Tamamıyla insan olmayabilirmişiz! Cumartesi günü gazetemizin arka sayfasındaki haberde yazıyordu. Haberi okuyunca önce şaşırdım.
Vücudumuzda 1000’i aşkın türde ve yaklaşık 100 trilyon adet bakteri bulunuyormuş. Haberde özet olarak şunlar yazıyordu:”İnsan bağırsağında varolan yüzlerce türün DNA’sını inceleyen bilim adamları, ”tamamıyla insan olmayabileceğimizi” tartışıyor.
Science dergisinin yarın yayınlanacak yeni sayısında yer alan araştırmaya göre, yetişkin bir insanın vücudunda 1000’i aşkın türde ve yaklaşık 100 trilyon adet bakteri bulunuyor.
Bu bakteriler, vücudun sindirim ve bağışıklık gibi çok önemli sistemleri için o kadar önemli ki, bilim adamları, insan ve bakterileri ”karşılıklı olarak birbirine muhtaç organizmalar” olarak kabul etmenin mümkün olabileceğini iddia ediyorlar.
“Düşünün her birimizin DNA’larında 1000’den fazla ve toplam 100 trilyon bakteri canlı var. Vücudumuzun tüm işlevini ancak 100 trilyon bakteri sayesinde gerçekleştirebiliyoruz. Bu bakterilerin içinde iyi ve kötüler var.
Kimileri bizi korumak için canla başla çalışıyorlar.
Kimileri yitip gidiyor. Kötü bakteriler, iyileri mağlup edebilmek için gece gündüz uğraş veriyorlar.
Tabi trilyonlarca bakterinin mücadelesi, kendi hayatlarını da sürdürebilmek için…
İyi bakteriler kaybederlerse uğraşlarını yitecekler.
Kazanırlarsa hayatları devam edecek.
Tabi ki, bu uğraş içinde bizlere önemli görevler düşüyor.
Sağlığımıza dikkat etmediğimizde staretejik olarak iyi bakterileri arkalarından hançerliyor, kötülere ise destek vermiş oluyoruz.
Hem kendi hayatlarını sürdürebilmek hem de bizlerin daha sağlıklı olabilmesi için uğraş veren bakteriler…
Hem de 100 trilyon adetten fazla. Vücudumuza bakmadığımızda, sağlımıza dikkat etmediğimizde, iyi bakterilere destek vermediğimizde arkadan hançerlediğimizde tüm hastalıklar bizi buluyor.
Sağlımızı kaybediyoruz. İyi ve kötü bakterilerin uğraşı olmasa, sonunda iyiler galip gelmediğinden çöküyoruz.
Kötü bakterilere teslim oluyoruz. Kötü bakteriler olmasa ayakta kalmamızda mümkün değil.
Çünkü onlar iyileri ayakta, dinamik tutuyor.
Ayakta kalmamızın bir nedeni de belki de kötüler…Biz öldükten sonra sizce bakteriler ölüyor mudur?
Bir tek insanın canlı kalabilmesi için 100 trilyondan fazla bakteri gerekli ise, yeryüzünde hayatın devam etmesi için kaç sıfırlı trilyona ihtiyaç var?Tamamıyla insan olmayabilirmişiz!
Ne ilginç değil mi? İnsan değilsek neyiz ki? Önümüzdeki yılların içinde daha neler öğreneceğiz. İnsanın DNA’larını yaratılış şifresini çözdüğümüzde ne olduğumuzu, nerden gelip nereye gittiğimizi de öğrenmiş olacağız.
İnsan değilsek neyiz? Belkide insan olmak, 100 trilyondan fazla bakterinin varlığı ile mümkün. Birkaç trilyon, eksik bakteri olduğunda ne oluyoruz? Hangi sonuçlar ortaya çıkıyor? Soruların yanıtlarını verebildiğimizde yine sorular ortaya çıkacak.
Çözdükçe soruların yanıtlarını keşfedeceğiz kendimizi.
Keşfettikçe kendimizi, ne olduğumuzu ve varlığımızın anlamını öğreneceğiz. DNA’nın şifresi çözüldüğünde ABD Başbakanı Bill Clinton ne demişti?
“Tanrının dilini öğrendik.
“Tanrının yaratılış dilini öğrenmeye başladıkça, ne yapacağız? Ne soracağız? Hurafeler tarih mi olacak?
Yoksa geleceğin yeni dinleri bugünden daha farklı mı olacak? İnsanlığın onbinlerce yıllık tarihinde kaç bin tarih sahnesinden geçti? Gelecek onbinli yıllarda kaç tane daha olacak?
Ve bugün kü, mevcut dinlerin geçmişi ne kadar?
Bugün yeryüzünde üç büyük inancın dışında, yeni dinlere inananların sayısını ne kadar olduğunu bilen var mı?
(*Arşiv 6 Haziran 2006)
