“Bulgaristan ‘meydanları dinleyin’ derken, bizde halkın feryadı bile duyulmaz oldu.”
Bulgaristan’da binlerce kişinin vergi artışına karşı sokağa dökülmesi üzerine hükümet, 2026 bütçe taslağını geri çekti. “İstifa” sloganlarının ardından Başbakan Rosen Jelyazkov mecliste istifasını sundu. Protestolar sonuç verdi. Sivil toplum kuruluşlarının dayanışması ve halkın iradesinin her şeyin üzerinde olduğunun gösterilmesi, gerçekten umut vericiydi.
En çok da Bulgaristan Cumhurbaşkanı’nın çağrısı dikkat çekiciydi:
“Meydanları dinleyin.”
Bizler seçim yasası gereği kutsal oylarımızı kendi özgür irademizle kullanıyoruz. Sandıktan çıkan irade, halkın seçtiği parti ve kişileri belirliyor. Ancak bizde, seçilmişleri yok sayan bir dizi adım ardı ardına gelirken; halkın iradesi tek tek, parça parça, sessizce bloke ediliyor.
Bir, iki, üç derken sayı çoğalıyor.
Birileri “ihbarcı oldu” denilerek ispatsız biçimde cezaevine gönderiliyor. Ne hikmetse yalnızca bir siyasi partinin yöneticileri mesnetsiz suçlamalarla hapiste.
Bu arada halk ne durumda?
Fakirlik derinleşiyor.
İşsizlik artıyor.
Zamlar dur durak bilmiyor.
Maaşlar açlık sınırının altında eziliyor.
Kiralar, bir ailenin aylık gelirinin iki katına ulaşmış durumda.
Sahaya indiğinizde insanların sesindeki düğüm iliklerinize kadar işliyor.
Depremzedeler kışın soğukta üşüyor, yazın sıcakta kavruluyor.
İcra dosyaları kabarmış.
Özel okul fiyatları uçmuş.
Bir annenin çalışma niyeti, kreş ücretinin maaşından fazla olmasıyla başlamadan bitiyor.
Ve en acısı…
Dondurma yiyemeyen, denize giremeyen, hayatında bir kez bile hamburger tadını bilmeyen çocuklar var bu ülkede.
Evet, her şey var.
Ama halkın iradesi yok.
Halk bas bas bağırıyor, inliyor…
Ama ses duyulmuyor.
Yokluğun ne demek olduğunu anlamak için yokluğu yaşamak gerekir.
O şaşalı, ışıl ışıl, sıcak koltuklardan bunu bilemezsiniz.
Aracınıza binip yağmur damlasına değmeden yolunuza devam ederken…
Ayakkabısının içine su dolan bir çocuğun, bir işçinin, bir emeklinin halini nasıl anlayacaksınız?





















