Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

İ.Hakkı ile “Mistik Metal” (I)

İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU Yazar İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU
16 Aralık 2010
İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Neden Mistik Metal?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: Mistik Metal yaşananlar, dünya, insan.. Onların dünü, bugünü yarını.. Beden ve ruh iç içeliğinin bu çağ versiyonu. İnsan mistisizmini atabilir mi mümkün mü? Ancak dolu dizgin bir şekilde metale doğru koşuyor, hatta doludizgin değil, deli divane.. Koşuyorsa insan nedir, nereye koşuyor… Teknolojiye hakim olduğunu sanan insan aksine onun esiri oluyor da haberi mi yok?. Bunun hassasiyetini yaşadım ve paylaştım..

BULUT: Siz Mistik Metal’le mutlaka bir mesaj vermek istiyorsunuz? Çağa bir şeyler söylemek istiyor Mistik Metal. Ne söylemek istiyor?

GÜNDOĞDU: Her şairin yaşadığı çağa mutlaka söyleyeceği bir şeyleri vardır. Tabii ki ben de işte bunları söyledim Mistik Metal’de. Önce sen insansın diyorum.. Her şeyden önce insansın. Demiri çelik yaptın diye, ona şekiller, hareketler verdin diye dünkü insanlardan daha büyük olamadın.. İnsansın sen.. Yalın halde de insansın, en süslü giysilerinle de insansın, uçağınla da, füzenle de insansın. Buradan başlamak lazım diye düşünüyorum ve damladan deryaya onu yazmaya çalışıyorum.. Onu haykırıyorum: sen insansın, hayalinle, duygunla, sevginle, aşkınla.. Teknoloji çılgınlığını anla ona dön, yani kendine dön.. sen ol..

BULUT: Kitaptaki bir şiirin ‘yağmur her şeyi biliyor..’  neyi biliyor yağmur?. Bu teknoloji çılgınlığını da biliyor mu?

GÜNDOĞDU: Neyi bilmiyor ki!. Yalın anlamda dahi düşünsen tarihe şerh düşürebilecek en uzun ömürlü hafıza. İnsanın en yakın şahidi. Dünyaya insan denen en şerefli varlık geliyor diye doğa gelin gibi süslenmiş.. Su da baş köşede oturtulmuş. O gün bugün insanın her şeyi: içeceğinden gözyaşına.. O hep ölümsüz. Adem’in içtiği suyu kim bilir kaç kişi daha içmiştir? Şiir diliyle, o duygudur, muhabbettir, meydir, kana kana içilecek olandır, aşk iksiridir.. Gerçekten yağmur her şeyi biliyor.. inanın biliyor.. (Gülüşmeler..) Bir başka şiirimde de: su gibi genç kal ey sevgili.. diyorum.

BULUT: Şiirlerinizde insana dair her şey var, en çok aşk var, aşk hep  ön planda..

GÜNDOĞDU: Öyle olmalı değil mi?. Aşık yine var, yine haykırıyor. Yine mecnun gibi.. Ancak sesi bugünkü teknolojinin gürültüsü karşısında çok cılız kalıyor. Olaylar o kadar çok ve hızlı gelişiyor ki aşk bunların içinde milyonda bir gibi.. Kimse duygularını haykıramıyor. Hiçbir haykırışın sonuç getirmeyeceğini biliyor.. Bu kez insan içe dönüyor.. Çözüm bulamıyor, ne yapacağını şaşırıyor.. Bu intiharlara kadar gidiyor. İşte biz bunları açmak için yoldayız.. İntiharı ihtilale çevirmek için yoldayız. İstisnasız her insan için teyakkuz halindeyiz.. Acısından aşkına…

BULUT: Peki dün her şey sütliman mıydı? Âşıklar, haykırabiliyor, seslerini duyurabiliyor muydu? Maşuklarına kavuşabiliyor muydu?

GÜNDOĞDU: Öyle olsa, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şiirin, Kerem ile Aslı ve daha niceleri olur muydu? Dünün hakim güçleri ve töreleri belki bugünden daha katıydı. Ancak şimdi küresel bir çevirme söz konusu.. Olağanüstü bir esaret var.. Herkes köle.. İliklerine kadar köle.. Hatta bazen kim efendi kim köle o bile birbirine karışıyor.  Vardı tabii, dünün de problemleri çoktu.. Ancak bugün sömürü küresel, iliklerine kadar.. Bize çook iş düşüyor çoook..

BULUT: Bu bağlamda dünü  ve bugünü halkından yöneticisine mukayese edersek ortaya nasıl bir tablo çıkar?

GÜNDOĞDU: Dün toplumda açılım zor, ilişki ve ulaşım kısıtlı idi. Halk da cahildi. Bilgiye ulaşmak bazen imkansızlaşıyordu. İlim, soylu ve rahiplerin tekelinde idi. Soylu matbaayı tamamen haremine almıştı.

Bugün.. Bugün ilim her yerde, hatta herkesin evinin önünde ama ona kimse kapısını açmıyor.

Sonra ilme evrensel dedik anası  belli olmayan sokak çocuğuna benzettik onu.

Bir tarih perspektifinden bakarsak:

Feodal zaman: soyluların ve rahiplerin oldu.

Mutlakıyet: kralların..

Coğrafi keşifler ve Rönesans: burjuvazinin

Demokrasi: halkın, güya halkın.. Halk şimdilerde yetim, varın gerisini siz düşünün.

Aristokrat devlet nihayet demokrasiye dönüşmüş bu da şiirin rahatlamasına sebep olmuştu. O döneme kadar şair ifade rahatlığı noktasında özgür değildi. Demokrasi herkesin olduğu gibi şairinde duygularını özgürce ifade edebilme serbestliği gelmişti. Ancak demokrasi çağı teknoloji çağının, bir başka deyişle tüketim çağının esiri olunca işler yeniden karıştı.. Yani karşımızda bireye özgürlük sunan bir demokrasi var ama, aynı demokrasi bir başka gücün esiri.. teknolojinin.. teknolojiyi yöneten küresel sermayenin..İş burada alabildiğine karışıyor..

BULUT: Şiirin tarihle, geçmişle ilgisi var mıdır, varsa ne kadardır?

GÜNDOĞDU: İngiliz şair Eliot: Büyük şiir bir geleneğe yaslanmadan yazılamaz. Şair şimdiyle geçmişin kesiştiği noktada yaşamalı, diyor.

Bir kere şair kelimelerle şiirini yazıyor, sözlerle okuyor.. Kelime ve söz ikisi de tarihin derinliklerinden geldiği için değerlidir. İkisi de damıtılmıştır, mayalanmıştır, bu uzun tarih yolculuğunda nice anlamlar kazanmıştır.. Kelimenin anlam derinliği tarihi derinliği ile orantılıdır.. Bir bu açıdan bakmak lazım, bir de duygular, düşünceler, hayaller ve umutlar onlar da arka planıyla güçlüdür. O yüzden şair hem şiiri ve tekniğini iyi bilen biri olarak hem de aynı zamanda kelime üstadı olarak, o kelimenin doğuş ve gelişim serüvenini bilen olarak bir tarihçi duruş sergilemek zorundadır.

Sonra yine Eliot’un dediği bir şey daha var: ‘Şiir en ulusal sanat dalıdır. Çünkü  bir ulusu başka uluslar gibi düşündürebilirsiniz ancak, hissettiremezsiniz.’

Şair evrensel bir duruş sergilemelidir.. Çünkü şair tüm insanlığın değeridir, ancak çıkış noktası millidir. Çünkü o en iyi şiirini sadece en iyi bildiği dille değil, en iyi hissedebildiği dille yazabilir. Bu da şairin ana dilinden başkası olamaz. Tabii ki bu şairin ırkçı olacağı anlamına gelmez. Şair tüm insanlığı kucakladıkça büyür.. Yunus gibi, Mevlana gibi..

BULUT: Özellikle bazı nesir yazarlarının  ‘şiir öldü’ ifadesini kullanmalarına ne diyorsunuz?

GÜNDOĞDU: Dostlar korkmasın şiire hançer işlemedi, füze hiç işlemez.

Şiir daralmıyor, aslında insan daralıyor. İnsan ve şiir ayrılmaz iki parça çünkü: altıbuçuk milyar insan teknoloji karşısında büzülmüş, içine kapanmış, korku abidesi, tereddüt ormanı haline gelmiş. İnsan teknolojiyi yaratıyor sonra onun kölesi oluyor. İnsanın her şeyi yaşam mücadelesi verdiği gibi, şiiri de çarkların arasında yaşam mücadelesi veriyor.

Günümüze ‘düşünme çağı’  denmesine rağmen teknoloji insanlara derin düşünme, zevk alma ve kültür edinme alışkanlığı vermiyor. Aksine olanı da elinden alıyor.. Sadece insanı daha çok esir alabilmek için olsa gerek ha bire anlamsızca meşgul ediyor. Sonunda insanı makineli cahil yapıyor. Her şeyi güçlüye benzetiyor. Böylece tek insan tipi doğuyor. Böyle küstah ve acımasız tavır karşısında neylesin şiir?.

Tek insan, tek kültür, tek anlayış.. Güya merkezde örnek bir insan.. insan olmak istiyorsan onun gibi düşüneceksin, onun gibi yiyecek, onun gibi içecek, onun gibi giyineceksin. Bu insan tipinin her şeyi bir merkezden üretilir.. Bu aslında artık bir insan değil bir robottur.. İşte şiirin burada yeni bir görevi başlıyor.. Teknolojinin bu gücü ve sesi karşısında pes etmeden haykırmak.. Ey kişi şen insansın, robot değilsin, sen farklısın, senin her şeyin, her özelliğin ayrı bir orjinalitedir.. Senin parmağındaki çizgiler bile farklıdır, ayrıdır, orijinaldir. Değil mi ki  şiir, her kişide (yazanda, yazamayanda) öz kendiliktir, farklılıktır, ayrı bir şahsiyettir.

her şeyin çok hızlı  eskidiği ve tükendiği bu çağda insanlar baş döndürücü hız karşısında göremiyor.. Göremeyenler de yok sayıyor.. Hız karşısında ayrıntılar görünmez ama vardırlar.. Onlar için yürek gözü, duygu gözü gerek. Bu da ancak şairlerde bulunur.  Halkın çile çektiği yerde şiir mutlu olamaz. Çünkü şiiri yazan şair halkın bu çilesini en içten hissedendir. Bugün halk çile çekiyor şiir de çile çekiyor. Şiir ölümsüzdür çünkü.. Bilinçli beyinlerin ölümsüz olduğu gibi..

Bir de geleneğin reddiyle yol almak isteyen keçi yollarına tırmanan şairlerin duruşlarını tenkit için şiir öldü diyenler da vardır. Burada öncü kuvvetin görevi kolaycılık yapıp şiiri öldürmek değil, asli görevine dönerek şiiri ali vadisine çekmeye çalışmaktır.,

Her iki halde de şiir vardır.. Çünkü insan vardır. İnsan varsa aşk vardır. Velhasıl şiir capcanlı vardır.

BULUT: Peki bu dönemde halkın şiire bakışı  nasıl?

GÜNDOĞDU: Ortaçağda halk adına soylular düşünürdü, ancak az da olsa direnç gösteren burjuvazi vardı. Bir de onların desteklediği sanatkarlar.

Bugün özgürlükler çağında sistem tamamen bir yöneten ve yönetilenler noktasına indirgendi. Halkın üzerinde çok oyunlar oynandı.. Tüketim çağı çünkü, halk sürekli yönlendirilmeliydi.. Öyle de oldu.. Her türlü özgürlüğü kazandığını sanan halk modern köle haline getirildi. Geçmişten farkı, eskiden köle köleliğini bilirdi.. Şimdikiler özgürüm diye haykırıyor. Ancak yönetenlerin onlara sunduğu küçük bir açık hava zindanında bunu yaptıklarını bilemiyor.

En kötüsü de halkı  menfaatçi, yaptılar.. Halk şiiri bile ihtiyaç noktasında düşünür oldu. İşime yarıyor mu? Hangi zamanda yarıyor?

Mesela, Kahramanlık günlerinde misiniz? Hadi Necip Fazıl’dan Sakarya türküsü, Mehmet Akif’ten Çanakkale, Nazım Hikmet’ten Kuva-i milliye.. Kahramanlık günleri kutlandı ve bittiyse, şairlerin de şiirlerin de adı anılmaz oluyor.

Halk ne etsin! Bunun böyle olması gerektiğini sanıyor.

BULUT: Dünden devraldığımız kültürün bugün değerini biliyor muyuz?

GÜNDOĞDU: Yaşam öyle bir hızla akıp gidiyor ki değişimlere yetişmek mümkün değil. Çağ değişti ve baş döndürücü bir şekilde bu devam ediyor. Bilgi çağı, bilgisayar, internet, iletişim.. Yaşantı, yol, dertler, problemler, kış akşamları her şey değişti ve değişmeye devam ediyor..

Bu hızlı değişim önce kültürü vuruyor.. ta böğründen.. Çünkü kültür geçmişten bugüne tüm sanatların anlayışların damıtılmış ve mayalanmış birikimleridir.. Şimdiki hız ne damıtmaya, ne de mayalamaya müsaade ediyor. Bir vicdansız yok edici tüm değerleri yok ediyor.

BULUT: Peki Şiirin burada durduğu yer nerede?

GÜNDOĞDU: Çağ her şeyi kendine göre şekillendiriyor.

Fotoğraf geldi resim yön değiştirdi. Renk cümbüşü oldu, derinlik kazandı resim.. Mücadelesine böyle devam eder oldu.

Şiir de teknoloji karşısında yeni tarzlara doğru yürümeğe çalışıyor.

Bazı nesir yazarları  kolaycılık yaparak, hatta bence yazıya ihanet ederek şiir öldü  diyebiliyor ya!. O zaman insan öldü. Şiir çıkmazdadır doğru. Çünkü insan çıkmazdadır. Bu çağda ne çıkmazda değil ki!.

Şiir kendi başına yaşayan soyut bir yaratık değil. Geldiği sebepler, seslendirmek zorunda olduğu yerler var. Dönemlere bakın göreceksiniz. Şiir birçok şekle girdi.. Bu bizde de öyle dünyada da.. Bugün şiir dünyadaki o korkunç teknoloji sesi ve hızı karşısında büzüldü içine kapandı.. Dadaizm den garip hareketine, 2. yeniyle günümüze kadar bu manada bir arayış içinde oldu. Öyle bir noktaya geldi ki bazen anlaşılmaz olmayı yeğledi. Ben diyorum ki bugün artık yine insan yüreğini yuvası kabul edip şiir haykırmalı.. Bu fabrikadaki sesi bastırmak için değil tabii.. Yüreği mutmain etmek için olmalı. Yürek yürek haykırmalı.. Tanka tüfeğe karşı taş atan çocukların tavrı gibi.. kararlı ve masum.. Şiir keçi yollarından, ham vadilerden çıkmalı.. Şairlere çok iş düşüyor.

Paylaş
Etiketler: bilgiçağıfotoğrafmistik metalresimsöyleşi
Önceki Yazı

Biz Buyuz İşte…

Sonraki Yazı

Ne Dedik de Sıfır Çektik…

İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

Trabzon doğumlu. KTÜ Fatih Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümünden mezunu oldu, Anadolu Üniversitesi Tarih bölümünde lisans tamamladı. Uzun yıllar Milli Eğitimde ve kurduğu dershanesinde eğitimcilik yaptı… Edebiyat ve resim sanatında da çalışmalarını sürdürdü... Halen edebi çalışmaları devam etmektedir… İki dönem Karadeniz Yazarlar Birliği Genel Başkanlığında bulundu. Uzunsokak ve Karadeniz Günlüğü dergilerinin kurucusu oldu. Ortadoğu, Ayyıldız, Günebakış Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Başta Töre, Türk Edebiyatı, Otuzuncuharf ve Şair Çıkmazı olmak üzere bazı Edebiyat ve Fikir Dergilerinde yazı, şiir ve desenleri yayınlandı. Kişisel resim sergileri açtı, birçok karma sergiye katıldı. Eğitim, Sosyal, Siyasi, Sanat ve edebi yazılarına devam etmektedir. Birçok şehirde bu konularda konferanslar verdi ve vermektedir. Eserleri: Küresel Değişim ve Türkiye(fikir), Sevmek Yalın Kılıçtır(şiir), Eğitimde Başarının Sırları(eğitim- fikir), Mistik Metal(şiir), Aşka Kum Saymak(deneme), Mehmet Akif(tiyatro), Bozkırın Son Atlısı TİMUR (roman), Aşkın Sultanı Ahmet Yesevi (roman), Şiirin Türk Çağlayanları (şiir-nazire)…

İlişkili Yazılar

İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

Şu Yunan

15 Haziran 2022
5k
İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

Irkçılık Batı’nın İpini Çeker

19 Nisan 2022
5k
İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

İnsanlığın Ortasına Düşen Bomba: İnsan

22 Mart 2022
5k
İbrahim Hakkı GÜNDOĞDU

Rusya Yine Oyuna Geliyor

05 Mart 2022
5k
Sonraki Yazı

Ne Dedik de Sıfır Çektik…

Yorumlar 1

  1. Ahmet Osman Öztürk says:
    15 yıl önce

    öncelikle şiir kitabınız Mistik Metal hayırlı olsun.. Okudum şiirlerinizi çok beğendim.. Röportajınız da ayrı bir tadda.. Önemli konulara değindiğiniz için ayrıca teşekkürler.. Başarılarınızın devamını diliyorum.. Selamlar..

    Ressam Ahmet Osman Öztürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap