Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Muhsin DURUCAN

İki Trajik Öykü

Muhsin DURUCAN Yazar Muhsin DURUCAN
20 Temmuz 2023
Muhsin DURUCAN, Öykü Tefrikaları
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Aşağıda benzerliği olan iki öykü, içselleştirilerek okunursa duygusallık ağır basar kanısındayım.

AĞLATAN KAFE’NİNİ KAHRAMANLARI

YA DA

KENDİ TRAJEDYASININ KAHRAMANI OLANLAR

Ali Cabbar ile benzerliği şaşırttı! Meğer ünlü Çerkez hikâyesiyle aynıymış: İşte dinleyeni mest eden ‘Ağlatan Kafe’nin kahramanları Şamil ve Janset…

Sevilen şarkıcı Emir Can İğrek’in yeni albümü Parti İptal’de yer alan ‘Ali Cabbar’ şarkısının hikâyesi yürekleri dağlamıştı. Beğeni toplayan şarkının hikâyesinin, Çerkezlerin ‘Ağlatan Kafe’ müziği ile benzerliği şaşırttı! Meğer Ali Cabbar’ın hikâyesi, ünlü Çerkez hikâyesiyle neredeyse aynıymış… İşte dinleyeni mest eden ‘Ağlatan Kafe’nin kahramanları Şamil ve Janset’in hikâyesi…’Sevilen şarkıcı Emir Can İğrek’in yeni albümü Parti İptal’de yer alan ‘Ali Cabbar’ şarkısının hikâyesi yürekleri dağlamıştı. Beğeni toplayan şarkının hikâyesinin, Çerkeşlerin Ağlatan Kafe’ müziği ile benzerliği şaşırttı. Meğer Ali Cabbar’ın hikâyesi, ünlü Çerkez hikâyesiyle neredeyse aynıymış… İşte dinleyeni mest eden ‘Ağlatan Kafe’nin kahramanları Şamil ve Janset’in hikâyesi…

Ali Cabbar’ın Öyküsü

Ali Cabbar, Tekirdağ’da yaşayan ve köy düğünlerinde gırnata çalarak geçimini sağlayan 16-17 yaşlarında bir genç. Çalgıcı olarak katıldığı bir düğünün aşık olduğu kızın düğünü olduğunu öğrenir ve kahrolur. Bunun üzerine askere gitmeye karar verir. Ancak yaşadığı topraklara bir daha dönemez. Askere gitmesinden 6-7 ay sonra, Ali Cabbar’ın şehit olduğu haberi gelir.

Ağlatan Kafe’nin Öyküsü

Çerkezlerin yüreğini yıllardır dağlayan ‘Ağlatan Kafe’ müziğinin hikâyesi de Ali Cabbar ile pek çok benzer yön taşıyor. Kafkasya’da yaşayan genç ve yağız bir delikanlı olan Şamil, mızıka (akordeon) çalgıcısıdır. Şamil, bir gün katıldığı düğünde gördüğü genç ve güzel bir kıza vurulur. Kızı görünce bütün notaları karıştıran ve düğünde bulunanların dikkatini çeken Şamil, hatasını hemen düzeltir.

Düğünün ardından Şamil, genç kızı merak ederek sorup soruşturur ve kızın isminin Janset olduğunu öğrenir. Ne var ki Janset, Şamil’in köyünden değildir.

Şamil, günlerce Janset’in bulmak için çevre köylerde izini sürer.

Günler, haftalar hatta aylar sonra Şamil güzeller güzeli aşkı Janset’i bulur. Aylardır aradığı kızı bulan Şamil, Janset’i gizlice takip ederek evini öğrenir.

Janset, akşam olduğunda evin kapısını çalan Şamil’i evlerine buyur eder. Şamil, aileye durumu anlatır ve kızı babasından ister.

Baba, Şamil’e sorular sorarak kimlerden olduğunu ve ne iş yaptığını öğrenir. Janset’in babası sonunda sinirlenir ve ‘benim çalgıcıya verecek kızım yok’ diyerek Şamil’i yaka paça dışarı atar.

Şamil’in mızıka çalgıcısı olduğunu öğrenen Janset’in babası sonunda sinirlenir ve ‘benim çalgıcıya verecek kızım yok’ diyerek Şamil’i evden kovar.

Bu olaydan sonra müziğe küserek kendisini eve kapatan Şamil’in amcası, aradan birkaç ay geçmesinin ardından kapısını çalar.

Şamil’den o akşam yapılacak bir düğünde mızıka çalmasını ister. Şamil başta istemese de daha sonra teklifi kabul eder ve düğüne gider.

Düğüne gidip mızıka çalmaya başlayan Şamil, geline bakınca onun sevdiği kız Janset olduğunu görür.

Janset’i gören Şamil, yaşadığı bocalamanın ardından gözyaşları içinde mızıkasını çalmaya başlar. Hiçbir müziğe ait olmayan notaları kalbinden mızıkasına akıtan Şamil’in çaldığı beste, gelinle damadın düğün şarkısı olur.

O günden sonra bu müzik eşsiz bir dans ile birleşerek ‘Ağlatan Kafe’ yani Ağlatan Dans olarak anılmaya ve bütün Çerkeş düğünlerinde çalmaya başlar.

***

Ali Cabbar’ın, Odysseus’un, Oidipus’un mutsuzluğu, mutsuzluğa şahit oluş şekillerine bağlıdır. Kendi tragedyalarının kahramanları olarak nesilden nesile aktarılacak kadar mutsuzluk yaratabilmişlerdir.

Son günlerde Emir Can İğrek’in ‘Ali Cabbar’ adlı şarkısı üzerine çok şey söylendi. Kimilerine göre trajik bir hayattı onunki. Kimilerine göreyse Ali Cabbar hak etmişti bunu, gırnata çalacağına aşkının peşinden koşmalıydı.

Rivayete göre, Tekirdağ’ın bir köyünde yaşayan Ali Cabbar, babasıyla düğünlere gidip gırnata çalarak geçimini sağlayan bir gençtir. Ali, yıllardır köydeki bir kadını sevmektedir. Ancak nedendir bilinmez, yolları birleşmemiştir. Yine de Ali Cabbar sevdasından vazgeçmez. Aşkın en büyük düşmanı olan zaman durmak bilmez, geçer gider. Bir gün Ali’nin babası eve gelir ve oğluna seslenir:

“Al gırnatanı (klarnet) düğün işi var.”

Ali gırnatasını alıp düğünün olduğu yere gider. Çalmaya başlar ve o sırada kalabalığın ortasında gelin ve damat belirir. Ali’nin sevdiği kadın beyazlar içinde, başka bir adamın koluna girmiştir.

Ali Cabbar köyü terk edip askere yazılır. Altı yedi ay sonra, köye şehit haberi gelir.

Hikâyeye göre, Ali Cabbar sevdiği kadının başka biriyle evlenmesine engel olamamıştır. Bunun için uğraşıp uğraşmadığı bilinmez. (Ve hatta Ali Cabbar’ın gerçek olup olmadığı da bilinmez.)

Benim tercihim, tüm bu etik ve politik söylemler dışına çıkmak ve Ali Cabbar’ın anlatısal bağlamına değinmek. Söz gelimi, eğer Ali Cabbar o düğüne gidip sevdiği kadının evlenmesine engel olsaydı, kadınla beraber kimsenin onları tanımadığı bir yerde gül gibi geçinip gitselerdi, Ali Cabbar’ın şarkısı yine olacak mıydı?

Mutluluklar kuşaktan kuşağa geçmekte pek başarılı değildir. Dolayısıyla kuşaklar boyunca anlatılmak isteyen bir aşık, acı çekmek zorundadır. Bir açıdan, Ali Cabbar, hâlâ unutulmamasını o acıya borçludur aslında. Aragon’un o ünlü “Mutlu aşk yoktur” cümlesi, işte bu dinamiğin bir ürünüdür.

Tristan ve Isolde, Kerem ve Aslı, Heloise ve Abelardus, Romeo ve Juliet, Leyla ve Mecnun… Sık sık anlatılan, herkes tarafından bilinen aşklar, gerçekten de acı dolu aşklardır.

Denis de Rougemont, ‘Love in the Western World’ adlı kitabında, Aragon’a cevap verir gibidir:

“Mutlu aşkın yazılı ve sözlü tarihi yoktur.”

Böylece Aragon’un demek istediği daha açık hale gelir. Mutlu aşk anlatılmaz. Öyle ki, bir aşkı asırlardan asırlara, kültürlerden kültürlere taşımak için acı çekmek, kavuşamamak, kahrolmak, mutsuzluktan ve hasretten hastalanarak ölmek gerekir sanki.

Ali Cabbar’ın hikâyesi unutulmamıştır çünkü sahip olması gereken minimum mutsuzluğu layıkıyla yerine getirir. Başka bir açıdan, Ali Cabbar’ın hikâyesinin neden minimum mutsuzluk kriterini sağladığını düşünmek de ilginçtir. Ali Cabbar’ın en trajik bağlamı, sevdiği kadının evliliğini bir başkasından duymamış olmasıdır. Şüphesiz birinden duymuş olsaydı da kahredici bir mutsuzluk olurdu. Ancak Ali Cabbar, bu mutsuzluğun bir parçası, ve hatta önemli bir parçası —çalgısız düğün yapılmaz.

Kendi tragedyasında oynadığı bu rol, Ali Cabbar’ı diğer tüm mutsuzluk dolu aşıklardan ayırır. Bu anlatısal şema, aslında kültür tarihinde çok kez yaşanmıştır. Odysseia’nın VIII. bölümünde, Odysseus kimliğini gizleyerek bir saraya konuk olmuştur. Saray ahalisi, ezgiler söylemesi için bir ozanı çağırır.

“… Haydi dedi ozana, ünlü yiğitleri an,
beğen beğendiğini ünleri göklere çıkmış destanlar arasından” (Homeros, Odysseia. VII, 70-75.)

Ozan başlar anlatmaya. Odysseus fark eder ki, anlatılanlar onun hikâyesidir.

“Çok ünlü ozan bu destanları anlatıyordu işte,
Odysseus da o sıra güçlü elleriyle kaldırıp harmanisini
başının üstüne çekmiş, örtmüştü güzel yüzünü,
utanıyordu Phaiaklardan, görmesinler istiyordu
kirpikleri arasından akan gözyaşını,
tanrısal ozan ara verdikçe ezgilerine,
gözlerini silip çıkarıyordu başını harmaniden” (VII, 80-90).

Görüldüğü gibi Odysseus, kendi trajedisine şahit olmuştur. Kendine denk gelir, kendi tragedyasında sahne alır.

Kendi tragedyasının kahramanı olan insan, olmaktan korktuğu yerde bulur kendini. Bizzat oradadır, hatta bir parçasıdır. Kendine denk gelir. Kendine rastlar. Kendini anladığı ve bulduğu o fark ediş ani (epifani), tragedya kahramanının en büyük enstrümanıdır.

Aristoteles’in ‘Poetika’da bahsettiği, tragedyanın en kritik kavramlarından biri olarak gördüğü gnosis (bilmek, anlamak, tanımak — İngilizcedeki know kelimesiyle akrabadır), en şiddetli şekilde yaşanması da bu tragedyayı daha etkili kılar. Nitekim gnosis farklı şekillerde gerçekleşir ancak en mutsuz yolu, bizzat orada bulunmaktır.

Sofokles’in ünlü tragedyasındaki Oidipus’un yaşadığı da bu bağlamdadır. Oidipus, şehri veba salgınından kurtarmak için şehirdeki katili bulmak zorundadır. Veba her gün binlerce can alır ancak katil bir türlü bulunamaz. Oidipus uzun bir süre uğraşıp gerçeği öğrenir: Katil kendisidir.

Nihayetinde, Ali Cabbar’ın, Odysseus’un veya Oidipus’un mutsuzluğu, o mutsuzluğa şahit oluş şekillerine bağlıdır. Kendi tragedyalarının kahramanları olarak, nesilden nesile aktarılacak kadar “mutsuzluk” yaratabilmişlerdir.

Metnin başında dışarıda bıraktığım etik ve politik bağlama geri dönerek şöyle yazacağım:

Unutulmak pahasına mutlu olmayı becerebilir miyiz? Ve kendi mutluluğumuzun kahraman olabilecek miyiz?

*

Paylaş
Etiketler: ağlatan dansağlatan kafeali cabbar
Önceki Yazı

İki Bisküvi Arasındaki Gönül

Sonraki Yazı

Yozgatlı Yazar Akif Reçber’in Hayatı ve Eserleri

Muhsin DURUCAN

Muhsin DURUCAN

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Yozgatlı Yazar Akif Reçber’in Hayatı ve Eserleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap