Bugün sizlerle Altı yıl önceki bir köşe yazımı paylaşacağım
Sözü uzatmadan konuya geleyim..
öyle ki; özel bir kuruluşta görev alan “kardeşim” dediğim, üst düzey yönetici arkadaşımın anlattıkları karşısında müthiş derecede şaşkınlık içinde kaldım,
Arkadaşımın bana anlattıklarını aynen aktarıyorum..
***
“Abi ! siz mahalli gazatecisiniz ancak; sizleri holding gazeteleriyle bir tutmayan sayısal manada çok kişi olabilir ama ben; bu ülkede mahalli gazetelerin var olması taraftarı olmakla beraber aslında sizlerin ulusal diye tabir edilen holding gazetelerinin de haber kaynağı olduğunuz kanaatini taşıyan onlarca belkide yüzlerce kişiden sadece biriyim..
lütfen bu anlatacaklarımı dikkate al ve rica ediyorum bir “köşe”ye sıkıştır üç kişi okusun ben razıyım.”
… ve gülüşüyoruz.
***
Şirketimiz’de bir kontrolör, üç tane de güvenlik elemanı personel açığımız vardı..
Çalışma arkadaşlarıma bir internet sitesi ve ayrıca ulusal diye tabir edilen bir gazeteye de eleman ilanı verilmesini direktif ettim. .
Maaşlarını kurum yönetimimizin belirlediği gibi 950 tl güvenlik elemanı için, 1050 tl kontrolör için,fiziksel gücüyle çalışacak depo elemanlarınına ise 750 tl olarak bildirdim bunların yanında SGK, AGİ diye tabir edilen asgari geçim indirimi,yol ve yemek olarak diğer sosyal haklarını da belirtmemize rağmen samimi manada en az 35-40 kişilik görüşmelerimiz oldu.
Hemen hepsi diyebileceğimiz çok büyük bir bölümü, kendilerinin hemen işe başlayamacağını söylediler bu duruma sebeb olarak bazıları eşleri ve çocuklarıyla tatile gideceklerini bazıları memleketten gelecek akrabası – yakınlarını otogardan alacaklarını veya
cenaze- düğün gibi durumları gerekçe göstererek iş görüşmesinden olumsuz ayrıldılar..
İçlerinden bazıları da vardı ki ben biraz düşüneyim sizi ararım cinsinden…
***
yine gülüşmeler…
***
Bazılarını işe başlattık fakat bu sefer ben gece çalışamam eşim yalnız ve ya yol paramı vermediniz diyenler oldu..
oysa yol paralarını maaşla alacaklarını bile bile..
Neticede bazı yakınlarımızın tanıdıklarını da bu eleman arayışımıza dahil ettikse de gelip çalışacak kimseler yoktu..
Ben; yine kurumumuz müdürlerinden bir arkadaşıma şaka mahiyetinde takıldım..
( ülkede işsizlik var huzur ve refah yok diyenlere duyurulur . )
Dedim ki: “tüm bu yaşadıklarımızdan sonra, ben artık ülkemde işsizlik problemi olmadığını düşünür hale geldim – getirildim”
***
Evet arkadaşım aynen böyle diyordu fakat; memleketim de işsizlik yok yaklaşımına açıkçası katıl (a) mıyorum ama benim söyleyeceğim daha vahim bir durum var.
Nedir bu diyenler; lütfen ! çok dikkat etsinler.
Bu ülke de insanlar birkaç paket makarna ve birkaç torba kömür yardımına alıştırılmıştır.
Bu ülke insanları, böylesi bir durumda açıkça tembelliğe itilmiş daha da vahim olanı bilinçli bir harekât ( kayırmacı yaklaşımlarla yapılan yardımlar ) la tembelleştirilerek muhtaç duruma sokulmuş belkide oy kaygısı uğruna kimse kusura bakmasın ama; adeta köleleştirilmiştir.
Bu hikayenin üzerinde Altı yıllık bir zaman dilimi geçti…
Şimdi geriye dönüp baktığımda ülkemin işsizlik problemine yönelik malesef bir arpa boyu yol alamadığını üzülerek görüyorum.
Görüş mesafelerinize arz olunur.

















