Merhaba dostlarım; bu gün güne gün/aydın demeye geç kaldım. Aman hep ben mi yetişeceğim gün sana, bu günde gün yetişsin bana…
İNSANI SEVMEK VE ÖZLEMEK VE DAHİ İNSAN OLMAK
Başkalarının hayranlığını, ilgisini, takdirini kazanmak için kendimizi yıprattıkça dökülüyor boyalarımız. Asıl olan diğer nazarlara iyi görünmek için yaptıklarımız değil; kendi insanlığımızı inşa ve ihya etmek için yaptıklarımızdır bizi bize kazandıracak olan.
İnsan bazen iyilik ile donanmış bir yapıya sahip iken bazen de dünyada bulunan çoğu varlıktan daha da kötü olmaktadır. Değişik özellikler taşıyan insanlar çoğu zaman ise kişiden kişiye farklı betimlemeler göstermektedir. İnsan karmaşık bir yapıdadır. Çözümlenemez, öngörülemez bir varlıktır. Çoğu ünlü düşünürün ve yazarlarının temel yapı taşını insan oluşturmaktadır. İnsanız bir kitap yazamazlar. İnsansız bir cümle kuramazlar. Yazarlar ve ünlü düşünürler haricinde toplumda da insanın yeri çok farklı bir boyuttadır.
İnsan üretir, insan tüketir, insan bitirir. Et ve kemik yığını olan insanlar kibir duygusu ile bezenmiştir. Çoğu zaman ise bazı insanlar bizlerin hayatında vazgeçilmezler arasında yer almaktadır. Bakkaldaki eşyaları satan kişide insandır. Oraya mal getiren kişide. İnsan aslında toplumu oluşturmaktadır. İnsan olmaması demek toplumun olmaması, düzenin olmaması demektir. İnsanlık aslında ilk eğitim ile evlerde başlar. Herkes insan olarak bu dünyaya gelir ama herkes insan olarak hayatına devam edemez. İyi bir insan olmak, yüreği güzel bir insan olmak eğitim ile başlar. İnsan olmak zor bir meziyettir aslında. Dürüst olmalı, yardımsever olmalı büyüklerine ve küçüklerine saygılı olmaktır. Eğer bunları bir insan yapıyorsa iyi bir insan örneği olmuş demektir.
İnsanlığa ve iyi insanlara söylenecek çok az söz vardır. Onların değeri bilinmez onlar toplumda değer görmez. Ve insanlar her zaman kendinde olmayan özellikleri kötüler.
Aslında biz insanlar hepimiz farklı özelliklere sahip varlıklarızdır. Kimimiz sevgi dolu, merhametli, ailesini sevip sayan biridir. Kimimiz ise karanlık taraftaki kötü, saygı bilmeyen merhametsiz insanların tarafındayızdır. İşte bu yüzden herkes bir insana karşı kırgındır. Gönül koymuşluğu vardır.
İnsanlara gönül koyan bu insanlar içlerindeki duyguları haykırmak isterler. İnsanlığa olan kırgınlıklarını sözler aracılığıyla paylaşmak ister. Bazen de denizlerin kenarında bazen ise odamızda insana not yazarak bunları bütün evrene haykırırız. İnsanlara karşı olan bu hisler çoğu zaman kâğıt kaleme dökülerek içten atılmaktadır.
Bağışla anne kusurumu, yine beş para etmez insanlar için üzüldüm ağladım…
Neyse bu gün bu kadar olsun…
Ölüme yaklaşıldığında hep eskiler anılır. Eskiler, tutunacak bir dal gibi görülür…
Özlemek için Nazım var… Mavi için Edip… Rakı için Can Yücel… Sevda için Ahmed Arif… Bazen özledim diyemezsin, Nazım okuyorum dersin. “Ben Nazım okuyorum, sen ne yapıyorsun?”
– İnsanın en yararlısı, insana yararlı olandır. (Mevlana)
– İnsan; iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır. (Yunus Emre)
– İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşı iyilik yapandır. (Hz. Ali)
Yunus Emre ne demiş şöyle kulak ver…
“Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü.”
O nedenle ki dostlarım: Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız her bir anı sevgi dolu günler dilerim.
Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler gönderiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın hep sevgiyle dostça kalın…
#ösabrikurşun#