Şemdinli’de, denetimin Türk Devletinin elinden çıktığına dair, yabancı basında yazılar ve makaleler çıkıyor.Konunun, bu şekilde konuşuluyor dahi olması moral bozucudur.
Bölücülerin bu kadar kuvvet ve cüret kazanmasının sebebi nedir?
Önce, kuvvetleri analiz edelim. Kuvvet karşılaştırması yapmadan, gerçekleri anlamak mümkün değildir.
3-5 bir kişilik PKK karşısında 350-400 bin kişilik Türk ordusu neden bu kadar aciz duruma düştü?
Bu sayısal karşılaştırma herkesi yanıltabilir. Kullanılmadıktan sonra, ya da Suriye gibi, başka amaçlara yönlendirildiğinde, sayısal üstünlüğün bir faydasının olmadığı açıktır.
Peki, bölücüler temel gücü nereden almaktadırlar?
Bölücüler temel gücü siyasetten almaktadırlar. Bizim siyasi gücümüzü, bize karşı kullanmaktadırlar.
Terör yapmasınlar siyaset yapsınlar demek; yani, devlet kurmalarını, bizden, Türk devletinden siyasi yollardan istesinler, demektir.
Siyaseten istedikleri, terör yolu ile istediklerinin aynısıdır. Devlet kurmak istemektedirler.
Açılımlar, demokratikleşme gibi safsatalar, bölücülere siyasi yoldan, isteyin istediğiniz kadar demektir. Onlara, devlet vadinde bulunanlarda, ülke içinde demokratikleşme yapmış olacaklardır.
Siyaset yapsınlar demek, gücü ortak kullanalım demektir.
Demokratikleşme ve siyaset sözcükleri, bize değil bölücülere kuvvet vermektedir.
İktidarın, Türk Ordusuna karşı verdiği siyasi savaş, bölücülerin çok büyük siyasi kuvvet kazanmasına sebep olmuştur. Ordu elindeki gücü, uzlaşma, görüşme, demokratikleşme gibi safsatalar yüzünden kullanamaz durumdadır.
İrademizi belirleyecek unsurları, kendi elimizle karşı tarafa vermiş olmaktayız.
Bölücülerin kullandığı esas kuvvet, bizim kuvvetimizdir.
Tüm enerjimizi alan, onların siyaset yapıp, sahte demokrasi istekleri üzerinden yeni devlet kurma çabalarıdır.
Barzani’den sağladıkları lojistik desteği yok saymamız yanlış olur.
İkinci ve çok önemli konu ise terördür. Terör; siyasetin şiddet vasıtasıyla sürdürülmesidir.
Biraz siyaset, biraz terör yaptınız mı, karşı tarafın tüm iradesini ortadan kaldırırsınız.
Bunlardan da ötesi, Amerika’nın siyasi iktidarı kullanarak, barışçıl çözümler sahteciliği ile uzlaşma siyasetlerini dayatmasıdır.
Özetlersek; bölücüler hem terörü kullanıyorlar, hem siyaseti kullanıyorlar, hem de Amerika’nın Türkiye politikalarını kullanıyorlar.
Herkes bu sorun nasıl çözülecek diye, kendi kendine soruyor.
Önce kendi irademizi belirleyeceğiz. Biz kendimize inanmadan, kimsenin bize yapacağı yardıma inanamayız.
İrademizi ortaya koymadan çözüm yok. Türk halkı eğer bugün, bu iradeyi koymazsa, daha ağır bedeller ödedikten sonra iradesini kullanmak zorunda kalacaktır.
İktidar yolu ile Amerikan iradesini değil, kendi irademizi hâkim kılmalıyız.
25.8.2012,
