Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Güneş bir gün daha doğurdu, gün geceyi evine yolladı
Gün/aydın-merhaba___
Sevgiyi yüreğinde hisseden, yalansız ve seviyeli adı geçtiğin de olması gerektiği yerde olabilen paylaşmayı bilen gönül dostlarıma kocamanından günaydın, içi gül rayihası dolu sevgi yüklü bir günaydınla aydınlansın gününüz, gülüşleriniz çoğalsın, mutluluk gözlerinize takılı dursun.
Bugün yaşamın nefis tadını hissettiğiniz, umuda hoş geldin diyen dudaklarınız da tebessüm, ruhunuzda barış, sevgi şiirleri/şarkıları takılı olduğu bir gün olsun.
Şimdi bu günaydını heceliyorum, eklerine köklerine ayırıyorum ve diyorum ki: Bugünde aydı, güne uyandıran Rabbime şükür…
Herkesin günü de aydın olsun diye diliyorum.
“GÜNAYDIN” Hayırlı ve mutlu sabahlar… Gününüz ve gönlünüz hep açık olsun.
Kalkıp bakın; Yeni bir gün daha geldi hayata, dağların ardından doğan vakti şafakta…
Herkese günaydın, hayırlı sabahlara… Hoş geldiniz yeni aydınlıklara… Mutluluk getirsin yeni gün ve Gün/aydın olsun, yüreği aydınlık, düşünceleri güneşli, kalbinde dostça dostluk, kardeşçe kardeşlik taşıyan dostlarım!..
Şair der ki sevdiğini düşünen yanar.
Mevlana cevap verir sevdiğini düşünmeyen neye yarar.
Ben de diyorum ki; dostlara, arkadaşlara, sevdiklerine içinde binlerce anlam ve bir o kadarda kelime yüklü “Gün – Ay – Dın,” yoksa bu bedende bu can neye yarar.
Yeni bir güne ‘GÜNAYDIN…’Dostluğa kardeşliğe, insanlığa ‘GÜNAYDIN…’
Bizleri sevene sevmeyene, anlayana, anlamayana ‘GÜNAYDIN…’
Sevenlere, sevilenlere, âşıklara, maşuklara, ‘GÜNAYDIN..’
’’GÜNAYDIN’ yerküredeki ‘TÜM’ canlılara, aramızdan ayrılanlara…
Ve o zaman ki şimdiki zaman, anmaktır Yaradanı şükürle her an… Gününüz aydın olsun, gününüze hep sabah ışığı vursun diyerek her zaman…
Bir günaydınla aydınlansın ki gününüz, gülüşleriniz çoğalsın, mutluluk gözlerinize takılı dursun…
Her sabah güne başlarken Gün/Aydın demek bir gülümsenin yanında ne kadarda güzel gidiyor değil mi? Tıpkı sıcak bir simitin yanında olması gereken bir bardak çay gibi, ya da sesini özlediğin sevdiğin bir dostla, arkadaşla, kardeşim deyip yüreğine kundakladığınla o simiti paylaşmak gibi.
Gün başladı, bir hayli zaman oldu başlayalı, bir mızrak boyu yükseldi güneş dünyanın üstünde… Her yanda bir telaş… Bir koşuşturmaca… Hiçbir şey durmuyor kıpır kıpır…
Duran ne var ki hayatta, hareket canlılıktır zaten, haydi uyanın ve canlanın ve aynaya bakın dudağınızın kenarına uyurken başucunuza koyduğunuz sevgiyi takın.
Özleyiş yalvarış gibidir sevgi, sevgisiz yaşamak ölmek gibidir. Her nerede olursa olsun Sizin gibi dostlarımın olduğunu bilmek benim için yaşayış gibidir. Sevmek güzel şey kıymet bilene.
Bırakın her şey dünde kırdıkları gibi kalsın, kırıklarına bakar bakar anarsın sokakta oyun oynarken taş atan koca koca kendini büyümüş sanan çocukları. Son durağının meçhul olduğu hayatın devam ediyordur, her şeye rağmen kırıklarınla yürüyeceksin…
Bir hayli zamandır dağların taşımadığını biz insanlar üstlendik. Şimdi bunu güçsüzlerin omuzlarında biriktirmenin gayretini taşıyoruz.
Böyle yaparak bu sorumlulukları üstümüzden attığımızı sanıp aldanıyoruz. Güçsüzlerin kaybedecek bir şeyleri yoktur Hanımlar, Beyler, çünkü güçsüzler bu hayatın öyle ya da böyle elbet bir gün biteceğini iyi bilirler.
