Mahalleyi ilgilendiren hikâyede, her bireye görev düşmüştü. Acilen yapılan toplantıda, başımıza gelen olaylar için önemli kararlar alınmıştı.
Bizlere eziyet edenlerin, ilk ve son olaylarına tanık olacak kişiler aranıyordu. Olaylar adına öğrenilen herhangi bir bilgi, Kadir arkadaşta toplanacaktı. Küçük ayrıntı da olsa geçerliliğine bakmaksızın, Kadir arkadaşa haber verilecekti.
Olayın çözümü için Kadir, görev yerinden izin almıştı. Kimseye söylememek gerekiyordu. Kılı kırk yararak toplanan bilgilerle, algımızı da kullanarak önümüze gelen, takibe alınıyordu. Gündüz gelip meyve ağacını ve ineği kesmek gibi ayrıca mereği yakma olaylarını gerçekleştirip mahalleden çıkıp kaçmak kolay değildi.
Olayların zarar vermekten öteye bir hainliği veya öç almaya yönelik yatkınlığı da vardı. Olaydan dolayı bir kazanç sağlandığını da bilmiyoruz.
Son kahramanımız, ilginç verilere ulaşmış ve yanına aldığı iki arkadaş ile gece gündüz koşuşturmaya başlamıştı. “Güneşin doğuşu yakın, bulutlar bir tarafa sinecektir,” demişti.
Yalnız araştırmasında, kimseye söz etmiyormuş. Farklılık yaratmak amaçlı, dedikodu yayıp bekliyormuş. Mahalledeki meyve bahçesini zehir döküp kurutulması olayını yapan kişinin, benim bir meyve ağacım yok onun bu kadar meyvesi, diyerek hainliği yapmış olabilir, diye yorum yapıyormuş.
Kadir sakindi, bu işle ilgisi yokmuş gibi davranıyordu. Yalnız ilgili emniyet mensuplarından gerekli bilgiyi alıyordu. Kadir bugünlerde mahalleden bazı ailelerle kavga ediyordu. Onun için çoklarıyla konuşmuyor ve ilgilenmiyordu.
Amacı olayları yapana yaklaşmaktı. Yaklaşımında ortaya attığı dedikodulara suçlunun takılacağına inanıyordu. Çünkü bilinçli olarak, Kadir’in davranışı, O’nu faka bastıracaktı. Kadir benden yana, diyecekti.
Kadir, Kasaba da bile mahalleli biriyle konuşmuyordu. Gezmiyor hatta oldukları yerlere gitmiyordu. Yalnız gelişmelerden emniyeti bilgilendiriyordu.
Aradan geçen günler, olaysız geçiyordu. Fakat olayı yapanın da ortaya çıkmaması, çok saklanıldığını gösteriyordu. Bir gün köyün batısında yalnız evin oğlu, Kadiri görünce gülmüş ve selam vermiş.
Kadir, yalnız evin oğlu, Serdar’dan şüphelenmiş, ses çıkartmamış. Üç gün sonra, Kasabaya gelirken Serdar peşinden geliyormuş. Kadir’i yakalamış ve konuşmaya başlamışlar. Kadir dert yanmış. Yollar bozuk yapmıyorlar. Kendi menfaatlerini düşünüyorlar, gibi laflarla Serdar’ı konuşturmak istemiş.
Meyve ağacını, yolun üzerine dikecekti, demiş. Yolu kestiğinin farkında değil. Sonra da diyorsun ki ağaç kesildi. Elbette kesilir, yolu kapatmayacaksın, demiş. Bu sözler den sonra Serdar, peki bir de seni meyve aldı, diye döverse, demiş.
Kadir kasabaya geliyor ve emniyete gerekli bilgiyi veriyor. Polisler takip ediyor ve Serdar yakayı ele veriyor. Mahalleli veya köy kurtarıyor.
Muhtar dedikoduya, Serdarın nasıl takıldığını anlatıyor.
Hasan TANRIVERDİ






















