Sevgili okuyucular son günlerde bölücü militanlar iyice gemi azıya aldılar. Seçim gezileri münasebetiyle Kastamonu’ya giden AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın konvoyuna Ilgaz dağında silahlı saldırıda bulundular. Saldırıda bir polis şehit oldu, bir tanesi de ağır yaralandı.
‘Biz Allah’a teslim olduk’
Bu alçakça saldırıyı bölücü terör örgütü PKK üstlenerek ‘Biz yaptık; artık hedef AKP’ diye hedef gösterdi.
Bu olaydan sonra Başbakan Erdoğan’ın tepkisi çok dikkatimi çekti ve beni duygulandırdı. ‘Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık; biz Allah’a teslim olduk. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz’ dedi.
Bir zamanlar iktidara geldiğinde rahmetli Menderes de böyle söylemişti. Bir avuç zorba darbeci tarafından şehit edildiğinde ne demek istediğini anlamıştık.
Rahmetli Özal, 1988’de yapılan ANAP Kongresi’nde, Ergenekon benzeri bir örgüt tarafından suikasta uğradığı sırada birkaç metre yakınındaydım. Atılan mermi tesadüfen önündeki mikrofonun sapına isabet etmiş ve elinden yaralanmıştı. Derhal silkinerek ayağa kalktı ve şöyle haykırdı: ‘Biz Allah’a teslim olmuşuzdur, O’nun verdiği canı ancak kendisi geri alabilir.’ Birçok arkadaşımız heyecanlanmış ve tekbir getirmişlerdi.
Müslüman milletimiz, Allah’a böyle sımsıkı sarılmış ve O’ndan başka kimseden korkusu olmayan imanlı liderlere sahip olduğu için kısmetlidir ve teröristlerin tehditlerine boyun eğmesi de hiçbir zaman mümkün değildir.
Şom ağızlı terörist temsilcisi
Efendim, BDP yöneticisi Aysel Tuğluk, DTK Kongresi’nde ‘Kötü şeyler olacak’ demiş… Cumhurbaşkanı Gül ’ün 2009 ilkbaharında, -demokratik açılımı kastederek- ‘İyi şeyler olacak’ sözüne güya nazirede bulunan Tuğluk, âdeta isyan çağrısı yapar gibi, Türkiye’yi Suriye ve Mısır olmakla tehdit ediyor. Bir yandan da PKK’nın güya legal kollarından biri olan DTK da, ‘Seçime girmeyebiliriz’ mesajlarıyla, ortalığı karıştırmaya çalışıyor.
Bence işin aslı şudur: PKK’nın şehir gerillası KCK’nın etkisiz kaldığını gören Apo ve hempaları, özellikle Güneydoğu’da faaliyet gösterecek, ‘Öz Savunma Birlikleri’ni örgütlemiş fakat bu terör grupları henüz etkili olamadan tesirsiz hale getirilmişlerdir. Diğer taraftan, terör örgütünün seçimlere şantaj ve tehdidinin mümkün mertebe azaltılması için gereken tedbirler alınmaya başlamıştır. Bu durumda, AK Parti karşısında hukuki ve demokratik bir yarışmadan netice alamayacağını gören PKK/BDP yeni stratejiler ve taktikler deneme sürecini başlatmıştır.
Ne Suriye’si, ne Mısır’ı?
Efendim, bizim terörist bozuntuları, Türkiye’yi güya Mısır’a, Suriye’ye çevireceklermiş. Daha doğrusu, Güneydoğu’daki Kürt asıllı halkı sokağa sürerek ‘Kürt İsyanı’ gibi göstermeye çalışacaklar ve bunu da Tunus’a, Mısır’a, Suriye’ye benzeteceklermiş…
Siz şu garabete bir bakınız; Tunus, Mısır ve Suriye gibi dikta rejimlerinde halk, Türkiye’yi örnek alarak Türkiye gibi olmak için ayaklanıyor; siz kalkıp demokratik bir hukuk devletinde hiç utanmadan isyan çıkarmaya çalışıyorsunuz. Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapınız, Kuzey Irak Yönetimi dahil, hiç kimseyi inandırmanız mümkün değildir.
Seçim sath-ı mailinde olan Türkiye’nin, terör ve zorbalık karşısında güvenliğinden fedakârlık edeceğini; meydanı bir avuç teröriste terk edeceğini mi zannediyorsunuz?…
Kötü şeyler değil iyi şeyler olacak!
Efendim, ben size olacakları söyleyeyim: PKK/BDP/DTK, bağımsız adaylarla seçime katılmaktan vazgeçerse Güneydoğu’da AK Partili adaylar seçilir. BDP, bağımsız adaylarla seçime devam ederse yüzde 5 civarında oy alır ve 20 civarında milletvekili çıkarır.
PKK/BDP, seçimi sabote etmek ve terör olaylarını arttırmak isterse güvenlik güçleri ve yargı mercileri görevlerini yaparlar. Evvela üzücü olaylar cereyan etse de seçim sonunda gerginlik azalır.
Demokratik Açılım Programı çerçevesinde getirilecek yenilikler ve Yeni Anayasa, Güneydoğu’daki kardeşlerimizi rahatlatır.
Türkiye’nin önü aydınlıktır; geleceğe ümitle ve iyimserlikle bakıyoruz… Ve, iyi şeyler olacağına inanıyoruz.
