Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Hikmetlere Tutundum Güvercinleri Yuvadan Uçurdum (II)

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
25 Temmuz 2020
Şükran GÜNAY
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Başlangıçta resim çekerken oldukça dikkatliydim. Ani hareketlerimden çok korkuyor, uçup gidiyorlardı. Oysa ben onları kaçırmak değil; seyretmek, sevinçlerini paylaşmak istiyordum. Kaçmadıklarını anladığımda konuşuyordum: “Canlarım! Meleklerim! Sizi çok seviyorum. Siz benim babamla annem gibisiniz. Bu ne hoş birliktelik? Nasıl bir bağlılık? Lütfen korkmayın benden. Benim derdim çiçeklerimdi. Onlara zarar vermiyorsunuz ya! “Anlamış gibi bakıyorlardı. Bakışları o kadar canlı ve can alıcıydı ki karşında iki insan var sanırsın. Gözlerim onların gözlerinde buluşuyor, birbirimizi anladığımızı hissediyordum. Ben insan, onlar güvercinler. Ya bakışlarımız? Göz göze gelişlerimizi nasıl dile getirebilirim? Dev bir gövde ile minicik iki gövdenin yürek buluşması. Onları sevdiğimi anlamışlar mıydı? Belki de korkuyorlardı halâ. Kim bilir?

Kısa sürede saksının içine hemen hemen aynı boy ve biçimde yaprakları, çöpleri bulup bulup getirdiler ve yuvanın alt yapısını bitirdiler. İşte ondan sonrası heyecan doruktaydı. Dişi güvercin yaprakların üstünde yatıyor, ihtiyacı olduğu zaman gidip geliyor, diğer zamanlarda ise erkek güvercinin getirdiği yaprakları, çöpleri gagasıyla alıp uygun bir şekilde yerleştiriyordu. Hızlı ve planlı çalışıyorlardı.
Ertesi gün yuva bitmişti. Çektiğim resimleri bilgisayarıma yükledim. Çekimlerden her şey daha iyi görülüyordu. Hayret! Eşini, erkek güvercinin nasıl koruduğunu, nasıl sevdiğini detaylarıyla görüyordum. Sağından solundan yaklaşıyor, eşini sıkıştırmamak için saksının incecik kenarlarında duruyor, yer açıyordu. Belli, yumurtlama dönemi iyice yaklaşmıştı. Kendi hamileliklerim geliyordu aklıma. Gözyaşlarımı tutamıyordum. “Ben ve benim gibi kaç kadın var acaba? Karnında bebeği ile dövülmüş, yara bere içinde bırakılmış?” derken kimseyi suçlamıyordum inan. Sadece eğitimdeki çarpıklıkların bizlerde açtığı yaraları gördüğümün farkındaydım. “Yuvayı iki kuşun yaptığını” izledikçe; beynimin odacıklarında yaşanmışlıklar, atasözlerimiz ve daha birçok anılar canlanıyor, ruhumu çaresizliklerin içinde dolandırıyordu. İnsan insana nasıl kıyar? Neden hırpalar, acı çektirir? Hele de karnında kendisinden bir parça taşıyan, korunmaya muhtaç eşinin yardıma muhtaç hallerini neden göremez bilemez?

Yuvalarını yalnız başına kuran dişi kuşların olduğunu okumuştum. Orda burada birleşen dişi kuşlarmış onlar. Yavrularını kendi başlarına büyütüyorlarmış. Hatta bazı kuşlar yumurtalarını bir başka yuvaya bırakıp kaçıyorlarmış. O kuşlar kuluçkaya yatıyor ve yavruları büyütüyorlarmış. Allah’ım! Böyle anneler, babalar da var! Yaban güvercinlerim babam annem gibiydiler. Yuvayı birlikte yapıyorlardı. Yavruları da birlikte mi büyüteceklerdi?

İzlemeye devam ettim. Küçücük saksının içine yılmadan bıkmadan yerleşmeye çalıştılar. Erkek güvercin, eşini okşuyor, seviyor ona yer açıyordu. Her şeyden önce onun rahatını sağlamak istiyordu. Eşi rahatsız olmasın diye sadece saksının incecik kenarlarında durmaya başladı. İşi zordu. Sürekli yer değiştiriyordu. “Ne olursa olsun, eşimin rahat etmesi önemli” diyen tavırla bakıyordu. Bana alışmışlar, resim çekmelerimden rahatsız olmuyorlardı. Onları sevdiğimin farkındaydılar. Tuhaf! Aklıma gelenleri yazsam sayfalar yetmez. Güvercinlerim beni nerelere götürüyordu: Babamın, annemin fedakarlıkları saymakla bitmez. Hatırlıyorum; tek odalı, köşesinde toprak tabanlı banyosu olan çitten yapılmış odacığımız vardı çocukluğumda. Anneciğim hamurunu yoğurur, sabaha kadar el makinasından un kurabiyelerini çıkarır, baklava şeklinde aynı boylarda keser, tepsilere dizerdi babamla birlikte. Abimle ben uyur kalırdık onları izlerken. Çoğu kez annem babamı sabah namazına kaldırırken uyanırdım. Bahçedeki tulumbadan abdestini alan babam sevinçle namazını kıldıktan sonra tepsileri fırına götürürdü. İçine neler katıyordu annem, neden doyumsuz bir tadı ve kokuları vardı kurabiyelerin, halen çözebilmiş değilim. Babam:”Seftesi yavrularımdan, bereketi Allah’tan.” diyerek önce bizlere ikram eder, tadına baktırırdı. Sıcacık kurabiyelerin tanımsız tadı halâ damağımda. Babamın, tepsisini başına alıp satışa çıkarken mutluluğu, dilinden dökülen sözlerin, gözlerinden taşan sevginin bizlere verdiği güven; birbirimize olan sevgimizi katmerleştiriyordu. Güvercinlerim gibi geceleri o küçücük odaya sıkışırdık. Her akşam yere yataklar serilirdi. Çocuk aklımla sarayda yaşıyordum. Mutluluğun resmi çizilirse eğer, bu çit evi ve içinde bizleri çiziver derim. Mutluluk sevginin kollarında yeşerir…

Gece yarısı uyandım. Dolunay’ın etkisiydi sanırım. Balkona çıktım. A! Bak sen! Dişi güvercin erkeğine yer açmış, birlikte minnacık yuvada uyuyorlar! Daha neler görüp öğreneceğim acaba? Sonunda başardılar. Bir görmeliydin! Allah’ım o ne huzur ve dayanışma! İnsan kendi yaşadıklarını düşünmeden edemiyor. Acaba kaç evli çift böylesi birlikteliği, tutkuyu, aşkı yaşıyor? “İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş.” İşte bu doğru! Annemle babam aklıma düştüler yine. Babam sokak sokak bir liranın peşinde koşturdu ömür boyu. Sabah namazından sonra genelde yatmaz, kahvaltısını yapar yapmaz satışa giderdi. Seyyar satıcı olarak çalışmak kolay değildi. Belediye yöneticilerinin seyyar satıcıları yasaklayacaklarını duyduğunda biraz dertlenir, ama yine de anneme; “Allah kulunun rızkını verir. Allah kerim Hatice’m. Hakkınızı helâl edin yavrularım!” diyerek evden çıkar, akşam eve geldiğinde her birimizi başta annemi öper, halimizi hatırımızı sorardı. Canım annem, bütün gün ev işleriyle uğraşır, Ege’nin meşhur yemeklerini pişirir, birlikte güle söyleye yer içerdik. Tek odalı çit evimizde saraylarda olmayan sevinci, huzuru yaşardık. Benim melek güvercinlerim! Biz insanlar sizin şu ufacık saksıda yaşadığınız gibi, elimizdekilerle yetinmeyi bilebilsek, aşkı tadabilsek, onca yuvalar dağılır ve evlatlarımız yara bere içinde kalırlar mıydı?

Ya işte böyle can! Gördüğüm ve algıladığım kadarıyla önce yuvalarına alıştılar. Doğum yaklaşmıştı. Pardon yumurtlama ve kuluçka zamanı. Okul dönüşü aklım fikrim balkondaydı. Ayakkabımı çıkarır çıkarmaz mutfağa giriyor, balkon kapısını itina ile açıyordum. Onları rahatsız etmek istemiyordum. Bana alışmaları, korkmamaları önemliydi. Elimden geleni yapıyor, sessiz olmaya özen gösteriyordum. Kâh Türkçe kâh Almanca güzel sözler ediyordum. Anlıyorlar mıydı? Galiba. Bakışlarından dost olmaya başladığımızı görür gibiydim. Öylesine candan bakıyorlar, öylesine içten gözlerini bana dikiyorlardı ki görmeni isterdim. Bu nasıl bir düzen? Nice bilinmezlere gebe? Çiçeklerime zarar vermiyorlardı. Kurdukları yuva yetiyordu. Balkonu severek temizliyordum. Hatta seviniyordum onlara hizmet ettiğim, edebildiğim için. Bu satırları okuduğuna göre duygularımı anlıyorsun. Güvercinlerim anam babam, kardeşlerim, yakınlarım, dostlarım olmuştu. Dertleşiyor, yaşadıklarımı anlatıyor, içimdekileri paylaşıyordum. Bazen şehitlerimize ağıtlar yakıyor, dağların ardındaki Anavatan’ımın sıkıntılarını sıralıyor, bazen de gurbetin artılarını eksilerini döküp sayıyordum bağrımdaki bohçadan. Anladık bakışlarla beni süzmeleri vardı ya?
Canım kanım gibi olmuşlardı. Bu meleklere isim vermeliydim. İlk aklıma gelen babamın adı ‘Adil’ oldu. Dişi güvercine Adile dedim. Arkadaşlarım geldiği zamanlar isimlerini söylemiyordum. Gülünç duruma düşerim, kendimi anlatamam korkusu yaşıyordum. Zamanla isimlerine alıştılar. Doğruyu söylemem gerek. Aslında dişi ve erkek güvercini görünüşlerinden ayırt edemiyordum. Tek ölçüm Adile’nin sıkça yatıp dinlendiğiydi. Yuvayı yaparken alt yapıyı yaptıktan sonra gerisini Adil taşımıştı. Adil yaprakları, çöpleri bulup getiriyor, Adile’nin gagasına teslim edip dönüyordu. Hayran hayran izliyordum ikisini. Okul saatlerinde, gece yarıları neler oluyor pek bilmiyordum. Geceleri gizli gizli yoklamak geliyordu içimden. İkisini birlikte görünce yuvanın içinde seviniyordum.

Mutluydular, mutluydum. Çiçeklerim, güvercinlerim, ne varsa balkonumda hepsi barış içindeydiler. Kavgasız gürültüsüz geçiyordu günlerimiz. Aile olmuştuk. Adil ve Adile birbirlerine saygılı, sevgili ve sabırlıydılar. Her ikisi üzerine düşen görevi aşk ile yapıyordu; severek, sayarak, güvenerek…

Paylaş
Etiketler: adilAdiledişi kuşdolunaygüvercinlerresim çekerkenyumurtlama dönemi
Önceki Yazı

Üç Boyutlu Yazıcı İle Tavuk Eti Üretilecek

Sonraki Yazı

Çıldır Gölü

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Çıldır Gölü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap