Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Hikmetlere Tutundum Güvercinleri Yuvadan Uçurdum (III)

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
26 Temmuz 2020
Şükran GÜNAY
2
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Okul dönüşü; ilk işim onlara bakmak, dertleşmek, yemleri eksikse vermekti. Bu beni hem heyecanlandırıyor hem de bedenime eşsiz huzur veriyordu. Eve girer girmez balkona çıktım. Yuva bomboş! Buğday tanelerini saksının içine döktüm. Beklemeye başladım. Az sonra güvercinlerden biri geldi. Yuvaya oturmadı. Saksının kenarında bekledi. Olmadı, balkon demirine kondu. Sonra diğer tarafa. Yukarıya doğru bakınıyordu. Anlayamadım. «Gelsene! Yuvana otursana! Bak yemlerini koydum!» desem de hiç kıpırdama yoktu. Öğretmen arkadaşım Şükran gelmişti. Durumu ona anlattım. Çaktırmadan balkona çıktık. Kaçmadı. Şükran güvercini görür görmez:

“Hocam, bu kuş üzgün.” dedi. İşte o anda jeton düştü!

“Sen beni bekle Şükran, hemen geleceğim.” dedim, fotoğraf makinamı alıp sokağa fırladım. Sabahleyin okula giderken görmüştüm, çiğnenmiş bir güvercin vardı. “Ah yavrum!” diyerek uzaklaşmış okula gitmiştim. Aşağıya indiğimde hem araba hem cansız güvercin ağzında çöp, aynen gördüğüm yerde duruyordu. Resimlerini çektim, ağlayarak daireme geri çıktım. Aklım allak bullak olmuştu. Demek o, benim meleklerimden biriydi. Adil olduğunu anladığımda yüreğime kor düştü. Rahmetli babamın, annemin ölümünde çektiğim çaresizlikleri yaşadım. “Her canlı ölümü tadacak…” bilincimle boynumu büktüm.

Sanıyorum iki gün geçmişti. Adile gecede gündüzde beklemişti. Okul dönüşü balkona bakmadan masama oturdum. Öğlen yemeğini dışarıda yemiştim. Sesler geliyordu: “Gruuu! Gruuu!” Ne göreyim? Bizim Adile bir başkasını bulmuş. Hazır yuvayı bırakmış, kasım patların olduğu saksının içine yuva yapıyor. “A! Bu olmaz! Şu yaptığınız yuva ne güne duruyor?” derken ‘pır!’ uçtular. Yaptıkları yeni yuvayı aldım, fırlattım attım. Aradan çok az zaman geçmişti ki tekrar gur! gur! sesleri gelmeye başladı. Bu sefer diğer saksıya yönelmişler. Öylesine hızla çalışıyorlardı, tarifi imkânsız. Çok kızdım, bu defa ikinci yaptıkları yuvayı da fırlattım. Aniden aklıma eski yuva geldi. Onu da aldım, attım. Saksı artık boştu. Gelmezler diye düşünüyordum üzülerek. Bizim Adile iki gün zor dayanabilmişti. Ne de çabuk buldu bir başkasını? «Sen vefasız erkeğimize kadınımıza benziyorsun!» diye mırıldandım.

Kazın ayağı öyle değilmiş meğer. Yanılmışım. Bizim Adile bulduğu arkadaşı ile oldukça hızlı ve verimli bir şekilde saksının içine yeniden yepyeni bir yuva yapıverdi. Yuvayı yaparken hızlarını, aceleci gidip gelmelerini görmeliydin. Ne söylesem dile getiremem. Resimlere bakarsan, birazcık anlarsın diye düşünüyorum.

Adile’m, hanım hanımcık oturdu. Artık bekleme zamanı gelmişti. Susadığı zaman gidiyor, geri yuvasına dönüyordu. Diğer güvercin çok sık gelmiyordu. Çok yakın bir dostun gelip gelip yoklaması gibi bir şey. İki dostun karşılıklı sevgisi, saygısı veya muhtaç durumda kalmış bir hamile kadının elinden bir adam evladının tutması, hiçbir karşılık beklemeden görevini yerine getirmesi gibi bir yakınlık. Harika! Adını Vefa koydum. Vefa’ya benzeyen kaç erkek vardır? Karşılıksız kadına, kıza; muhtaç oldukları zamanda ellerini uzatan, adam gibi adam olup dürüst davranan?

Masal gibi gelmesin sakın. Gerçek bir hikâye bu. Hani ‘Öykünce’ (Fabl) falan da değil. İnsan ve güvercinin gerçek buluşması, anlaşması. Adile beni tanıyordu. Yeni arkadaşı Vefa ise ürkekti. Varlığımı hisseder hissetmez kanatlanıp uçuyordu. Evde olmadığım için her durumu incelemem mümkün değildi. Bildiğim tek şey, Güvercin Vefa, Adile’ye müthiş destek veriyordu. Adil olmadığı her halinden belliydi. Adile’yi gagasından öpüp sevmesi, etrafında dolanıp kur yapmaları yoktu. Hani bazen erkek arkadaşların vardır ve canını, malını onlara gözü kapalı teslim edersin ya? Onun gibi bir şey. Sözün kısası, Adile’m yalnız değildi. Artık yuvada çok oturur olmuştu. Ender ayrılıyordu. İtalyan komşum Donata; “Bir kabın içine su koy, havalar çok sıcak. Su aramaya gitmesin.” deyince derince bir kâse buldum, içine çeşmeden su doldurdum. Bilmem neden, oradan hiç su içmediler. Belki ben görmedim.

 

Haziran sıcakları başlamıştı. Bunaltıcıydı havalar. Sıkça balkonu yıkayarak serinlemelerini sağladım. Adile’nin ve arkadaşının balkon sularını içtiğini görünce rahatladım. Balkonu yıkamadığımda, su dökerek yerleri suluyordum. Adile değişmişti. Sadece yuvasında yatıyor, sağa sola dönüyordu. Doğum sancılarımı anımsadım. Çok sancılı geçmişti doğumlarım. Acılar içinde kıyranırken; karnımda taşıdığım bebeğimin geleceği sevinciyle sancılarım çekilir oluyordu. Adile’de nasıldı? Yumurtlama sırasında sancıları var mıydı? Yattığı yerde sıkça pozisyon değiştiriyordu. “Allah’ım ona yardım et. Sancısı varsa azalt.” diye yalvarıyordum. Hem de ne yalvarma!

 

Okul dönüşlerini yüreğim hoplayarak bekliyordum. Beynimde sadece Adile vardı. Balkon kapısını açtım. Ay! Saksı boş! Ortasında bir yumurta! Oy oy oy! Demek yumurtlama dönemi başladı? Komşum Maçek’ten öğrenmiştim. Babası güvercin beslemiş. Çocukluğunda sıkça güvercin eti yemiş. Güvercinlerin hayatını iyi biliyordu. “Güvercinler iki tane yumurta yapar. Çoğunlukla ikinci yavruyu büyütemezler. İyi beslemen gerek. Ekmek kırıntılarını da verebilirsin.” dedi. Önce dediğini yaptım. Severek yemediklerini görünce internetten araştırdım. Bitki tohumlarıyla, tanelerle beslendiklerini öğrendim. Öyle olduğunu biliyordum, ama emin olmak istedim.
Dolabımda aşurelik yarma bitmek üzereydi. Bitmeden yenisini ve biyolojik usullere göre yetiştirilmiş buğday, arpa vb. almak için Süpermarket Comet’e gittim. Bir iki paket aldım. Her gün vermeye başladım. Tatlı tatlı, hızlı hızlı yemelerini izlemeliydin. Sesimi iyice tanıyorlardı artık. Balkonda olmadıklarında; “Gel! Gel! Adile! Vefa! Canlarım! Haydi! Gelin! Gelin!” diye çağırdığımda hangi köşelerden geliyorlardı bilemiyordum. Kanatlarını çırparak jet hızıyla balkon demirlerinin altından balkona süzülüveriyorlar ve taneleri gagalarıyla tık tık yutuyorlardı. Direkt kursaklarına gidiyormuş yedikleri. Orada öğütülüyormuş. Şu satırları yazarken canlı canlı gözlerimin önünde. Görsellik öğrenimi çabuklaştırıyor. İnsan gördüklerini kolay kolay unutmuyor, unutamıyor. Sence de öyle mi?

