Bu yazıyı…
Faşist, kafatasçı, bölgeci görüş olarak değil…
Geleceğe yönelik ve içinden çıkılmaz sıkıntılara şimdiden çözüm arama niyetiyle okuyun.
Çünkü süregelen sessizlik…
İzmir’de tehlike çanlarını çaldırıyor.
Önlem alınmaması halinde birçok sosyal, ekonomik dertleri getireceğini işaret ediyor.
***
İzmir’in eski, çoğu sahipsizlikten terk edilen evleri Suriyeli sığınmacıların barınağı oldu.
Her gün çoluğuyla, çocuğuyla yüzlerce Suriyeli geliyor.
Daha önce gelenler, yenilere rehber, yardımcı oluyor.
Gerekirse bir odada 8-10 kişi yatıyor.
Bir ekmeği katıksız olsa da paylaşıyor.
Kan ve baruttan uzak, son derece güzel, insanları yardımsever, rahat bir şehirde olmanın mutluğunu yaşıyor.
***
Suriyeli sığınmacılar Nisan ayında 15 bin.
Haziran’da 30 bin.
Ağustos’ta 50 bin.
Eylül’de 90 bin sayıya ulaştı.
Ekim ayı sonu itibarıyla 100 bini aştı.
Bu rakamı açıklayan Suriyeli Sığınmacılarla Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali.
Dernek başkanı Ali, gelenlerin çok fakir olduğunu, çoğunun park ve sokaklarda yaşadığını, havaların soğumasıyla ne yapacaklarını bilemediklerini söylüyor.
Mardinliler Vakfı gibi birkaç kuruluş kendilerine yardım ediyormuş.
Yine dernek açıklamasına göre, sığınmacılar Tarihi Agora, Basmane, Kadifekale sırtları, Karabağlar bölgesine yerleşmiş durumda.
Peki, nasıl geçiniyorlar?
Çoğu gündelik iş arıyor.
Dil sorunu olduğundan başarılı olamıyor.
Kaçak olarak asgari ücretin veya yevmiye yarısına razı oluyorlar.
Yeter ki, kendilerini bekleyen eş ve çocuklarına bir lokma götürsün, sırtlarına bir hırka alsın.
Özellikle fason üretimin yapıldığı organize ve sanayi siteleri şu anda Suriyeli işçilerle dolu.
Sigortası, iş güvenliksiz ve son derece ucuza çalışıyorlar.
***
Suriyeli sığınmacıların sayısı yıl onu 150 bine ulaşırsa şaşırmayın.
Dolayısıyla…
Bir dizi iddialarda ortaya atılıyor.
Hırsızlık, gasp, fuhuş arttı.
Suriyelilere T.C kimlik numarası veriliyor.
Muhtarlıklar atlanarak MERNİS’e ( Merkezi Nüfus İdare Sistemi) adreslere kaydediliyor.
Önümüzdeki seçimlerde oy kullanacak/kullandırılacaklar.
***
Gelelim sadede.
Toplum dinamiti ortada.
İzmir’in kent yaşamı açısından sığınmacıların durumu en potansiyel dert, çile.
Vali-belediye başkanı birbiriyle atışıyor.
Bürokrasi tribünde.
Yasayla kurulmuş İzmir Kent Konseyi dini bayramı bitirdi, milli olanı kutluyor.
Kimse kimseye sormuyor:
“ Sonu nereye varacak?
Hesap nereye faturalanacak?”
***
Eh…
Günü gelir söylenir.
Hancının horozu ölmüş, yolcuya ne?
*************
