Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Yusuf Özkan ÖZBURUN

İffetli Gençler Nasıl Evlenecek?

Yusuf Özkan ÖZBURUN Yazar Yusuf Özkan ÖZBURUN
26 Eylül 2011
Yusuf Özkan ÖZBURUN
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tamam, geleneğin zorba, nobran, dayatmacı yanlarına karşı çıkalım, ama lütfen söyler misiniz bunun karşısında önerilen yollar en başta insan fıtratına ne kadar uygundur?

Her çağın ön plana çıkan belli bir insan tipi vardır. Kimi düşünürlerin ‘çağın ruhu’ diye ifade ettiği duygu, düşünce, davranış ve algılayış kalıpları tek tek insanlara hakim olur. Böylece bu kalıplar (paradigmalar) onların iç ve dış yapısını kendine göre kodlar ve bu kodlar temelinde insanın hem varlıklarla, hem yaratıcıyla, hem de insanla olan ilişkilerinin biçimi belirginleşir.

Bugünün insan ilişkilerine, evlilik kurma biçimlerine, kadın ve erkeğe bakışına yön veren temel etken ise popüler psikoloji ve psikiyatrinin kitlelere mal olmuş temel kalıplarıdır. Geçmişte hem Doğu toplumlarında hem de Batı toplumlarının önemli bir kısmında psikolojinin yerine daha çok din ve ahlak belirleyici idi. Her toplum ve topluluk kendi dinamiklerine göre dini ve ahlaki yapısından beslenen bir gelenek meydana getirmişti.

Söz konusu din ve ahlak temelli gelenek bütün insan ilişkilerini değişik biçimlerde belirliyordu. Örneğin, duygu, düşünce ve davranış hamuru din ve ahlak temelli gelenekle yoğrulmuş eski kuşaklar (çok uzak değil, anne babalarımız, dede ve ninelerimiz) daha bir sabırlı, daha tahammüllü, daha fedakar, daha digergam bir halet-i ruhiyede idiler. Fakat özellikle İslam toplumlarında hem Hz. Peygamber’in sünnetinin ruhundan uzaklaşmayla, hem geleneğin deforme olup çözüm üreten değil baskı ve körü körüne otorite üreten bir mahiyete bürünüp sırf şekli bir hal almasıyla; Batı’dan esen dünyevileşme, haz merkezli yaşama, ben eksenli hayat algısı, cinsel özgürlük sloganları ve şiddetli feminizm rüzgarlarına zemin hazırlanmıştır.

Dini ve ahlaki özünden kopup sadece formal (biçimsel) yanından ibaret kalan gelenek bir baskı ve kalıplama aracı, özgürlük karşıtı, kadın ve erkeği mahkum eden bir sistem olarak kitlelerce algılandı. Geleneğin aldığı biçimde de bu algıyı haklı çıkaracak epeyce yön mevcuttu. Geleneğin bu şekline karşı müthiş bir tepki oluştu ve bu kötü örnekler vurgulanarak halka sistematik telkin araçları ile (yazılı ve görsel medyada) adeta ezberletildi.

Özellikle Freudyen psikoloji popülerleşerek halkların adeta yeni dini oldu ve kendine özgü bir tercih ve davranış manzumesi inşa etti. Daha somut konuşursak, bugün sokağa çıkın ve yoldan geçen herhangi biriyle (kadın erkek, genç yaşlı fark etmez) şöyle beş dakika sohbet edin. Sohbet esnasında kadın ve erkeğe ilişkin; evliliğe, flörte, görücü usulüne dair sorular sorun. Konuştuğunuz kişinin satır aralarında kullandığı düşünce kalıplarına dikkat edin, kullandığı kelimelerin neler olduğuna bir bakın. Göreceksiniz ki, ‘Hayat müşterektir’le başlayan, ‘Kadın ve erkek eşittir’le devam eden, ‘Görücü usulü hangi devirde kaldı ayol!’larla zenginleşen, ‘stres, bilinçaltı, bastırma, relaks, etki-tepki, davranış’ gibi bol miktarda popüler psikoloji sözcüğü ile süslenen bir konuşmayla karşı karşıyasınız.

Bendeniz konferans ve seminer çalışmaları için yurdun dört bir yanını dolaşan biri olarak Anadolu’nun ücra bir köyünde halini hatırını sorduğum yetmişini çoktan devirmiş bir ninenin ağzından gayet rahatça çıkan ‘Valla oğlum, çoh sitires oluyoh burda, ne biliyim işte’ yollu bir cümleyi duyduğumda meselenin boyutlarını yeniden kavramıştım. Hele bir başka köyün girişinde şalvarlı poturlu köy kadınlarının sabahın erken vaktinde koşar adım yürüyüş yapmalarını ‘diyet yapıyoz’ diye dile getirmeleriyle neredeyse hadisenin (popüler psikoloji söyleminin yaygınlaşmasının) nirvanasına ermiştim.