 

İki gün içinde ikinci yumurta geldi. Adile’m kuluçkaya yattı. Zamanının çoğunluğunu yuvada geçiriyordu. Benden korkmuyordu. Sevinçliydim. Gündüzleri Vefa yatıyordu kuluçkaya. Bakışlarından, tedirginliğinden anlıyordum; emanete hiyânetlik etmez tavrı vardı. Yumurtaları kanatlarının altında gizliyor, görevini gururla yerine getiriyordu. Yanına yaklaştığımda kanatlarını kabartıyor, hücuma hazır bekliyordu. Şımarık çocuklara benzedim bir gün. Çok yaklaştım. Elimle değil de sopayla dokunarak sevmek istedim. Oy anam! Nasıl da hırslandı! Bir kanadını yelpaze gibi açtı ve sopaya vurmaya başladı. Diğer kanadıyla yumurtaları ölüm pahasına saklıyordu. Demek dokunsam beni dövecekti. “Helal olsun sana! Mükemmelsin! Emanete sahip çıkıyorsun.” dedim. Sopayı uzaklaştırınca sakinleşti. Toparlandı, yumurtalarını yokladı. “Senin başka işin yok mu? Beni rahat bıraksana! “dercesine hiddetliydi duruşu. “Yüce Allah’ım! Şu ufacık güvercinin yaptığını yapamayan gerçek babalar analar var. Nedendir bunlar? Doğada farklı değil. Kimi kuşlar, hayvanlar var ki, bize hoş gelmeyen hallerini gözlemliyoruz. Ya bu dost güvercin Vefa? Ana güvercin Adile? Bunlar başka. Yoksa beyinlerimizi çalıştırıp, akıllarımızı doğru kullanalım sinyalleri midir tüm bunlar?” diye yalvarıyordum beni seni yaratan yüce Allah’a. Fatiha süresini okuyor, Türkçe anlamını tekrarlıyordum.

 

Yavru güvercinleri bekleyişimdeki sevinci, merak ve heyecanımı tahayyül edebilir misin? Adile, Vefa aç susuz kalmasınlar diye balkonu suluyor, yemlerini bolca veriyordum. Yine okul dönüşü ilk işim balkona bakmak oldu. Tanrım! O anı nasıl anlatabilirim? O küçücük meleğin; Adile’nin göğsünün altında, başı dışarıda, sarımsı doğum tüyleriyle morumsu gagasının ihtişamındaki duruşunu, anacığının varlığından duyduğu güveni görüyordum. Hele Adile’nin o bakışları! “Bak! Yavrum yumurtadan çıktı. İkincisi yolda, sen de sevindin değil mi?” dercesine beni süzüşü… Ne desem anlatamam. Doğa harikalarından biri işte! Biliyor musun, kendi sevinçlerim geldi aklıma. Nereden bileceksin? Üç bebeğimi de sezaryenden sonra kucağıma aldım. O ilk an, kucağıma verildikleri an, kıyamet kopsa unutulmaz. Hamile olduğumu anladığım ilk andaki gibi. Zamanın nasıl geçtiğine inanamıyor insan. Büyüdüler, adam oldular, yuvadan uçtular… Buralarda yaşamın kolay olduğunu düşünür kimileri. Neler çektiğimizi bilip sormak istemezler. Yavrularımızı büyütüp topluma iyi vatandaşlar yetiştirmek için ne çekilmez işlerde çalıştığımızı bilip öğrenmek istemezler. Neyse… “Davulun sesi uzaktan hoş gelir.”

 

Paylaş
Önceki Yazı

Allah Kalplere Bakar…

Sonraki Yazı

Borsalar ve İşsizlik

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Borsalar ve İşsizlik

Yorumlar 2

  1. Mehmet Sönmez says:
    5 yıl önce

    Teşekkürler Şükran Günay.

  2. Şükran GÜNAY says:
    5 yıl önce

    Okuduğunuz için sonsuz teşekkürler Mehmet Bey.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap