Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Kemal ÖZER

İki kalpli ve Tek Şeytanlı Dünyayı Anlamaya Çalışmak…

Kemal ÖZER Yazar Kemal ÖZER
25 Mart 2013
Kemal ÖZER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Siyonistlerin, geleceği olmayan boş bir ‘arzı mevud’ hayali var. Almanların Cermen, Yunanların da Bizans İmparatorluğu hayalleri… Ruslar ise sıcak denizler özlemiyle yanıp tutuşuyor.

Ham bir hayal olsa da, Bâbil imparatorluğu rüyası görenler bile var. Bunların hepsinden önemli olansa, güçlü tefecilerin her güne ‘Yeni Latin İmparatorluğu’ rüyasıyla uyanıyor olması. Latince boşuna mı ‘bilim dili’ yapıldı.

Çoğu kimse kökenini bilmese de, –başta sağlıkla ilgili olmak üzere– onlarca Latince kelime biliyor. Belki de dünyanın seri konuşulmayan ama hemen herkesin bildiği en yaygın dilidir Latince. Bu boş bir hayal ve rastgele seçilmiş bir dil değil.

Ama işler planladıkları gibi gitmiyor. Siyonistlerin hayali, gelmesi imkânsız bahara kaldı. Gasp ettikleri toprakları elde tutabilmeleri bile büyük başarı. Arz-ı mevud’un üstüne, buz gibi bir suyu içirdiler bile.

Almanların hayali ise, İngiliz ve Rusların Avrupa’daki iddiasından vazgeçmesine bağlı. Yunanlar mı? Onlar bir yüzyıl Latincilere borç ödemeye mahkûm zavallılar. Daha şimdiden onlarca adayı elden çıkardılar bile. Türkiye’ye, Katar dâhil birçok yeni komşu geldi sayelerinde.

Yunanistan’ın başına neden bunlar geldi acaba? Batının kadim kültürü olarak takdim edilen bir kavmin ülkesinin burnu neden yerde sürtülüyor? Topraklarını bile neden elden çıkarmasına izin veriliyor?

Bu kadar küçük coğrafyada, bu kadar çok hayalin kol gezmesi, tilkilerin, sırtlanların ve aslanların kuyruklarının karışmasına yol açmaz da ne yapar? İşte Yunanistan, kuyruğunu bu derin hayaller uğruna kaptırdı. Sonrası malum, iş kuyrukla kalmadı.

Aslında 20. yüzyılda Almanların başına ne gelmişse, hep bu Cermen hayali yüzünden geldi. Onları uzun ve derin bir uyguya gönderen soydaşı Latinciler, bir süredir Almanya’nın altını oyuyor. Alman’ı Markından vazgeçirenlerle, İngiliz’i Sterlinine bağlı tutanlar aynı güçler. Ya Fransız? Ona yakışan ve biçilen rol, Latincilere taşeronluk yapmak.

Mavi Marmara hadisesi ile Arap dünyasındaki gelişmelerin zamanlama yakınlığı ilginç bir tevafuk. Obama’yı iktidara getirenler, Washington’u Kudüs gibi tasarlayan iradeye, tek belirleyici güç olma durumunu kaybettirdiği kesin. Bu güç, FED’e sahip olmayı ve NASA’yı kontrol etmeyi sürdürdüğü müddetçe, gücün ortağı olmaya devam edecek.

Ama artık oda, İsrail’i finanse etmekten bıkmış/çıkmış durumda. İsrail’in şımarıklığı ve beceriksizliği onu da yormuş ve çileden çıkarmış durumda. İsrail artık onunda hayallerinin önündeki büyük engellerden biri. Ve şimdi kendi yavrusunu yeme vakti değilse de, hormonlarını kesme zamanı.

Artık ne batılılar 20. yüzyılın insanı, ne de İslam Dünyası 19. ve 20. yüzyıl gibi çaresiz. Oyun kurucu güçlerde her şeyin farkında. Onlarda eski, katı ve tavizsiz durumun elden çoktan çıktığı veya çıkmakta olduğunu çok iyi biliyor. Başta İslam Dünyası sokakları olmak üzere, ne Afrika ne de Asya kolay kontrol edilebilir yerler değil artık. Amerika konusunda ümitleri azalanların, Çin ve Hindistan üzerinde kurdukları yeni hegemonya en çok ABD’yi rahatsız ediyor. Batı Asya ve Kuzey Amerika arasındaki İslam Dünyası’nda bataklığa saplanan ABD’de de, olup biteni görüyor ve kendine yeni bir gelecek kurgulamak istiyor. Bu nedenle buralardan kısmen çekilmek, en azından bu kadar fazla enerji harcamak istemiyor.

İsrail gibi hak-hukuk tanımayan, şımarık bir devlet varken de; gözü, kulağı dolayısıyla da aklı hep burada kalmak zorunda. Gelinen an itibariyle -tüm taraflar- ne İsrail’den vazgeçebilir, ne de İsrail’i kontrolsüz bırakabilirler. Bunu görmeyecek kadar şişkin olan İsrailli yöneticiler, Gazze’de bataklığa saplandı. Aklın sınırlarını zorladı, vicdanı sere serpe çiğnedi, sinirleri kopardı. Bu süreç, ipinin çekilmesinin fırsatını doğurdu veya dönüştürüldü.

El öptüre öptüre el öpmeyi unutan İsrail’e zorda olsa el öptürüldü. Tabiri caizse, horozun ibiği kesildi, tekenin hayası buruldu. ‘Buraya kadar’ denilmemiştir elbette, ama daha ötesi diye bir şeyin olmadığının da bildirildiği çok açık.

Mahallenin yeni ağası Türkiye. Çünkü efelik ve efendilik onun geninde var.
Türkiye hem ekonomik, hem de siyasi olarak da buna hazır. Diplomatik kadro eksikliği olsa da, zamanla onu da halledebilir.

Başbakan Erdoğan’ın, Putin’e ‘bizi Şanghay’a alın’ çağrısını sadece AB’ye gözdağı olarak görenlerin yanıldığını söylemek zorundayım. Obama’ya, ‘elini çabuk tutmaz ve bana sözlerini yerine getirmezsen, elimdeki seçeneklere yöneleceğim’ mesajı olarak da görülmesi gerekir. Türkiye gibi bir ülkenin, ABD ve AB’ye karşın, Şanghay Örgütüne katılması, batı için tahammül edilemez bir durum.

Hangi açıdan bakarsanız bakınız, artık Türkiye’nin eli çok güçlü. Değil İsrail, Amerika’daki Yahudi lobileri veya batıdaki Ermeni lobileri bile yakın gelecekte Türkiye’den özür dilemek ve işbirliğine girmek gibi bir zorunlulukla karşılaşabilir. PKK meselesi sadece örgütle, Türkiye’nin uzlaşmak zorunda kalması meselesi de değildir. İsrail için durum ne ise, PKK için de durum aynı. Bu gelişmelerden en çok hangi komşumuzun tedirgin olabileceğini tahmin etmek zor değil. Ama o da kör değil, gelişmeleri çok iyi görüyor.

İnancım o ki, İsrail birkaç yıl içinde kademe kademe 1967 sınırlarına çekilecek. Yaşamak istiyorsa buna mecbur. Suriye meselesinin bu kadar uzaması, sadece İran faktörüne bağlı değil. İsrail, Suriye rejiminin yerine gelecek yeni rejimle, Akdeniz dışındaki tüm sınırlardan sarılması anlamına geldiğini biliyor. İsrail’in -dünya medyasına aksi yansıtılsa da- Suriye rejimini ayakta tutmak için, Almanya ile destek sağladığını herkes biliyor. Kaldı ki, İran’ın Avrupa’daki en büyük destekçisinin Almanya olması tesadüf müdür sizce? İran-İsrail ilişkilerindeki ortak bandıranın Almanya olması neler ifade eder acaba?

Başbakan’ın birkaç yıldır İsrail’e yönelik eleştirisi, hem kişisel özelliği ve gücü ile ilgili, hem de İsrail’in geleceğiyle ilgili. Gazze’ye yapacağı ziyaretin ertelenmesi ve bu özür üstüne gerçekleşecek olması da, önemli bir süreç yönetimi olarak görülmeli.
Mısır sokaklarında yaşananların, basit bir idam cezası verilen üç beş fanatikle alakası olabilir mi? Onlar sadece bahane. Kendisi ablukaya alınan İsrail’in, bu işin içine solvent döktüğünü unutmamak gerek. Mısır’ın ya da Mursi yönetiminin zayıflatılması; hem İsrail, hem Avrupa, hem ABD, hem Arap rejimleri, hem de İran için iyi bir amaç. Bu durumdan rahatsızlık duyabilecek tek ülke Türkiye! ABD ise daha fazla ileri gidilmesini engelleyebilir. Çünkü aşırı zayıflatılmış Mısır; Kuzey Afrika’da doğabilecek derin bir istikrarsızlığa yol açacağından, ABD’nin geleceği açısından sarsıcı sonuçlara yol açabilir.

Türkiye’nin, Suriye ve Irak’tan başlayıp kuzeye doğru tüm bölgedeki geleceği, başta Mısır olmak üzere, bölgenin sükûnetine bağlı. Suriye’ye odaklanıp, diğerleriyle olan bağını daha ileri bir noktaya taşıyamadığı söylenebilir. Ama Türkiye, bölgede hiçbir şeyi kaybetmeye razı değil, olmamalı da. Ancak ne bölgeye yönelik yeterli beyin gücü var, ne de var olanları doğru kullanabiliyor. Türkiye’nin en büyük açmazı, en küçük eleştiriye bile tahammülünün olmaması. Eleştirenle diyaloga geç(e)memesi.

Yeni Türkiye’nin dış politikasının doğru ve gelecek vaat ettiğini görmemek mümkün değil. Türkiye artık haritada yeri zor gösterilen değil, adı geçince pür dikkat kesilinilen bir ülke. Parlak bir geleceği olmasına karşın, işi de bu denli zorlaşıyor.

Bu arada bizim yeni bir Osmanlı veya yeni bir Selçuklu hayalimiz var mı? Sanmam. Bu bazılarını rahatlatıyor olmalı. Ancak başka hayallerin olmadığı anlamına da gelmez.

Kimileri bu görüşlerimizi temelsiz ve Ak Parti yandaşlığı veyahut da fütürist olarak görebilir. Şimdiden söylemeliyim ki, arkadan gelişinizin kimseye yararı yok. Unutulmamalı ki, dünyayı sadece sizin durduğunuz noktadan okumak hiçbir işimizi çözmüyor. Dünya hızla dönüyor, dünya hızla yer değiştiriyor, dünya bildiğiniz birçok şeyi değirmen gibi öğütüyor, hem de çok hızlı bir biçimde.

21. yüzyıl aklını kiraya verenlerin, ütopik hayallerin peşinde koşanların, geçmişten medet umanların, ‘o-bu gelecek bizi kurtaracak’ diye bekleyenlerin değil; beynini çalıştıran ve kayıpların hesabıyla uğraşmayıp, kazançlarını israf etmeyenlerin yüzyılı olacak.

Yenidünyanın, hem ‘Ortadoğu’ hem de ‘Uzakdoğu’ diye iki kalbinin olacağını unutmamak gerek. Kimse iki kalbin atışına yetişemez. Politik gelişim veya dönüşüm açısından durum böyle olabilecek belki. Amma velâkin küresel şeytanların insan avı da devam edecek elbette.

Ne yazık ki Türkiye’nin, şeytanların insan avı konusundaki gayretini anlaması için hem zamana ihtiyacı var, hem de Kur’an-ı doğru anlamaya. Bu konuda asıl korkulması gereken şey, insan kaynağı ve zihinsel açıdan geleceği henüz anlayabilecek durumda olmaması.

Son bir not: Dikilitaşlar ayakta durduğu müddetçe, ne kimse imparatorluk hayalinden vazgeçer, ne de şeytan bu amacın sınırlarını değiştirir. Kim bilir belki de şeytanın düğümü buralarda gizli.

Paylaş
Etiketler: Almanların hayaligüçlü tefecilerHam bir hayal
Önceki Yazı

Öcalan, Nevruz ve Ergenekon

Sonraki Yazı

Recai Şahin’den: Ders Olsun

Kemal ÖZER

Kemal ÖZER

İlişkili Yazılar

Kemal ÖZER

Hoşça kalın, Allah’a Ismarladık

02 Şubat 2021
5k
Kemal ÖZER

Ya Şimdi Yahut Bir Asır Daha Esarete Devam

17 Ağustos 2020
5k
Kemal ÖZER

‘İlaç’ Savaş ve Suç Ürünüdür

14 Mayıs 2020
5k
Kemal ÖZER

Kemalizm: Türkiye’nin Çıkmaz Sokağı

05 Mayıs 2020
5k
Sonraki Yazı

Recai Şahin’den: Ders Olsun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap