Sevgili okuyucular, bir ayı aşkın bir süredir sizlerden ayrıyım. Çok zor bir ameliyat geçirdim. Kalp ameliyatımı başta Güven Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi bölüm başkanı Doç. Dr. Haldun Karagöz, Op. Dr. Murat Kurtoğlu ve ekibi olmak üzere çok ehliyetli bir ekip başarıyla gerçekleştirdi. Ayrıca, Kardiyoloji Profesörü Mehmet Emin Korkmaz, Nefrolog Doç. Dr. Beril Akman, Dr. Bahar Öznur, Dr. Behiç Oral, Prof. Dr. Kudret Ekiz ile ekipleri canla başla çalıştılar. Cerrahlardan hemşirelere ve bakım elemanlarına kadar herkese şükranlarımı sunuyorum. Beni bir hastadan ziyade misafir gibi ağırlayan yöneticiler Nükhet Küçükel Ezberci, Banu Küçükel ve Dr. Fikri Küçükel'e teşekkür ederim.
Çok zor bir dönemden sonra tekrar huzurlarınıza köşe yazarı olarak çıkabilme imkânını bahşeden Yüce Allah'a şükürler olsun.
Bu arada beni sık sık aramak lûtfunda bulunan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Meclis Başkanımıza ve Sayın Başbakanımıza, beni asla yalnız bırakmayan bütün dostlarıma, sevgili okuyucularıma ve Sabah Gazetemiz'in değerli yöneticilerine teşekkürü borç bilirim.
***
Hastalığım sırasında bütün ıstıraplarım devam ederken tam da 28 Şubat tartışmasının içinde sessiz kalma mecburiyeti beni âdeta çıldırttı. Meselâ adamın biri kalkmış, televizyonda ekrana çıkarken aynaya bakmış gibi, 28 Şubat'ta hiçbir aydının, yazarın ve politikacının görevini yapmadığını ve korkarak kaçtığını döktürüyor. Herhalde başta kendisi olmak üzere 28 Şubat medyasının çoğunluğundan bahsediyor.
Bir başkası kalkmış, kendisi ve partisi yani CHP, açıkça 28 Şubat darbesini desteklediği ve 28 Şubatçılarla işbirliği yaptığı halde, 'Canım, suçlunun cezası verilirmiş amma, bunun intikam almayı düşünerek yapılması doğru olmazmış' diyor…
Bunlardan, işkembe-i kübra'dan atmasıyla maruf olan parti genel başkanına sormak lâzım: 'Kardeşim, yargı sisteminde suç işlenince ve bu konuda yeterli delil bulununca sanıklar adalet önüne çıkarılmazlar mı?.. Bu işin de intikamla filan hiç ilgisi yoktur.' Ama adamın mantığı CHP'nin Yassıada Mahkemesi mantığı olduğu için bunu ona anlatamazsınız. Çünkü bu gibiler, adaleti, yargıyı bugüne kadar hep babalarının malı gibi kullanmışlar, darbeci generallerin emriyle masum insanlar hakkında soruşturma açılmasına seyirci kalmışlardır; hatta bu durumu teşvik etmişlerdir.
Çünkü bu gibi demokrasi dışı jakobenler 27 Mayıs'ta da, 12 Mart'ta da, 12 Eylül'de de, 28 Şubat'ta da, 27 Nisan'da da, darbeci militarizmin daima yanında olmuşlardır.
***
Bana 28 Şubat'ta bir Parti Genel Başkanı olarak yapılmadık haksızlık, hukuksuzluk ve zulüm kalmadı. Şimdi iki tutum içinde olabilirim: Ya şahsen tabiatıma da uygun olarak hoşgörülü davranmak ve affetmek yahut da bunun benim şahsî meselem olmadığının şuuruyla, daha da önemlisi bu soruşturmanın 'Demokratik Hukuk Devleti' için yapıldığının farkında olarak şahsım için değil ama cânım gibi sevdiğim milletim ve memleketim için, her vatandaşın yapması gerektiği gibi bu darbecilerin peşine düşmek…
Ben kinci ve intikamcı değilim; mâruz kaldığım haksızlıkları hemen affetmeye de hazırım. Lâkin, Türkiyemi elli yıl geride bırakmış darbecilerin millet adına daima ensesinde olacağım.
