Başlık atmak için epey düşündüm!
Seçime doğru,
Rüzgârgülleri,
Değişen tipler,
Bireysel Çıkar,
Satılık Başkan,
Artı Üç Önde,
Memleket sevda-sızı,
Seçim mi & Geçim mi derken hangisiyle başlamalıydım.
En doğru olanı seçip yazmak gerekir. Başlıkla iş bitmez. Altını doldurmak lazım. Sözüm ona herkes bir şey yazıp platformlardan paylaşıyor.İnanılmaz şaşkınlık içerisindeyim ki!
Mezitli’de bir zamanlar bulunduğu STK başkanı beyefendi aralarında siyasi çakışma sorunu ortaya çıkınca mevcut Mezitli Belediye başkanı STK başkanının ayağını kaydırmak için imza topladı diye facebook sayfalarında her gün paylaşım yaptı. Mevcut başkanın kendisini rakip gördüğü için bu hamleleri yaptığını her dakika yazdı. Hatta yerel programlara çıkıp anlattı. Bu olayların hep dışında kalmayı tercih edenlerdenim. Neden derseniz her iki tarafta çıkar için savaştılar. Aradan çıkan doğru insan başkan olunca siyasi beklenti ve çıkar ilişkisi olmayınca o kurumun 7 yıl başkanlığı devam etti. Şunu anlamakta zorlanıyorum. Beyefendi sen haksızlığa uğradığını tam1,5 Yıl yazdın, çizdin. Sonra Belediye Başkanı Aday adayı oldun ve seçilemedin. Maksadınızda belli oldu. Şimdi bu yapılanları sindirip o başkan lehine sürekli anket yapıp yazıp çiziyorsun.O yüzden senin yazdıkların itibar görmüyor. İnsan olmak kuruş ile değil, duruş ile ölçülür.
İnsan olmak; bir gruba dâhil olmak değil, bir duruşa sahip olmaktır. Her kim olursa olsun sağlam bir duruşu olmayanın, yaşamı her zaman kararsızlık içinde geçer. Baktığınızda tek yüz görmeyi hepimiz özledik fakat ikiyüzlüler çoğalınca hangisine bakacağımızı bilemedik.
Mezitli’de halkın içinde ve nerdeyse çocukluğu örgütün içinde geçmiş liyakatli genç başkanımız Ahmet Serkan Tuncer aday. Kullandığı dil, saygı ve sempatisiyle sadece halka hizmet anlayışıyla kampanyasını sürdürüyor. Yani slogan gibi işimizde gücümüzdeyiz İşimiz Mezitli diyor.
Gelelim çıkar ilişkilerine. Sadece kendi menfaatine düşkün olana kendini bağlama! Fayda görmezse düşman kesilir sana. Bu söz bütün kişisel beklentileri için eylem yapmaya çalışanlara gelsin. Öyle düşman kesilir ki ne ideolojisi kalır nede takımı. Yedi göbek partisi aynı olup atalarının kemiklerini sızlatanlar mevcut. Ben, ben ama ben der. Kendini Kaf dağında sanır. Yani asıl anlamı dünyayı çevreleyen yüksek yer ve ulaşılması güç zirve olarak nitelendirilmektedir.
Artı bir önde olmak bazen avantaj gibi görünse de dezavantaj. Sabah siyasi kampanya konuşmalarını dinliyorum. İstanbul adaylarımızın halk gezmeleri birbirlerine atışmaları. Sanki iktidarın en üst mevkiinde bakanlık yapmamış, sanki İstanbul’dan Milletvekili olmamış, daha dün siyasete atlamış gibi şunu, bunu yapacağız söylemleri düşündürüyor. Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair mevzuatı hazırlamak, kentsel dönüşüm çalışmalarını yürütmek, uygulamaları denetlemek ile ilgili görevi ifa eden ettiren kim? Sadece İstanbul sloganı ile İstanbul düzelecek mi? Bir değil, iki değil kaç dönemdir mevcut parti tüm kanunları onaylayan büyük sayıya sahip.20 yıldır yapılmayanları yapmayanlar kim? Eksikler varsa sorumlusu sizce kim? Makamlarda eşit fırsatta hizmet vermeyenler kim? Hizmeti verirsek verdirirsek o partili başarılı görünür diyen kim? İnsanların arasına ayrımcılık ve taraf olmaya zorlayan dil kullananlar kim?
Şimdi artı bir önde olduğun alacağın anlamına gelmez. Bu halk uyandı. Kanunlara hükmediciler olarak niye yapmadınız der? Bu konuda Mersin Belediye Başkanı ve İstanbul Belediye Başkanı her türlü engellere ve covid ardına deprem felaketine rağmen büyük başarı sergilediler. Yaptıkları yapacaklarının teminatı diyecek bu halk.
Geçim derdine düşen bir toplum artık verdiğiniz çay paketlerine, kömürlere kanmayacaklar. Artan zamlar karşısında eriyen maaşlar, emeklilere reva görülen miktarlar acı bir gerçek.Bu yüzden geçim seçim analizini net gören halk cevabını sandıkta verecek.
Babamın ajans diye bizlere içselleştirdiği televizyon programında rahmetli Demirel, Ecevit’in atışmaları o kadar mizansendi. Tatlı yarış ve ayrıştırmacı olmayan dil kullanılırdı ki. Biz bu kültüre alıştık. Siyasetin insanlığa, kişiye veya bir kişiye tapma olmadığını, hizmetin tüm kesime olduğunu öğrendik. Şimdi rüzgârgülleri ve isime put gibi tapanların bu kültürden nasibini almadığını hatta maddi çıkarları doğrultusunda yanlış olanı savunduklarını görüyorum.
Hey insanlık!
Ne ara bu hale dönüştünüz. Kitap okuyan aydın beyin olan desem maalesef aydın beyin dediklerimizde bu grubun içinde. İnsanlık tarihi yeniden yazılmalı. Önemli kutuplaşmaların olduğu dönemler…
Hal böyle olunca birçok şey de haliyle anlamını yitiriyor. Sorunlar ve sorular devam ediyor. En kötüsü sorunlar çözülmeden yola devam ediliyor..