Her şey oldu bitti. Fazla normalleştik.
Maske, dezenfektan hak getire!
Ölen ölsün kalan kalsın!
Hastane caddesine korona hiçbir değişiklik yapmamış!
Her geçen gün değişik olaylar yaşamaktayız.
Korkuyla yaşarken olan bitenleri ıskalıyor muyuz?
Meslek örgütlerinin, ‘yasal düzenleme’ yoluyla seçim yönteminin değişeceği söylendi. Demokratik seçimler ile kazanılan kurumların yöneticileri sessiz kalmadılar.
Toplumsal muhalefete, özgür, aydın beyinlere baskı yapmak. Mühür kimde ise Süleyman odur. Bu misalle yetki gücünün işareti olarak görülmesi. Bilgi kimdeyse güç onda handikabı yaşıyoruz.
Nasreddin Hoca vaaz vermek için kürsüye çıktıktan bir süre sonra sözü dolaştırıp develere getirir: “Ey cemaat, Allah’a şükredelim ki, deveye kanat vermemiş.” Bu söz üzerine cemaatten birisi merakla sorar: “Hocam, sebebi ne ola ki?” “Kardeşlerim, eğer Allah deveye kanat verseydi, evlerimizi çoktan başımıza yıkmıştı.”
Korona günlerinde fırsatçılık başrollerde. Hepimiz “evde kal” mesajlarına dikkat ederken dışarıda birçok şey gerçekleşti.
*”Türkiye’nin Maldivleri” olarak ünlenen Salda Gölü yakınında çevre düzenlemesi yapan yüklenici firmanın usulsüz çalışma yaptığı iddiaları.
*Karesi’de kaymakam giriş kapısı açmak için 25 selvi ağacını korona günlerinde kesmesi.
*Cezaevindekilere af yasası.
*Bol miktarda faturaların şişkinliği.
Bu kadarını insanlık kaldıramaz! Neyse ki kendi dünyamın enkazından sağ çıktım.
Yavaş yavaş gelseydiniz diyeceğim ama öyle oluyor zaten.
Bilime, ilime, bizi yönetenlere her şeye şaşkınım! Eskiden olsa Maldivlere, ne biliyim İspanya’ya veya Bodrum’a kaçarım derdim. Şimdi tüm Dünya şaşkın. Otur oturduğun yerde.
Bu arada oturduğum yerden askıda faturaya bir katkım da benim olsun dedim.


















