Bülbül yuvasını onarmak için çalışıyordu. Rahatsızım ama bülbül yuvasında oturup vadiyi ve tepeleri seyredeceğim. Bu şekilde doğayla baş başa kalacağım, dedi.
İlerlemiş yaşına rağmen dinçti. Saçlarım beyazı görmeden döküldüğü için, başıma kalpak giyiyorum, dedi. Dede güler yüzlü ve hoş sohbetti. Ona göre, kötülükler zindana atılsın fakat kimse de çıkartmaya kalkışmasın, derdi.
Yaşlılık istemesen de geliyor, farkında olmuyorsun. Sırtımın kamburlaşması çok yavaş seyretti. Derimin kırışması belli olduğunda, geriye dönüşü gecikmişti, dedi.
Bir aydır “Yuva” yeri ayarlıyorum. Çünkü yuvada kalmak istiyorum. Tarlanın köşesindeki toprak yığınındaki büyük taşlarla, temel atacağım.
Taşları topraktan çıkarttığımızda düzgün olmasına sevindim. Sanki bir yere aitmişler gibi geldi. Hatta birinin üzerinde insan kabartması vardı. Taşı dikkatli inceledi ve üzerlerinde kabartmaları görünce, oğlunu çağırdı.
Oğluna hemen müzeye gidiyorsun ve olayı anlatıyorsun. Özellikle bugün gelmelerini sağlıyorsun, dedi.
Oğlu gideli bir saat olmadan, görevliler geldi. Yaşlı amca, olayı anlattı ve aldığım ilk taşın kabartmalı çıkmasıyla size haberi uçurttum, dedi. Müze müdürü ve arkadaşları teşekkür ettiler. Taşı aldığı yükseltiye gittiler ve kabartmaların tarihi özellikte olduğunu gördüler.
Yaşlı amcaya, burayı sarıp koruma altına alalım. Amca sana da en güzelinden bir bülbül yuvası yapalım. Bize tarif edersin ve yarın başlarız. Burayı yarın gelip sarmak ve güvenliğini sağlamak zorundayız.
Yaşlı amca, yuvamı yapın da siz kendi işinize bakarsınız, dedi.
Kazı çalışmaları uzun süreceğe benziyordu. Çok değerli kalıntılar bulmaya başladılar.





