Popüler psikolojinin Freudyen damarı özellikle hiçbir şeyi ‘bastırmamayı’, bastırılan duygu ve düşüncelerin psikodinamik süreçlerle birleşip karmaşa (kompleks)lere yol açacağını söylemektedir. Yani ‘içinizdeki çocuğun’ isteklerine sınır koymayacak, duygu ve düşüncelerinizi bastırmayacak, doyuma ulaştıracaksınız. Bu anlayış ahlaklı ve ilkeli olan herkese adeta bir psikomanyak gözüyle bakmamıza yol açmıştır. İnsan duygularının ve arzularının sonu yoktur, her istediğini yaparak duygularımızı tatmin edebileceğimiz koca bir yalandır. Hz. Mevlana’nın dediği gibi bu aynen deniz suyu içmeye benzer, içtikte susuzluğunuz artar ve sonunda çatlar ölürsünüz. Dolayısıyla mesela, çocuğunun isteklerini azami mertebede tatmin ederek onu daha kişilikli, daha özgüvenli ve ruhsal açıdan daha sağlıklı yetiştireceğini zanneden ana-babalar kıyasıya yanılıyor. İnsanın içindeki doymaz iştiha ancak sınırlanarak, kısıtlanarak, yetingenliğe alıştırılarak dizginlenebilir ve ruh sağlığının da asıl yolu buradan geçer. Aynı şekilde evlilik öncesinde modern yollarla cinsel duygularını bastırmadan karşı cinsi tamamen tanıyıp, geleceğe dönük sağlıklı bir ilişkinin temelini atacağını zannetmek büyük bir aldatmacadır. En azından şunu düşünelim, evlilik öncesinde, uygulama yanlışları olan geleneksel yolları reddederek, karşı cinsi tanıma adına birden çok ilişki yaşayan bir kişi, daha sonrasında eskaza bir evlilik yaptığında, daha önceki ilişkilerde yakından tanıdığı kişilerin ön plana çıkan hoş ve cazip yanlarını mevcut eşinde aramak gibi bir ruh haline girmeyecek midir? Karşı konulmaz bir şekilde yaptığı iç kıyaslamalarla zaman içinde eşini beğenmez bir hale gelmeyecek midir? Bu iç memnuniyetsizlik onu içten içe baskılayıp bu durum davranışlarında agresifliğe, aşırı tepkiselliğe, yersiz duygu patlamalarına sebebiyet vermeyecek midir?

Asıl meseleye gelirsek, modern insan teknolojinin kıskacında yabancılaşarak yalnızlaşmıştır. Gitgide, modern insan, insan insana sıcak ve yüzyüze iletişimden uzaklaşmakta, gökyüzünü seyretmek, mevsimlerin hallerine seyirci olmak yerine evde bilgisayarının ya da televizyonunun ekranını seyretmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla hem Nebevi Geleneğin hem de onun etkisinde toplumsal geleneklerin kendi içinde mahalli koşullara göre geliştirdiği evlilik biçimleri (son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 30 çeşit evlilik kurma biçimi tespit edilmiştir) modern yaşama biçimi içinde üretilememektedir. Fakat insanların bir şekilde tanışmaya, konuşmaya, buluşmaya, yuva kurmaya, birbiriyle iletişim kurma ihtiyaçları devam etmektedir.

Modern zihniyetin şimdiye kadar görücü usulünü ve tüm geleneksel yolları aşağılayıp tukaka ettiğini, bunun karşısında özgürlüğün, çağdaşlığın ve sağlıklı ilişkilerin bir sigortası olarak flört vb. yolları övdüğünü görüyoruz. Görücü usulü ve diğer geleneksel yollarda kişinin eşi olacak kişiyi tanıma fırsatı bulamadığı, şahsın adına ebeveynlerin karar verdiği ve daha mutlu olunacak sağlıklı bir evliliğin temelinin kurulamadığı iddia edilmektedir. İşte bu noktada özellikle flört ve son zamanlarda ‘internetten bulmak’ diye meşhur olan dolaylı ilişki kurma biçimleri, evlilik merkezlerinde uzmanlar eliyle kurulan temaslar (görücü usulünde anne-babanın rolüne karşı çıkan modern zihniyet kendini diplomalı uzmanların eline terk etmeyi erdem bellemektedir), ücret mukabili girilen evlilik evleri ve evlilik partileri devreye girmektedir.

Şunu sormak gerekiyor: Acaba flört başta olmak üzere diğer yollarda insanlar birbirini ne kadar tanıyabilmektedir? Kanaatimiz o ki, karşı cinsler değişik boyutlarda diyelim beş yıl flört etse bile birbirini tanıyamamakta, aksine tüketmektedir. Çünkü, flörtte ve diğer usullerde sanıldığının aksine içsel ve dışsal perdeler hiçbir zaman tam anlamıyla inmemekte, insanlar bir şekilde zihinlerinde yatan aslan olan evlilik finaline ulaşana kadar rol yapmaya devam etmektedirler. Bu arada birbirlerine tam bir güven içinde ulaşamamanın gerilimiyle karşılıklı yıpranmakta, hatta ilerde kurulacak olan muhtemel bir evliliği zehirleyecek kimi zehirli tohumları aralarına ekmektedirler. Sözkonusu bu zakkum tohumları ilerde perdelerin inmesi ve hormonal performans döneminin sönümlenmesi zamanlarında açığa çıkmakta ve bu durum yoğun tartışmalara, kavgalara zemin hazırlamaktadır.

Hem bir düşünün, hayatının en toy, en tecrübesiz döneminde, görünüşe aldanmaya pek müsait bir durumda, üstelik gözü hormonlarının güdümünde bulanıklaşmış bir genç erkek veya bayanın kendi kendine, güya özgürce, flört ve diğer yollarla karşı tarafı tanıma imkanı bulduğu ve kendi kendine sağlıklı bir karar verdiği nasıl iddia edilebilir? Tamam, geleneğin zorba, nobran, dayatmacı yanlarına karşı çıkalım, ama lütfen söyler misiniz bunun karşısında önerilen yollar en başta, a) insan fıtratına ne kadar uygundur, b) kişi sadece kendi akıl ve duygularının kılavuzluğunda ne kadar doğru karar verebilir, c) internet gibi yapay teknolojik imkanlarla, suni görüşme biçimleriyle karşı taraf ne kadar tanınabilir, d) bu yollarla kurulan ilişkiler ne kadar uzun soluklu, aile kurumunun sorumluluklarını almada ne kadar yol açıcı olabilir? Bu sorular öylece orta yerdedir ve cevap beklemektedir.

Yapılan araştırmalara itimat edecek olursak, flört ve diğer yollarla evlenen çiftlerin diğerlerine göre daha mutlu, aile içi şiddetten daha uzak, daha uzun soluklu ilişkiler kurduğu iddia edilemiyor.

Bugün itibarıyla geçmişin tecrübe zenginliğinden istifade ederek, geleneğin çeşnili çözüm yollarından ilham alarak, geleneğin fıtrattan, dini ve ahlaki temelden uzaklaşmasıyla meydana gelen yanlarından (beşik kertmesi, zorla evlendirme, levirat ve sororat tarzı evlenmeler, katı otoriter kararlarla tarafların iradesini hiçe sayarak evlendirme v.b. gibi) arıtarak günümüz koşullarına hitap eden meşru yollar bulunmalıdır. Örneğin, her iki boyuta da hakim ehil kişilerin (uzman demiyorum) gözetiminde insanları birbiriyle tanıştırmaya ortam hazırlayan, danışmanlık hizmeti veren, bilgi, bilinç ve eğitim hizmetiyle duyarlılık düzeyini artırmaya çalışan kurumsal yapılanmalara ihtiyaç vardır. Bu tür dernek, kurum ve vakıflara şiddetle ihtiyaç vardır. Fakat bu kurumsal yapılanmaların öncesinde bu konuda entelektüel hazırlığı olan kişilerle ‘Evlenme Yolları ve Yeni Arayışlar’ konulu toplantılar düzenlenmeli ve bazı yeni usuller aranmalıdır.

Paylaş
Etiketler: din ve ahlak temelliDini ve ahlaki özünden kopup sadece
Önceki Yazı

Eğitim’de Hayırlı Bir Adım

Sonraki Yazı

”Stratejik Bir Güç Olarak Türkiye”

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Yusuf Özkan ÖZBURUN

İlişkili Yazılar

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (II)

29 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (I)

28 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Seyyah ve Turist

26 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

“Biz” Deyince ne Anlıyoruz?

11 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

''Stratejik Bir Güç Olarak Türkiye''

Yorumlar 1

  1. Uğur ÖZALTIN says:
    14 yıl önce

    Evet çok haklısınız. Batı felsefesi ile doğu felsefesi çatışma halindedir. Batı insanın isteklerinin kontrol edilmemesi üzerine kurulmuştır. Batı felsefesinin bu güne kadar başardığı üç şey vardır. 1- iki tane dünya savaşı icat ettiler. 2- evlilik kurumunu mahvettiler. 3-pornoyu icat edip dünya gençliğini mahvettiler.

    Evlilikler günümüzde 1 yıl sürmüyor ve eşler birbirinden porno film starı gibi davranış bekliyor istiyor. Durum çok kötü yani.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap