Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Perşembe, Aralık 11, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Eğitim

İlan Ettim, İsyanımı Herkese

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
19 Ekim 2025
Eğitim, Eğitim & Kültür, Hüseyin ERKAN
0
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

 

 

Memleketimden İnsan Manzaraları: 543

İLAN ETTİM, İSYANIMI HERKESE

İkinci Dünya Savaşının tam ortalarında Antalya’ya bağlı Akseki ilçesinin 20 km batısında Torosların göbeğinde dört yanı yüksek dağlarla çevrili kuş uçmaz kervan geçmez bir köyde doğmuşum. Romalılar döneminden kalma bir köy… Adı da onlardan… Gödene… Ne demekse!

Ekilip dikilen arazisi çok azdı. Yoksulluk diz boyu… Bu yüzden eli kazma kürek tutan erkeklerin büyük çoğunluğu baharla birlikte gurbete giderlerdi. Babam da onlardan biri… Özellikle Aydın, Manisa ve Turgutlu yöresine… Pamuk çapalamaya, pamuk toplamaya… Babam ayrıca iyi bir ayakkabı tamircisiydi.

Dolayısıyla hayvanlara bakmak, ekim dikim, hasat ve harman işleri kadınlara kalırdı hep. Annelerimiz şafakla birlikte uyanır, yatsıya kadar didinip dururlardı. Kağnı yoktu köyümüzde. Niçin mi? Çünkü uygun değildi arazi, tekerlek dönmesine. Eşek ve katırlar yapardı; her işimizi.

Ama okulumuz vardı. Üstelik evimizin hemen önünde… Aksu Köy Enstitüsü mezunu sırım gibi bir genç olan köylümüz İhsan Özel’di öğretmenimiz. Beş sınıfın tek öğretmeni… Üç dört yaşından itibaren evimizin okulun bahçesine doğru uzanan çardağından, önündeki incir ağaçlarımızın arasından zevkle izlerdim; okul bahçesinde neşeyle oynayan öğrencileri ve onların güzel giyimli kibar öğretmenlerini.

Giyinişi, yürüyüşü, konuşması, uzun saçlarını tarayışı herkesten çok farklıydı. Büyüyünce ben de İhsan Öğretmen gibi olmalıydım öyleyse! Amcalar, teyzeler, abi ve ablalar, “Büyüyünce ne olacaksın?” dediklerinde, “Öğretmen olacağım” diyordum da gülüyorlardı; “Sen kim, öğretmen olmak kim?” dercesine.

Dün bir, bugün iki derken, 6 yaşına gelivermişim ben de. Yaz sona ermiş, okullar açılmıştı yine. Cıvıl cıvıldı okul bahçesi… Beş on gün çardaktan özlemle bakıp durduktan sonra, “Ben de okula gideceğim!” diye tutturdum. “Daha küçüksün, önümüzdeki yıl gideceksin sen.” dedilerse de, her gün her gün inat edip durunca, bir ara öğretmene söylemiş babam. “Madem çok hevesli, gönder Osman Aga. Kayıtsız devam etsin.” demiş.

Müjdeyi verince babam, dünyalar benim oldu. ”Kayıtsız devam etsin” sözünü söylemedi ama. Ertesi günü herkesten önce gittim okula. Deftersiz, kalemsiz, kitapsız, çantasız… İki dersliği vardı okulun. İlk üç sınıf doğuya bakan derslikte, 4. ve 5. sınıflar batıda… Ben birinci sınıflarda uygun bir sıra bulup oturarak beklemeye başladım. Öğretmen biraz sonra elinde bir defterle girdi içeri. Herkesle birlikte ben de ayağa kalktım. “Günaydın çocuklar” deyince, “Sağ ol!” diye bağırdık; hep birlikte.

Sonra masasına geçip oturdu. Defterini açtı. “Yoklama yapalım önce.” deyip üçüncü sınıftan başladı. Numarası ve adı okunan, ayağa kalkıp, “Burdaym!” diyerek oturuyordu. Sonra ikinci sınıf, sonra da mini mini birlere geldi sıra. Beni ne zaman okuyacak diye bekleyip durdum ama ne numaram okundu, ne adım… Defteri kapatıp çıktı gitti öğretmen. ‘Belki ilk günüm olduğu için adımı yazmamıştır deftere’ diye düşünüp ertesi günü bekledim umutla.

Ne o gün, ne sonraki gün!.. Üç koca gün geçti de adım okunmadı yine. Baktım ki sonuç değişmiyor, gitmeyiverdim ben de. Ne işim vardı benim, numaram ve adımın okunmadığı bir okulda?

Birkaç gün geçmişti. Okul bahçesinde yaşıtım komşu çocuklarla oynarken, “Erkan!” diye bir ses duydum. Başımı kaldırıp baktım ki, okulun kapısı önünde eliyle, “Gel, gel!” işareti yapıyordu; bana öğretmen. Oyun arkadaşlarım, “Öğretmen kızdı herhalde burada oynamamıza” diye düşünüp

kaçıştılar. Sevinçle koştum ben, öğretmenin yanına.

“Erkan, sen okula kaç gündür niçin gelmiyorsun bakayım?” diye sordu.

“Siz her sabah yoklama yapıyor; herkesin numarasını, adını okuyor, benimkini

okumuyorsunuz. Numaram olmayan, adım okunmayan bir okula niçin geleyim ki?” deyince:

“Ay, ben senin numaranı ve adını okumayı nasıl unutmuşum! Numaran olmaz olur mu? Niçin söylemedin bana?”

“Numaram var mı benim?”

“Tabii var, tabii var…”

“Kaç benim numaram?”

“106… 106 senin numaran.”

“Yoklamada benim de numaramı ve adımı okursanız gelirim.”

“Tabii okurum. Unutmam bir daha. Haydi, doğru sınıfına o zaman!” der demez, dörtnala koştum sevincimden.

O günden sonra her sabah, yoklama yapan öğretmen defteri kapatmadan başını kaldırıp gözlerime bakarak:

“106 Hüseyin Erkan” diyor, ben de hemen gururla fırlayıp ayağa, “Burdayım!” diye bağırıyordum.

Ne güzeldi, tüm öğrenciler gibi benim de bir numaramın olması! Demek ki, bu okulun gerçek bir öğrencisiydim ben de. Hem de 106 gibi numarası en büyük olan! Ancak bir süre sonra herkese karne verip bana vermeden çıkıp giderken, koştum öğretmenin peşinden.

“Ne oldu Erkan?”

“Bana karne vermediniz öğretmenim.”

“Ay!.. Unuttum Erkan senin karneni. Ama üzme sen kendini. Bütün derslerin pekiyi senin… Ben babana söylerim. ‘Erkan’dan çok memnunum!’ derim.” demesi yetti de arttı bana.

Dert etmedim bunu hiç. O yıllar üç karne veriliyordu; bir ders yılı içinde. İkinciyi bekledim ama aynı sahne oynandı yine. Öğretmen başka kimseyi değil de beni unutuyordu hep nedense!

Okulların sona erip yaz tatilinin başlayacağı gün, öğrencinin sınıfı geçip geçmediğini bildiren üçüncü karne de verilmedi bana. Gidip sorma gereğini bile duymadım bu kez. Oysa ben kimi sınıf arkadaşlarımdan daha önce öğrenmiştim; okumayı, yazmayı. Matematiğim de fena değildi. Toplamayı da biliyordum, çıkarmayı da… Gerçekten çok üzüldüm bu kez!

“Sınıfını geçtin mi?” diye soran herkese:

“Bilmiyorum; çünkü karne vermedi öğretmen bana. Ama ikinci sınıfa geçmemişsem eğer, bir daha gitmem bu okula ben.” diyerek ilan ettim; isyanımı herkese.

Bu sözlerim kısa zamanda ulaşmış; kulağına öğretmenin. Babamla karşılaşınca bir gün:

“Erkan böyle böyle diyormuş herkese. Haklı çocuk… Okula kayıtsız gelip gittiği için karne veremedim ona. Ama sınıfını geçen arkadaşları gibi başarılıydı o da. Sen bir zahmet Akseki’ye gidip nüfus cüzdanını çıkart gel de resmi olarak kaydedelim okula. Önümüzdeki ders yılında ikinci sınıfa devam etsin. Bir yılı boşa gitmiş olmasın böylece.” demiş.

Bunu öğrenince öyle mutlu oldum ki, anlatamam! Kırgınlığımı unutuverip nerede görsem öğretmenimi, saygıyla selamlamaya başladım yine. Bu iyiliğini hiç unutmayıp yaşamı boyunca sık sık arayıp içten sevgi ve saygılarımı sundum; sevgili öğretmenime.

Hüseyin ERKAN

0535 371 74 83

huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş
Etiketler: defternumarayoklama
Önceki Yazı

Yaşam ve Şiir

Sonraki Yazı

Kişiliğin Gelişmesi

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Seferihisar’ın Turuncu Şenliği Mandalina Festivali
Dilek TOKSOY

Seferihisar’ın Turuncu Şenliği Mandalina Festivali

11 Aralık 2025
5k
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş
Ekonomi

Bugünün Sorunları Geleceğin Ülküleri

08 Aralık 2025
5k
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Edebiyat

Angarya Değil Bu İş

07 Aralık 2025
5k
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Kişiliğin Gelişmesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Seferihisar’ın Turuncu Şenliği Mandalina Festivali

Seferihisar’ın Turuncu Şenliği Mandalina Festivali

11 Aralık 2025
İnsan Haklarının Neresindeyiz 

İnsan Haklarının Neresindeyiz 

11 Aralık 2025
Tebrik Kartı

Tebrik Kartı

11 Aralık 2025
Paket

Paket

11 Aralık 2025
Soma’da Maden İşçisiydi Mehmet

Soma’da Maden İşçisiydi Mehmet

11 Aralık 2025
Sevgilerim Büyüdükçe

Sevgilerim Büyüdükçe

10 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap