi ben de onu.
Kapı çalınca bu düşüncelerden sıyrıldım.
“Girin.”
İçeri 70’li yaşlarında, alnı açık, kır saçlı, uzun boylu, oldukça şık giyimli bir adam girmişti.
“Başım şiddetli ağrıyor. Kuvvetli bir ağrı kesici rica etsem. Mümkün mü?”
“Geçmiş olsun. Tabi mümkün.”
O gün, o beyefendiye ağrı kesici bir tablet verdikten sonra gitmesini beklemiştim. Nedense odamdan gitmek bilmiyordu.
Üstelik çok konuşuyordu. Siyasi bir kişilik olduğunu. Bina müdürünün ve bakanın yakın arkadaşı olduğunu, sohbet arasında sıkça ihsas etmişti.
Ve de 12 kez evlendiğini.
Son eşinin ilk eşi olduğunu da anlatınca, onun çapkın biri olduğunu anlamakta hiç gecikmemiştim.
Sadece susup onu dinlemekle yetiniyordum.
Giderken ellerimi avuçlarına sıkıca hapsedince, onun çok daha ileri gidebileceğini de anlamıştım.
“Ne güzel elleriniz var. Kadife gibi yumuşacık. Yüreğiniz de yumuşaktır, sizin…”
“Teşekkür ederim efendim.”
“Bu güzel ellerin sahibine borçlandım. Ödemek isterim.”
“Aman efendim, bana ne borcunuz olabilir ki?”
“Başımın ağrısı geçti sayenizde.”
“Bu borç değil. Görevim.”
“Hayır, hayır, size bir akşam yemeği borcum var. Lütfen beni reddetmeyin…”
Yaşlı adam gidecek gibi değildi. Onu odadan kovabilirdim. Ama ikinci bir sürgün hayatı yaşamak istemiyordum. İlk sürgünümdeki suçum, amire hakaretti.
Binamıza yeni atanan emekli albay müdür yardımcımıza
“Ayı, ne olacak,” demiştim.
Çünkü kapıyı ayağıyla açmıştı.
Bu kez sakin olmalıydım. Olayı diplomasiyle çözecektim.
Yaşadığım hikayenin canlı oyuncusu olan ben, yıllar sonra yaşlılıkla ilgili konuya yakıştığı için bu anımı yazma fırsatını buldum.
Biraz sabırlı olursanız, hikayemin devamını yazımın sonuna sakladım.
…
Bu kez ne zaman yaşlanacağız? Sorusuna yanıt aramakla kafa yordum.
Bilim insanları 4000 kişiden fazla insanın kanını incelediğinde, ilginç bir gerçekle karşılaştılar: yaşlanmak 34, 60, ve 78 yaşlarında meydana geliyormuş!
Şaşırdınız sizde değil mi?

Uzm.Dr. Nuri Soysal diyor ki:

“Bizi ne yaşlandırıyor?” diye sorduğumuzda, hepimizin vereceği ilk cevap yaşımızın ilerlemesi olur.
Oysa bizi yaşlandıran sadece yaşımızın ilerlemesi değildir. Her yaş alan da yaşlanmaz.”

Doktorumuza katılıyorum. Öğrencilerimden biri yaşımı sormuştu. Ona 60 yaşındayım, dediğimde; “Oha hocam!” Demişti.
“Yavaş ol, Doğukan! Oha, hayvanlara denir.”
O da, canım benim, özür mü dilesin, iltifat mi, etsin bilememişti ki;
“Hocam, benim anneannem 53 yaşında bastonla geziyor. Siz zıplıyorsunuz,”demişti.
Hoşuma gitmişti. Öptüm o yetim çocuğu…
Demek ki, yaşlanmamıştım. Yaş almıştım.

Yaşlanmanın ilk belirtileri 30’lu yaşlarda, kendilerini göstermeye başlar. Üst göz kapağı cildinde bollaşma ve gözlerin dış kesimlerinde kazayağı olarak adlandırılan çizgilerde belirginleşme olur.

40’lı yaşlarda, burun kenarlarından dudaklara uzanan çukurlukta artış, alın çizgilerinde belirginleşme olur.
50’li yaşlarda, boyunda kırışıklıklar ortaya çıkar, çene çizgileri daha belirgin bir hal alır, gıdı oluşur ve burun ucu daha sarkık bir hal alır.

Dr. Nuri Soysal ;
“Biz kendimizde hangi belirtileri görürsek yaşlandığımızı anlayabiliriz?” sorusunun yanıtını yedi belirtiyle yanıtlıyor:

1- Cildimizin esnekliğini kaybetmesi.
2- Yüzümüzdeki kırışıklıklarda artış meydana gelmesi.
3- Cildimizdeki gevşemeye bağlı olarak cilt altı yağ dokumuzun azalması.
4- Yüzümüzün iskelet yapısındaki orta ve alt kısımların giderek canlı, diri görüntüsünü kaybetmesi.
5- Yüzün genişliğinde hafif bir artma oluşması.
6- Çene ucunun belirginleşmesi.
7- Elmacık kemiklerinin derinin elastikiyetini yitirmesiyle birlikte daha fazla ortaya çıkması…

Bu belirtilerin hepsini kendinizde görüyorsanız;
‘tamam ben yaşlanıyorum artık’ diyebilmemiz mümkün olur.
Tabi uzmanların görüşlerine saygı duyuyoruz da asıl ne zaman yaşlanırız biliyor musunuz?

60 yaşından sonra erkekler için yaşlılık:

Emekli olur olmaz tüm ikramiyesini ve bankadan yüklü bir krediyle son model bir araca yatırdığında,
Genç kadınlara karşı aşırı ilgi duyduğunda,
Boş vakitlerini kahvehane, dernek veya siyasi parti binalarında değerlendirdiklerinde,
Sanal sosyal platformlarda saatlerce vakit öldürdüklerinde,
Pisiuvara çifte çifte işediklerinde,
Uykularında başka kadının adını sayıkladıklarında,
Dışarıda şık ve nazik, evde dağınık ve kaba olduklarında,
Eşlerine olan ilgileri azaldığında,
Çocuklarına kızdıklarında huzur evlerine gitme tehditleri başladığında,
.
60 yaşından sonra kadınlar için yaşlılık:

Emekli olunca vaktinin çoğunu torunlarına ayırdığında,
Çarşı pazar dolaşıp evini çaputlarla doldurduğunda,
Parlak, simli giysiler giyindiklerinde,
Kuaför, dernek, siyasi parti binalarında vakit harcadıklarında,
Kalıcı makyaj, botoks, estetik yaptırma arayışlarında,
Eşlerine ” başım ağrıyor,” diyerek arkalarını döndüklerinde,
Mutfakta daha az zaman geçirdiklerinde,
Sanal dünyada daha fazla zaman tükettiklerinde,
İdrar kaçırmaz külot giydiklerinde…
Vs…vs…vs…
Yaşlılık belirtileri uzar da uzar.

Konfüçyüs yaşlılığı şöyle tanımlar:

“…İnsan 40 yaşına geldiğinde isimleri,
50 yaşına geldiğinde yüzleri,
60 yaşına geldiğinde pantolonunun fermuarını çekmeyi,
70 yaşına geldiğinde pantolonunun fermuarını indirmeyi unuturmuş.”

Bir fıkrayla biraz yumuşatayım sohbetimizi:

“3 tane yaşlı kadın oturmuş muhabbet ediyorlarmış. Bir tanesi:

– Ah… Ah! Hayat ne kadar da pahalılaştı… demiş ve ellerini kocaman açmış; eskiden şu kadar kocaman salatalıkları nerdeyse bozuk paralarla alıyoduk!

2.yaşlı kadın da:
– Haklısın şekerim! demiş ve o da 2 eliyle kocaman 2 yuvarlak yapmış; şöyle şöyle soğanlara da şimdikilerin yarı fiyatından bile az ödüyoduk!

Derken ikisi birden 3.yaşlı kadına dönüp:
– Sen niye konuşmuyosun? diye sormuşlar.

Yaşlı kadın onlara bakmış bakmış ve:
– Anlattıklarınızın tek kelimesini duyamıyorum ama tarif ettiğiniz adamı hatırlar gibiyim!..”
.
Her şey deminde güzel. Güzel dedim de size verdiğim sözümü de unutmadan yarım bıraktığım anımı yazayım:
…
O gün yaşlı siyasi kişiliği kırmadan, odamdan uzaklaştıracaktım. Eşim aynı binada şube müdürüydü. Ona telefon açıp destek alabilirdim. Ama ya sonuç ne olurdu?
Facia!
Bu nedenle konuyu kendim çözmeliydim.
“Tamam. Madem bana bir borcunuz var. O halde sizi kırmamalıyım. Akşam yemeği davetinizi kabul ediyorum beyefendi.”
Yaşlı adamın renkli gözleri birer misket gibi ışıl ışıl parlamıştı. Elimi büyük bir incelikle öptü.
“Beni ne kadar mutlu ettiniz bilseniz.”
Ona kibar, muzip bir gülüş uzattım:
” Yalnız bana izin verin randevu defterime bakmalıyım.”
Amacım ellerimi bir mengenene gibi hapsetmiş, o kemikli ellerden kurtarmak ve onu utandırmaktı.
Masamın üzerindeki ajandamı açıp sayfaları karıştırıp, bir sayfada durdu parmaklarım.
” 2030 yılının akşamı boş. Uygun mu o tarih sizin için?”
Adamın gözleri yerinden çıkacakmış gibi olmuştu. Şaşkın halindeki renk sesine de yansımıştı:
” Neyy? 2030 mu? Yaw ben o tarihte ölmüş olacağım!”
” Üzgünüm. Ben ancak o tarihte rahat bir nefes alabilirim. Çocuklarımı büyüteceğim. Okutacağım. Evlendireceğim. Emekli olacağım. Eşimle davetinize icabet ederiz efendim.”
Yaşlı adam beklemediğim bir tepkide bulunmuştu.
Kahkaha ile gülmüştü.
“Zeki kadınsın. Bende baltayı taşa vurdum. Kutlarım sizi.”
Ona gülümsedim. Kapı koluna asıldı. Tam çıkacaktı ki,
“Size bir şey önerebilir miyim?”
“Tabi, buyrun.”

“Acil tedavi olmalısınız. ”
” Neden ki?”
“Sizde Jennifer Sendromu Hastalığı var!”
Öyle bir meraklanmıştı ki;
“O da ne demek?”
“Evli olduğu halde genç kadınlara karşı, aşırı ilgi duyma hastalığı.”
Bir şey diyememişti. Ama bir kaç kez aynı sözcükleri tekrarlayarak odamdan çıkmıştı.

“Jennifer Sendromu… Jennifer Sendromu…”

12 kez evlenmiş yaşlı çapkından, o gün diplomasi yoluyla kurtulmuştum.

Emine Pişiren / Kocaeli

Paylaş
Etiketler: bilim insanlarıdr. nuri soysalJennifer sendromu
Önceki Yazı

Bir Şair Öldü…

Sonraki Yazı

Öğretmen Kurye

Emine PİŞİREN

Emine PİŞİREN

İlişkili Yazılar

Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Sen veya Sizlere
Edebiyat

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025
5k
Bu Topraklar Bizim, Başka Vatan Yok!
Doğa-Çevre

Bu Topraklar Bizim, Başka Vatan Yok!

29 Kasım 2025
5k
Edebiyat Kartalı
Edebiyat

Edebiyat Kartalı

18 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı

Öğretmen Kurye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap