Uykuyu bölmesin diye akşam pişirilir, sahurda ısıtılıp yenir.
Kalkamayanlar için bir daha bir daha ısıtılır.
Bunun adı temcit pilavıdır.
Gına getiren olayları anlatmak için sık kullanılır.
*
İzmir’in seyir terasları da temcit pilavına benzedi.
Memlekette sanki hiçbir iş kalmamış gibi…
Ne zaman gündemsiz kalınsa…
Seyir teraslarının yıkımı ortaya atılıyor.
Şimdi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kafayı taktı.
*
O teraslar ki…
İzmir’e gelen, şehirde yaşayan insanların ünlü pasaport kıyısında denizi seyretmesi için yapılmıştır.
Kent mobilyası olarak yapılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi’nin rahmetli Başkanı Ahmet Piriştina, Cumhuriyet Meydanı’nı düzenlerken, “ Bayılıyorum buradan denizi seyretmeye” duygusuyla…
Yapılmasını önermiştir.
Hiçbir idari, imari, hukuki, mali sakıncası yoktur.
3 metre genişliğinde, 25 metre uzunluğunda kıyıdan tahtalarla denize uzantıdır.
Herkesin hoşuna gitmiş, milleti mutlu etmiştir.
*
Piriştina’nın ölmesinden beri tartışması bitmedi.
Yıkılıyor, yıkılacak, yıkılmalı!
Davalar açılıyor, bakanlık-başkanlık arasında yazışmalar yapılıyor, huzursuzluk kaynağı haline getiriliyorsa…
Gelin orta noktayı bulalım.
“Yıkıcı” olmadan, “yapıcı” tarafımızla uzlaşalım.
Rahmetli Piriştina’nın anısına onları koruyalım, yeniden ele alalım.
Kimsenin ticari, şahsi kullanımına vermeyelim.
*
Kamunun malı olarak (ki öyle)…
Canı çeken üzerinde resim çektirsin.
Arzu eden şarkılar söylesin.
Coşkusu taşıyorsa sevdiğine aşkını ilan etsin.
Var olanı, üstelik beğenileni yıkmanın kime ne faydası var ki?
*
Ulaştırma, Habercilik, Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım’ın yaklaşımı güzel.
“ Sahil, İzmirlilere kapalı, sahili İzmirlilere açmak gerek”
Doğrudur. Seyir terasları, kentin en güzel noktasındadır.
Ama ne yazık ki işgal altındadır.
Ticari gaspa uğramıştır.
Korsan masa-sandalyelerle doldurulmuştur.
Para bırakmadan oturamazsınız.
*
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “ Terasları yıkan Başkan olmam” ısrarındaysa…
Selefi Ahmet Piriştina’nın hatırasına saygı göstermek…
İzmir’e bir iyilik yapılmak isteniyorsa…
Yok edelim işgalleri, ismi gibi seyirlik hale getirelim.
Her vatandaşa denizi beleşe seyrettirelim.
Gerekirse sandalları da bir ucuna bağlayalım.
Bu kadar basittir!
*
Yine de birileri “İlle yıkacağız” diye tutturuyorsa…
Söylenecek laf yoktur.
Zaten onun maksadı; bağa girmek değil bağcıyı dövmektir.
Sonrası…
İzmirlinin çıkaracağı sandık faturasına da katlanmaktır.
*************
