“Güneş yanığı” belirtisiyle, hastaneye baş vururlar. Özellikle yüzleri pancar gibidir. Gençler yanıyoruz, diyorlar. Hastanede sıra alıp beklemeye başladılar.
Recep, Furkan’a bakar mısın üç saat oldu, niçin çağırmadılar? Diye sordu. Furkan görevliye, “sıramız,” dedi. Görevli, sıranız geldiğinde çağırırız, şeklinde sert çıkıştı. Furkan her gelene cevap vermek zor ama hastaya da bağırmak size yakışmıyor, dedi.
Furkan, Recep olanları gördün, yöneticiye gidelim, dedi. Yöneticinin bürosu, koridorun sonundaydı. Koridora döndüklerinde, iki grup ve arada görevli olacak kişi onları barıştırmak istiyordu. Recep yanındaki hastaya sordu, neler oluyor, dedi. Hasta bir grup geldi ve sıra almadan muayene olmaya başladılar. Nasıl oluyor, biz sabahtan beri bekliyoruz. Yabancıymış ve parada vermezmişler.
Recep, Furkan ile doktorun muayene odasına girdi. Doktor, durun bakalım, sıranız. Bunun üzerine yabancı vatandaş sıra beklemiyor ve para da vermiyor. Böyle bir şey doğru mu? Doktor, inanın haksızlık diz boyu, fakat yönetmelik beklemelisiniz. Haklısınız yapacağımız bir şey yok, dedi.
İki genç muayene olmadan dışarı çıktılar. Biraz ayak sürüdüler. Sıra beklemeden doktordan çıkanlar gençlere bakıyordu. İki genç, bir yerlere telefon ettiler ve arkadaşları geldi. Kalabalığı görenler kaçtılar.
Güneş yanığı için gelen gençler, muayene olmadan hastaneden ayrılacakları sırada, doktor tarafından çağrıldılar. Recep doktordan, özür diledi ve sözümüz, kendini bilmezlere. Kapıda güya bizi sıkıştıracaklardı. Arkadaşlarımız gelince kaçtılar, dedi.
Doktor bir dakika bekleyin. Deri yanığı ile ilgili yurt dışından gelen doktora seslendi ve gençleri muayene ettirdi. Gençler doktora teşekkür ettiler.
İki genç, yine de neşeli olarak, hastaneden ayrıldılar.
Hasan TANRIVERDİ























