Hani o eskiyle başlayan hikâyenin sonuna ramazanlar ve bayramları ekle. Ekle çocukluğunu ve ekle geçen yılların hikâyesini.
O eskiyle başlayan günler diye çok daha diyeceğiz. Eski dediğimiz kültürel yapımızı günümüze taşımasını bilmedikten sonra, çok daha hani o eski günler diyeceğiz. Bilmedik değerlerimizin kıymetini, bilmedik onları günümüze taşımayı.
Hani o eskiye ekleyeceğimiz çok değerler var. Dini ve milli bayramlarımız. Çocukluk anılarımız. Akraba eş ve dost aynı yörede yaşıyorsun, şehirleşme ve nüfus bu kadar yoğun değil. Köylü toprağı sayesinde geçinebiliyor. Tüm kültürel değerleri yaşayabiliyor.
Yaban ellere göç olayı memur dışında yok denecek kadar az. Dini ve milli bayramlarla ilgili değerleri yaşanan toprak üzerinde kutluyorsun ve mutlu oluyorsun. Herkes birbirini tanıyor. Yardımlaşma, ihtiyaçların karşılanması sevinç ve neşede ortak olma gibi birlikte yapılan gelenekler uygulanıyor. Böylece hani o eski ramazanlar söz konusu olmuyor. Bayramı bayram bilen nerede. Kibir abidesi olmak için, dini istismara varan davranışlar. Zalim bayramı kutluyor düşündüğünü yazabildin mi? Yabancının ayçiçeği eken köylüsüne hizmet ediyorsun, düşündüğünü yazabildin mi?
Ecdat diyerek görüntü verenler, günümüzde ecdadın eserlerini yirmi katlı binaların arkasına gizlediler. Ondan sonra hani o eserler dersin. Ecdat her değeri yerinde tutup korurken, örnek Tokat bölgesinde bulunan kömürü yerinde değerlendirilecektir, emri verilir ve orada değerlenir. Bugün değerlendirilmiyor veya tek ellerde toplanıyor.
Hani o eski bayramlar derken, bayramlar burada ama o eskiyi günümüze taşıyamadık. Sega kâğıt fabrikasının olduğu yerde festivaller düzenleniyordu. Bugün yerinde yeller esiyor. Şeker fabrikalarının bahçeleri bayramların en güzel kutlandığı yerlerdi. Şimdi hani o eski bayramlar diyeceğiz.
O eski bayramlar varda, o eski milli beyinler maalesef yok. Çünkü o beyinler artık küreselci, uluslararası şirketlerden yana ve kapitalist. O beyinlerin İslâm’la ilgisi tartışılır. O beyinlerin doyumsuzlukları ruhsal bozukluk oluşturmuş. Alabildiğine israf, alabildiğine kibir benliklerini abluka altına almış.
Zamanın moderni olmaz. Modern zaman beyinlerin uydurduğudur. O kavramları mesaj olarak atsan, ne olur. Yaşanan dram, fabrikaların satılıp bire bir kapatılması, dram zeytinliklerin kesilmesidir. Dram Sultan Ahmet’in siluetinin bozulmasıdır. Bunları da o eski çocukluk anılarına alsan ne yazar.
Allah yarattığının rızkını verir. Yaratılanların mutlu olmasını ister. İnanmayan diye ayırmaz. O halde kişi veya kişiler kim oluyor da inanmayanın bayramını kutlamıyorum diyebiliyor. Sen nesin ve kendini kimin yerine koyuyorsun.
Değerli bir yazarın da konu olarak yazdığı Ankara Numune Hastanesinin taşınması olayını anlamak mümkün değil. Orada uzman doktor olarak çalışan tanıdığın, şehir hastanesine gittik, rezil olduk diyor. Ankara’nın tarihini korumayan anlayışa ne demeli. O eski numune mi diyecekler.
Allah rantiyecileri bildiği gibi yapsın.
Hani o eskiye bir konuyu daha yazmak istiyorum. Camiye siyaseti sokuyorsun. Orada kur-anı güzel okusan ne olur normal okusan ne olur. Mesela siyasetin olduğu, konuşulduğu ve siyasetten bir şeyler beklendiği yere gitmem. Zaten aranan da herhalde o.
Hani o eski ramazanlar, bayramlar ve çocukluğumuzun geçtiği o eski şeker fabrikasının bahçesindeki mutluluğumuz.
Hani o eski…
Hasan TANRIVERDİ





















