HER KASIMDA HALLERİM
1881-10 KASIM 1938
Her gelişin bir gidişi var meleğim
Bilmeden getirildiğim
İstemeden götürüldüğüm sahnedeyim
Sonbahar denmiş eylül- ekim- kasım aylarına
Atatürk’üm 10 Kasım’da götürülürken
O gizemli aleme
Ektiklerini biçecek nice yürekler, emekler bırakıyor arkasında
Koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti!
Beni ben! seni sen! eden onca Devrimler !
Daha ne olsun meleğim?
Nice cepheler, acılar, kederler ve başarılar sığdırıyor
O kısacık ömrüne
Bilirim ve inanırım ki o Türk Milletine ve de insanlığa
Yaradan’dan hediye, hikmetlerinden bir derstir
Yediğin ekmek, içtiğin su, aldığın hava gibi
Bilmelisin meleğim geçmişini, Atatürk’ü, atalarını
Biliyor musun?
Sayısız sevinç ve acıları taşıyan tini
Teslim oluyor Yaradan’a sonbahar sabahında
‘’Benim naçiz vücudum…’’ dediği bedenden ayrılırken
‘’Allah’ın selamı üzerinize olsun.’’ diye selamlıyor alemi
Yaş aldıkça bir başka seviyorum Ata’mı
Düşününce ben yetmiş beş Atam ise elli yedi
Neler sığdırıyor o kısacık ömrüne besbelli!
Göremeyen gözlere, kısır fikirlere ne diyebilirim ki?
Utanıyorum inan kendimden, milletimden
Ben nasıl bir öğretmenim de
Anlatamadım gereğince kurtarıcım Ata’mı?
Bir kız çocuğu düşün onun devrimleriyle büyüyor
Ant içiyor okuduğu okullarda
Ant içirtiyor öğrencilerine yarım asra yakın
Türklük adına!
Ulusu adına!
İnsanlık adına!
Ne Ata’sından ne de Yaradan’dan vazgeçiyor
Tinde ve bedende tartıya koyuyor her bir işini
Acılar çekiyor kız-kadın- eş- ana olarak
Vatansız-bayraksız yaşıyor takvimler boyu
Nice zorluklara göğüs geriyor
Ata’sına olan sevgisi savaş mağduru babasından
Yetim kalmış anasından miras
Nankörlere hiç ama hiç boyun eğmiyor!
Ben her sonbaharda yeniden canlanır
Kanatlanır uçarım duygularımda meleğim
Kışın karı delerek baharı müjdeleyen kardelen misali
Türlü renklere bürünmüş doğanın hikmetlerine dalarım
Ata’mızın kazandırdıklarını tartıya koyarım da
Yeniden coşarım Atatürk’ümüzün izinde!
Yere düşüp toprağa karışan her yaprakta
Doğayı boyayan emsalsiz renklerin muhteşem bakışlarında
Boynu bükük öksüzlerin
Hakkı yenen emekçilerin
Tanımsız umutlarla dualara duran anaların, babaların, evlatların
Cayır cayır yanarak yangınlarda kurban gitmiş canların
Ve yaşam sebebim tüm doğanın haykırışlarına gebe varlığımla
Yepyeni doğuşlarla dolar taşar varlığım da
Mustafa Kemal Atatürk’üm ve devrimlerinden aldığım güç ve kıvançla
Aşkla!
Sevgiyle!
Umutla!
Bal arılarının çalışması hızıyla
Sarılırım delicesine yeniden umutlarıma
Coşarım ülkemin taşında toprağında
Baharda açmayı bekleyen tomurcuklar misali
Küçülür yeryüzü zihnimde hayallerimin koynunda
Ben-sen-biz ve de tüm doğa doldurur
Tepeden tırnağa içimi dışımı
Başaracağız derim inançla
Kim bilir daha nice canlar var
İyiye, güzele, doğruya hasret
Sonbaharın müjdeleriyle şükreder benliğim
Sararan her bir yaprağın bakışı dolar ruhuma
Aşk denen tutku ile yola düşer varlığım
Ve inan bana meleğim:
‘’Ne mutlu Türk’üm!’’ Ne mutlu Türk’üm diyebilene!
Diye diye selama dururum Atatürk’ümün emaneti Cumhuriyeti’mize
Dualarımı iletirim Atalarıma, Atatürk’üme
Sonsuz şükürler olsun Yüce Yaradan’ıma
Şükran Günay’dan
Şükranca