Onlar buranın süsüyle ilgilenmezler. Hiçbir makam, hiçbir mevki ve buradaki hiçbir irade, o güçsüzü Allah’a giden yolundan döndüremez. Bu halleriyle de buradaki güçsüzlerden daha güçlü kimse yoktur. Onların üzerlerinden geçen tüm yollar uçuruma varır ve onları basamak hissiyatına kapılan adımlar daha hayatta iken kırılır!
Ve güçsüzlerde bu emaneti yere düşürürlerse, işte o zaman maazallah istisnasız hepimiz bunun altında kalırız.
Ve ben bundan dehşete kapılır Allah’a sığınırım. Güçsüzlerin hâkimiyeti ve kuvveti yalnız Allah’tandır! Ve Allaha sığının, her şey ona aittir, her hikmet ondandır…
Bakın gün yine, yeni fırsatlar devşirerek “MERHABA” diyor şehrin ufuklarına…
Haydi, o zaman bizde başlayalım yeni güne yeni bir hayatla ve diyelim hep beraber… ‘Gün / aydın,’ derken birbirimize, düşünelim kendi kendimize; yerin renkli çiçekleri kara topraktan, göğün aydınlık yıldızları karanlıktan çıkmıyor mu? Yıldız ve çiçeği buluşturan yakınlık, görmeyi “görmekle mümkün…
Karanlıkta hikmet ışıkları çakabiliyorsan yalnızlık gömleği vuslat elbisesine dönüşüyordur ve hayat yeniden başlıyordur… Ve devam eden hayat zamanı… İşte yeniden yeni bir gün başladı ve zamanı hızla topluyor hayat ağacımızın dallarından…
“İnsan bugün açan yarın solan kır çiçekleri gibidir, insanın zamanı ancak bir mevsimdir, gelir ve geçer…”
Unutmayın ki hayatta hep olduğunuz kadar varsınız…
Ve şairin şu sözlerine kulak verin;
“Senden bir tane daha yok bu dünyada. Gülümsemeyi, sevgiyi, sevmeyi unutmayınız…”
O nedenle vakit kaybetmeyelim kötülüklerle…
MERHABA diyelim, Gününüz Aydın olsun diyelim dostlarımıza, sevdiklerimize sevenlerimize, yaradanın yarattığı her kula, her canlıya, dağa, taşa, ovaya, börtü böcek, rengârenk çiçeklere, ağaçlara, yuvasına yiyecek taşıyan karıncaya yeni günde yeniden___ ” MERHABA ” demek yeni bir nefes gibi… Bardaktaki su gibi, fırından yeni çıkmış ekmek gibi… O kadar güzel ki ” gel hadi dostluğumuza dostluk katalım” der gibi… Olmalı işte insanın böyle dostları duygusunu duyguyla cevaplamalı… Bir noktadan girip yüreğine bakmalı ne yazılı içerisinde diye… Ne güzeldir insanın dostlarının olması, sevgiyi, hüznü, neşeyi, acıyı her türden duyguyu, gözlerini görmeden, nefesini doymadan, ellerini tutmadan ama sıcak yüreğini yüreğinde hissederek paylaşması…
Ne güzeldir paylaşmak. Acıyı, sevinci. Biri azalır, biri çoğalır. İyi günde sevinci, kötü günde üzüntüyü, ihtiyaç anında derdi ve tasayı paylaşmak vardır. Paylaşmak mutluluğun bereketidir! Kalpler sevgiyi paylaşmak için vardır. Paylaşmak huzurdur, kardeşliktir, cömertliktir, yardımseverliktir. Paylaşmak, erdemli bir davranış olduğu gibi aynı zamanda bir ihtiyaçtır.
Peki, neden paylaşmıyoruz? Neyi paylaşamıyoruz?
Yüreklerimize çok mu zor geliyor paylaşmak?
Sadece bir malı veya eşyayı ya da bir yiyeceği değil duyguları da kapsar paylaşmak.
Paylaşmanın olduğu yerde insanlar birbirine güvenir ve bir birine sevgi ile yaklaşır.
Paylaşmak, karşılık beklemeden olur.
Ama bilmiyoruz paylaşmayı diye düşünüyorum çoğu kez etrafıma bakınca…
Bakın Güneş bile bizle ışığını, ısısını paylaşıyor. Gece yıldızlar gökyüzünü paylaşıyor. Toprak bereketini paylaşıyor. Bir tane buğday bizimle otuz tanesini paylaşıyor… Bakın ben yazarak duygularımı paylaşıyorum sizlerle. Maksadım yalnızca Gün/aydın demek mi? Ben demesem de Rabbim günü aydınlık yapacak…
Ya biz, biz ne yapıyoruz? Neyi paylaşamıyoruz üç günlük dünyada… Düşünün haydi…
Ve şöyle iki nefes arası durup düşünürüm ben; İşte hayatın acı gerçekleri derim…
Ama hayat bu!.. Bazen düşler kurarsın, hayallerle yola çıkarsın, kalbin pır pır atar, “Susarsın.”
Bazen düşlerine çelme takar karanlığa düşürürler, “Susarsın.”
Bazen hayal kırıklıkların ummadığın bir elden hançer gibi saplanır kalbine, “Susarsın.”
Bazen öyle kanar ki yüreğin aldırmazsın, ”Susarsın.”
‘HELAL OLSUN!’ demek istersin de “Susarsın.”
Ama değiştiremezsin hayatı, okun yaydan çıktığı gibi, söz çıkmıştır zehirli dilden, yüreğine oktan daha hızlı yayılır bedene zehri, sarar yuvanı bir karabasan gibi…
Temize çekebilir misin hayatı?..
Silebilir misin alın yazısını?..
Gözler, görmemişken yarını, düşler kovalanır mı ömür boyu… Karalama defteri değil hayat… Sayfalarını yırtıp atamazsın… Yaşadığın her anı yok sayamazsın… Dün, asla dediğin gerçeği, gün gelir yaşarsın… Sabır, damla damla işlendiğinde ruhuna, kelimeleri yutkunur, susarsın. Silgisi yoktur hayatın ve sayfalarını da yırtıp atamazsın. Alın yazısıdır bu, ancak kendin yaşarsın…
Doğumla başlayıp ölümle biter, meçhule yolculuktur hayat dediğin… Bazen mutluluktur, bazen de keder, gül diken misali hayat dediğin… Gülücükler için sahte maske takarız, yalanlar üstüne hayal kurarız, özümüz biçare, kimlik ararız… Eğri-büğrü bir yol hayat dediğin… Kimi cehaletin koynuna düşmüş, kimisi isyankâr dünyaya küsmüş, bir köşede mahzun boynunu bükmüş… Gözyaşı, metanet hayat dediğin… İki kapılı han, gelen gidiyor… Kuruyan yapraklar yere düşüyor… Zaman acımasız, kesip biçiyor… Kalanlar diyarı, hayat dediğin… Hayatı paylaşmadıktan sonra ne tadı vardır hayatın…
Karanlıkta kaybolan gölge misali silinmiş hayattan, ayrılmak zor ama sonu bilmek daha zor… Hazan mevsiminde dökülen yapraklar gibi, tek atımlık kurşunu kalmış kovboy gibi, ölümün soğukluğunu hisseden gladyatör gibi, hızlı adımlarla çıkan ve yine hızlı adımlarla düşen başarısızlıktan korkan, başarınca başarısızlığı unutan, başarısız bir başarılı gibi… Sonsuz başarıya ulaşmak paylaşmaktan geçer. Paylaşmadığın şeyler seni nasıl başarıya taşısın ki. Toprak altından çıkmayan hazine toprağındır…
Üç şeye dikkat etmek gerekir yaşamda… Göz, dil ve gönül… Göz ve dile hâkim olmak zor ama gönül’e hâkimiyet daha güç… Gönlü sakınmak lazım; kin nefret ve kıskançlık yatağı olmaktan… Tereddütte kalmamak, ne istediğini bilmek veyahut neyi isteyeceğimizi bilmek…
Neyse boş verin tüm buraya kadar dediklerimi; her rüya güneşle sona eriyor… Güneş batmadan paylaşmanın hazzına erişin… Belki geç kalmamışınızdır “HAYATI PAYLAŞMANIN GÜZELLİĞİNE…”
Ve işte bu sabah da karanlığı yırtıp gelen güneşle sona erdi gece rüyaları. Haydi gün aydınlığın gürültülü kalabalığına, kalabalıklarda ki yalnızlığına merhaba de yalnızlığıma saklı yaşlı yüreğim!. Dedim ki kendime, aynaya bakıp ta kendine diyemediğin, demediğin “GÜN/AYDIN” nı söyle sevdiklerine, can dostlarına…
Koca bir MERHABAYLA yeni güne, geride kalmış, bunca yitik yıla da merhaba, kırgınlıklarım olsa da benim “MERHABA” der ”Susarım.”
Susarım susarım ama!.. Neyse__________… der yine susarım…
Anılmak gönül dağlarındaki gül kadar güzelse, unutulmak hüzün dağlarındaki diken kadar acıdır.
Unutmayacak ve unutulmayacak dostlara selam olsun, keyifli sabahlar ve sağlıklı, huzurlu, mutlu günler… Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Hoş kalın, hoşça kalın ama hep dostça sevgiyle kalın…
Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler gönderiyorum…
#öskurşun#