Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Kemal ÖZER

Gülen’den Çok ‘Rüya’ İtirafı

Kemal ÖZER Yazar Kemal ÖZER
04 Mart 2014
Kemal ÖZER
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Rüya, Gülen’in ana gıdası olageldi. 1993 yılında, insanların rüyalara itibar etmelerini sağlamak içinde  ‘Rüya Tabirleri Ansiklopedisi’ adlı bir eser hazırlatıp, Zaman’da promosyon olarak dağıtırlar. 2 ciltlik eserin giriş bölümünde, Hz Peygamber (s.a.v.)’i rüyada görme konusunda da bilgi verilerek, kitle zihinsel olarak hazırlanıyor.

 
17 Aralık darbe girişiminde ise rüya sömürüsü iyiden iyiye çığırdan çıktı. Hz Peygamber kirli işlerine alet edildi.
Gülen, Herkül.org sitesinde bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Türkçe Olimpiyatları’na katıldığını söyledi.
Hatta son olaylarla ilgili, Hz Peygamber’in “tweetleri ikiye katlayın” talimatı verdiğini iddia etti.
Bazı öğrencileri bu talimata uymadığı gerekçesiyle yurtlardan bile attılar.
Şimdi Gülen ile can ciğer kuzu sarması olan Ali Bulaç, 11 Şubat 1991’de Vahdet gazetesinde yazdığı “Ağlayan ve ağlatan hoca” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bu artistlere taş çıkartacak profesyonellikle ağlayarak ve ağlatarak, Rasülullah (s.a.v.) adına saçma sapan rüyalar uyduruyor.”
Yazısını “adamlar birilerini besliyorlarsa, bunun bir bedeli vardır. Şimdi bu bedeli ödemelerinin tam zamanıdır” şeklinde sürdüren Bulaç, şimdi hangi bedel uğruna bu saçma sapan rüyaları onaylıyor?
Sahi, ne uğruna?
Acaba başka bir yayın organı, almakta olduğu on binlerce liradan biraz fazlasını verse, Bulaç bu kez nerede durur sizce?
***
Gülen, Müslüman toplumun Hz Peygamber konusundaki hassasiyetini çok iyi bildiği için, avına bir avcı titizliğiyle o damardan yaklaşıyor.
‘Peygamber aşkına’ dendiği zaman nesi varsa feda edecek olan toplumu en zayıf yerinden yakalıyor.
Sonra çuvallarla gelen paralar ve saat gibi işleyen gizli planlar.
İçi boşaltılarak kiliseye eklemlenmiş bir din ve alınmış bir öç.
Bunun içinde sinsi sinsi örülen ölümcül ağ.
İşte kendi sitesinden, söyleyeni de, inananı da ateşe taşıyacak iki müptezel örnek:
“Meselâ, bir arkadaşınız rüyasında görür ki; Gül-i Rânâ Efendimiz geliyor ve sizin kâkül-ü gülberlerinizden tutarak, alnınızdan öpüyor… öpüyor ve “Ohh… Sizler Cennet kokuyorsunuz” diyor. Siz “Bu iltifat da neden ya Rasûlallah?” diyorsunuz; O da, “Tam gönlüme göre hizmet ediyorsunuz; adımı dört bir yana duyuruyorsunuz” buyuruyor.
 
Bir başka arkadaşınız, âlem-i menâmda O’na mülâkî olunca, “Ya Rasûlallah, üç-beş kişi Senin adına bir yerde toplansa, oraya mutlaka Ashâb-ı Kirâm’dan birini gönderirmişsin, bu doğru mu?” diyor. Gönüllerin Efendisi, bu soruyu tebessümle karşılıyor ve şu cevabı veriyor: “Önceden öyleydi; ama şimdi zaman, âhirzaman. Kardeşlerimin daha çok himmete ihtiyacı var. Artık nerede üç-beş kişi benim adıma bir araya gelirse, onların yanına bizzat ben gidiyor ve ruhâniyetimle aralarında yer alıyorum.”
Sonra da bu kepazelikleri “Habîb-i Ekrem hep içinizde, yanınızda, yakınınızda bulunacak ve size müzâhir olacaktır!” cümleleriyle tevil ediyor
Taraftarlarının bilinçaltına bu sözlerle saldırıp, büyüleyen Gülen, 2006’da neşrettiği “Ey Nebî-1” isimli şiirinde, Peygamber (s.a.v.)’ın kendisine hiç iltifat etmediğini ve rüyasında hiç görmediğinişu mısralarla itiraf ediyor:
Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..! Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?
 
Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu? Kebap oldu sînem âhıma itimat yok mu? Yüz sürüp izine bekledim bilmem kaç eyyâm.! Yoksa bende Sen’in sevgine istidat yok mu..?
Peygamber’e böyle bir sitem kimin haddine?
Bir yanda peygamber adına söylenen yalanlar, diğer yanda riya, kibir, buğz dolu satırlar…
İsteyen bu sapkınlıklara inanır, isteyen de inanmaz.
Müntesiplerini hipnoz etmeye, daha çok para toplamaya, ya da başka kirli amaçlara yönelik isnatlarla ilgili, Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim bile bile bana yalan nispet ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın.” (Buharî, İlm 38, Ebu Davud, İlm 4/3651)
İster meşru, isterse de gayri meşru amaçlara, Peygamber’i alet etmek, ne büyük bedbahtlık! Mehmet Akif bu hususta şunları yazmış:Lisân-ı pâk-i Nebî’den yalanlar uyduruyor: Sıkılmadan da “sevâb işledim” deyip duruyor! Düşünmedin mi girerken şerîatin kanına? Cinâyetin kalacak zanneder misin yanına?
Sevâb ümid ediyor ha! Deyin ki nâmerde: “Sevâbı sen göreceksin huzûr-ı mahşerde! Tepende gezdirecek ra’d-ı intikamını Hak, Ki yıldırımları beyninde kaynayıp duracak.
Yakandan inmeyecek dest-i kahrı husrânın… Nasıl iner ki, önünden kaçıp da nîrânın, Civâr-ı nûr-ı nübüvvette mültecâ bulsan; Bu türlü kurtuluş imkânı yok ya…Kurtulsan; Şu izdihâmın elinden -ki belki bir milyar Nüfûs-ı hâsiredir- kaçmak ihtimali mi var? Bugün fesâdına kurban olan zavallıların Vebâli boynuna yüklenmesin mi yoksa, yarın?
Kolay mı ümmeti idlâl edip sefîl etmek? Kolay mı dîni hurâfât içinde inletmek? Niçin Kitâb-ı İlâhî’yi pâyimâl ettin? Niçin şerîati murdâr elinle kirlettin?

facebook.com/kemalozercom twitter.com/cankemalozer

Rüya, Gülen’in ana gıdası olageldi. 1993 yılında, insanların rüyalara itibar etmelerini sağlamak içinde  ‘Rüya Tabirleri Ansiklopedisi’ adlı bir eser hazırlatıp, Zaman’da promosyon olarak dağıtırlar. 2 ciltlik eserin giriş bölümünde, Hz Peygamber (s.a.v.)’i rüyada görme konusunda da bilgi verilerek, kitle zihinsel olarak hazırlanıyor.

 
17 Aralık darbe girişiminde ise rüya sömürüsü iyiden iyiye çığırdan çıktı. Hz Peygamber kirli işlerine alet edildi.
Gülen, Herkül.org sitesinde bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Türkçe Olimpiyatları’na katıldığını söyledi.
Hatta son olaylarla ilgili, Hz Peygamber’in “tweetleri ikiye katlayın” talimatı verdiğini iddia etti.
Bazı öğrencileri bu talimata uymadığı gerekçesiyle yurtlardan bile attılar.
Şimdi Gülen ile can ciğer kuzu sarması olan Ali Bulaç, 11 Şubat 1991’de Vahdet gazetesinde yazdığı “Ağlayan ve ağlatan hoca” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bu artistlere taş çıkartacak profesyonellikle ağlayarak ve ağlatarak, Rasülullah (s.a.v.) adına saçma sapan rüyalar uyduruyor.”
Yazısını “adamlar birilerini besliyorlarsa, bunun bir bedeli vardır. Şimdi bu bedeli ödemelerinin tam zamanıdır” şeklinde sürdüren Bulaç, şimdi hangi bedel uğruna bu saçma sapan rüyaları onaylıyor?
Sahi, ne uğruna?
Acaba başka bir yayın organı, almakta olduğu on binlerce liradan biraz fazlasını verse, Bulaç bu kez nerede durur sizce?
***
Gülen, Müslüman toplumun Hz Peygamber konusundaki hassasiyetini çok iyi bildiği için, avına bir avcı titizliğiyle o damardan yaklaşıyor.
‘Peygamber aşkına’ dendiği zaman nesi varsa feda edecek olan toplumu en zayıf yerinden yakalıyor.
Sonra çuvallarla gelen paralar ve saat gibi işleyen gizli planlar.
İçi boşaltılarak kiliseye eklemlenmiş bir din ve alınmış bir öç.
Bunun içinde sinsi sinsi örülen ölümcül ağ.
İşte kendi sitesinden, söyleyeni de, inananı da ateşe taşıyacak iki müptezel örnek:
“Meselâ, bir arkadaşınız rüyasında görür ki; Gül-i Rânâ Efendimiz geliyor ve sizin kâkül-ü gülberlerinizden tutarak, alnınızdan öpüyor… öpüyor ve “Ohh… Sizler Cennet kokuyorsunuz” diyor. Siz “Bu iltifat da neden ya Rasûlallah?” diyorsunuz; O da, “Tam gönlüme göre hizmet ediyorsunuz; adımı dört bir yana duyuruyorsunuz” buyuruyor.
 
Bir başka arkadaşınız, âlem-i menâmda O’na mülâkî olunca, “Ya Rasûlallah, üç-beş kişi Senin adına bir yerde toplansa, oraya mutlaka Ashâb-ı Kirâm’dan birini gönderirmişsin, bu doğru mu?” diyor. Gönüllerin Efendisi, bu soruyu tebessümle karşılıyor ve şu cevabı veriyor: “Önceden öyleydi; ama şimdi zaman, âhirzaman. Kardeşlerimin daha çok himmete ihtiyacı var. Artık nerede üç-beş kişi benim adıma bir araya gelirse, onların yanına bizzat ben gidiyor ve ruhâniyetimle aralarında yer alıyorum.”
Sonra da bu kepazelikleri “Habîb-i Ekrem hep içinizde, yanınızda, yakınınızda bulunacak ve size müzâhir olacaktır!” cümleleriyle tevil ediyor
Taraftarlarının bilinçaltına bu sözlerle saldırıp, büyüleyen Gülen, 2006’da neşrettiği “Ey Nebî-1” isimli şiirinde, Peygamber (s.a.v.)’ın kendisine hiç iltifat etmediğini ve rüyasında hiç görmediğinişu mısralarla itiraf ediyor:
Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..! Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?
 
Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu? Kebap oldu sînem âhıma itimat yok mu? Yüz sürüp izine bekledim bilmem kaç eyyâm.! Yoksa bende Sen’in sevgine istidat yok mu..?
Peygamber’e böyle bir sitem kimin haddine?
Bir yanda peygamber adına söylenen yalanlar, diğer yanda riya, kibir, buğz dolu satırlar…
İsteyen bu sapkınlıklara inanır, isteyen de inanmaz.
Müntesiplerini hipnoz etmeye, daha çok para toplamaya, ya da başka kirli amaçlara yönelik isnatlarla ilgili, Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim bile bile bana yalan nispet ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın.” (Buharî, İlm 38, Ebu Davud, İlm 4/3651)
İster meşru, isterse de gayri meşru amaçlara, Peygamber’i alet etmek, ne büyük bedbahtlık! Mehmet Akif bu hususta şunları yazmış:Lisân-ı pâk-i Nebî’den yalanlar uyduruyor: Sıkılmadan da “sevâb işledim” deyip duruyor! Düşünmedin mi girerken şerîatin kanına? Cinâyetin kalacak zanneder misin yanına?
Sevâb ümid ediyor ha! Deyin ki nâmerde: “Sevâbı sen göreceksin huzûr-ı mahşerde! Tepende gezdirecek ra’d-ı intikamını Hak, Ki yıldırımları beyninde kaynayıp duracak.
Yakandan inmeyecek dest-i kahrı husrânın… Nasıl iner ki, önünden kaçıp da nîrânın, Civâr-ı nûr-ı nübüvvette mültecâ bulsan; Bu türlü kurtuluş imkânı yok ya…Kurtulsan; Şu izdihâmın elinden -ki belki bir milyar Nüfûs-ı hâsiredir- kaçmak ihtimali mi var? Bugün fesâdına kurban olan zavallıların Vebâli boynuna yüklenmesin mi yoksa, yarın?
Kolay mı ümmeti idlâl edip sefîl etmek? Kolay mı dîni hurâfât içinde inletmek? Niçin Kitâb-ı İlâhî’yi pâyimâl ettin? Niçin şerîati murdâr elinle kirlettin?

facebook.com/kemalozercom twitter.com/cankemalozer

Rüya, Gülen’in ana gıdası olageldi. 1993 yılında, insanların rüyalara itibar etmelerini sağlamak içinde  ‘Rüya Tabirleri Ansiklopedisi’ adlı bir eser hazırlatıp, Zaman’da promosyon olarak dağıtırlar. 2 ciltlik eserin giriş bölümünde, Hz Peygamber (s.a.v.)’i rüyada görme konusunda da bilgi verilerek, kitle zihinsel olarak hazırlanıyor.

 
17 Aralık darbe girişiminde ise rüya sömürüsü iyiden iyiye çığırdan çıktı. Hz Peygamber kirli işlerine alet edildi.
Gülen, Herkül.org sitesinde bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Türkçe Olimpiyatları’na katıldığını söyledi.
Hatta son olaylarla ilgili, Hz Peygamber’in “tweetleri ikiye katlayın” talimatı verdiğini iddia etti.
Bazı öğrencileri bu talimata uymadığı gerekçesiyle yurtlardan bile attılar.
Şimdi Gülen ile can ciğer kuzu sarması olan Ali Bulaç, 11 Şubat 1991’de Vahdet gazetesinde yazdığı “Ağlayan ve ağlatan hoca” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bu artistlere taş çıkartacak profesyonellikle ağlayarak ve ağlatarak, Rasülullah (s.a.v.) adına saçma sapan rüyalar uyduruyor.”
Yazısını “adamlar birilerini besliyorlarsa, bunun bir bedeli vardır. Şimdi bu bedeli ödemelerinin tam zamanıdır” şeklinde sürdüren Bulaç, şimdi hangi bedel uğruna bu saçma sapan rüyaları onaylıyor?
Sahi, ne uğruna?
Acaba başka bir yayın organı, almakta olduğu on binlerce liradan biraz fazlasını verse, Bulaç bu kez nerede durur sizce?
***
Gülen, Müslüman toplumun Hz Peygamber konusundaki hassasiyetini çok iyi bildiği için, avına bir avcı titizliğiyle o damardan yaklaşıyor.
‘Peygamber aşkına’ dendiği zaman nesi varsa feda edecek olan toplumu en zayıf yerinden yakalıyor.
Sonra çuvallarla gelen paralar ve saat gibi işleyen gizli planlar.
İçi boşaltılarak kiliseye eklemlenmiş bir din ve alınmış bir öç.
Bunun içinde sinsi sinsi örülen ölümcül ağ.
İşte kendi sitesinden, söyleyeni de, inananı da ateşe taşıyacak iki müptezel örnek:
“Meselâ, bir arkadaşınız rüyasında görür ki; Gül-i Rânâ Efendimiz geliyor ve sizin kâkül-ü gülberlerinizden tutarak, alnınızdan öpüyor… öpüyor ve “Ohh… Sizler Cennet kokuyorsunuz” diyor. Siz “Bu iltifat da neden ya Rasûlallah?” diyorsunuz; O da, “Tam gönlüme göre hizmet ediyorsunuz; adımı dört bir yana duyuruyorsunuz” buyuruyor.
 
Bir başka arkadaşınız, âlem-i menâmda O’na mülâkî olunca, “Ya Rasûlallah, üç-beş kişi Senin adına bir yerde toplansa, oraya mutlaka Ashâb-ı Kirâm’dan birini gönderirmişsin, bu doğru mu?” diyor. Gönüllerin Efendisi, bu soruyu tebessümle karşılıyor ve şu cevabı veriyor: “Önceden öyleydi; ama şimdi zaman, âhirzaman. Kardeşlerimin daha çok himmete ihtiyacı var. Artık nerede üç-beş kişi benim adıma bir araya gelirse, onların yanına bizzat ben gidiyor ve ruhâniyetimle aralarında yer alıyorum.”
Sonra da bu kepazelikleri “Habîb-i Ekrem hep içinizde, yanınızda, yakınınızda bulunacak ve size müzâhir olacaktır!” cümleleriyle tevil ediyor
Taraftarlarının bilinçaltına bu sözlerle saldırıp, büyüleyen Gülen, 2006’da neşrettiği “Ey Nebî-1” isimli şiirinde, Peygamber (s.a.v.)’ın kendisine hiç iltifat etmediğini ve rüyasında hiç görmediğinişu mısralarla itiraf ediyor:
Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..! Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?
 
Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu? Kebap oldu sînem âhıma itimat yok mu? Yüz sürüp izine bekledim bilmem kaç eyyâm.! Yoksa bende Sen’in sevgine istidat yok mu..?
Peygamber’e böyle bir sitem kimin haddine?
Bir yanda peygamber adına söylenen yalanlar, diğer yanda riya, kibir, buğz dolu satırlar…
İsteyen bu sapkınlıklara inanır, isteyen de inanmaz.
Müntesiplerini hipnoz etmeye, daha çok para toplamaya, ya da başka kirli amaçlara yönelik isnatlarla ilgili, Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim bile bile bana yalan nispet ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın.” (Buharî, İlm 38, Ebu Davud, İlm 4/3651)
İster meşru, isterse de gayri meşru amaçlara, Peygamber’i alet etmek, ne büyük bedbahtlık! Mehmet Akif bu hususta şunları yazmış:Lisân-ı pâk-i Nebî’den yalanlar uyduruyor: Sıkılmadan da “sevâb işledim” deyip duruyor! Düşünmedin mi girerken şerîatin kanına? Cinâyetin kalacak zanneder misin yanına?
Sevâb ümid ediyor ha! Deyin ki nâmerde: “Sevâbı sen göreceksin huzûr-ı mahşerde! Tepende gezdirecek ra’d-ı intikamını Hak, Ki yıldırımları beyninde kaynayıp duracak.
Yakandan inmeyecek dest-i kahrı husrânın… Nasıl iner ki, önünden kaçıp da nîrânın, Civâr-ı nûr-ı nübüvvette mültecâ bulsan; Bu türlü kurtuluş imkânı yok ya…Kurtulsan; Şu izdihâmın elinden -ki belki bir milyar Nüfûs-ı hâsiredir- kaçmak ihtimali mi var? Bugün fesâdına kurban olan zavallıların Vebâli boynuna yüklenmesin mi yoksa, yarın?
Kolay mı ümmeti idlâl edip sefîl etmek? Kolay mı dîni hurâfât içinde inletmek? Niçin Kitâb-ı İlâhî’yi pâyimâl ettin? Niçin şerîati murdâr elinle kirlettin?

facebook.com/kemalozercom twitter.com/cankemalozer

Rüya, Gülen’in ana gıdası olageldi. 1993 yılında, insanların rüyalara itibar etmelerini sağlamak içinde  ‘Rüya Tabirleri Ansiklopedisi’ adlı bir eser hazırlatıp, Zaman’da promosyon olarak dağıtırlar. 2 ciltlik eserin giriş bölümünde, Hz Peygamber (s.a.v.)’i rüyada görme konusunda da bilgi verilerek, kitle zihinsel olarak hazırlanıyor.

 
17 Aralık darbe girişiminde ise rüya sömürüsü iyiden iyiye çığırdan çıktı. Hz Peygamber kirli işlerine alet edildi.
Gülen, Herkül.org sitesinde bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Türkçe Olimpiyatları’na katıldığını söyledi.
Hatta son olaylarla ilgili, Hz Peygamber’in “tweetleri ikiye katlayın” talimatı verdiğini iddia etti.
Bazı öğrencileri bu talimata uymadığı gerekçesiyle yurtlardan bile attılar.
Şimdi Gülen ile can ciğer kuzu sarması olan Ali Bulaç, 11 Şubat 1991’de Vahdet gazetesinde yazdığı “Ağlayan ve ağlatan hoca” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bu artistlere taş çıkartacak profesyonellikle ağlayarak ve ağlatarak, Rasülullah (s.a.v.) adına saçma sapan rüyalar uyduruyor.”
Yazısını “adamlar birilerini besliyorlarsa, bunun bir bedeli vardır. Şimdi bu bedeli ödemelerinin tam zamanıdır” şeklinde sürdüren Bulaç, şimdi hangi bedel uğruna bu saçma sapan rüyaları onaylıyor?
Sahi, ne uğruna?
Acaba başka bir yayın organı, almakta olduğu on binlerce liradan biraz fazlasını verse, Bulaç bu kez nerede durur sizce?
***
Gülen, Müslüman toplumun Hz Peygamber konusundaki hassasiyetini çok iyi bildiği için, avına bir avcı titizliğiyle o damardan yaklaşıyor.
‘Peygamber aşkına’ dendiği zaman nesi varsa feda edecek olan toplumu en zayıf yerinden yakalıyor.
Sonra çuvallarla gelen paralar ve saat gibi işleyen gizli planlar.
İçi boşaltılarak kiliseye eklemlenmiş bir din ve alınmış bir öç.
Bunun içinde sinsi sinsi örülen ölümcül ağ.
İşte kendi sitesinden, söyleyeni de, inananı da ateşe taşıyacak iki müptezel örnek:
“Meselâ, bir arkadaşınız rüyasında görür ki; Gül-i Rânâ Efendimiz geliyor ve sizin kâkül-ü gülberlerinizden tutarak, alnınızdan öpüyor… öpüyor ve “Ohh… Sizler Cennet kokuyorsunuz” diyor. Siz “Bu iltifat da neden ya Rasûlallah?” diyorsunuz; O da, “Tam gönlüme göre hizmet ediyorsunuz; adımı dört bir yana duyuruyorsunuz” buyuruyor.
 
Bir başka arkadaşınız, âlem-i menâmda O’na mülâkî olunca, “Ya Rasûlallah, üç-beş kişi Senin adına bir yerde toplansa, oraya mutlaka Ashâb-ı Kirâm’dan birini gönderirmişsin, bu doğru mu?” diyor. Gönüllerin Efendisi, bu soruyu tebessümle karşılıyor ve şu cevabı veriyor: “Önceden öyleydi; ama şimdi zaman, âhirzaman. Kardeşlerimin daha çok himmete ihtiyacı var. Artık nerede üç-beş kişi benim adıma bir araya gelirse, onların yanına bizzat ben gidiyor ve ruhâniyetimle aralarında yer alıyorum.”
Sonra da bu kepazelikleri “Habîb-i Ekrem hep içinizde, yanınızda, yakınınızda bulunacak ve size müzâhir olacaktır!” cümleleriyle tevil ediyor
Taraftarlarının bilinçaltına bu sözlerle saldırıp, büyüleyen Gülen, 2006’da neşrettiği “Ey Nebî-1” isimli şiirinde, Peygamber (s.a.v.)’ın kendisine hiç iltifat etmediğini ve rüyasında hiç görmediğinişu mısralarla itiraf ediyor:
Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..! Lütfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın?
 
Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu? Kebap oldu sînem âhıma itimat yok mu? Yüz sürüp izine bekledim bilmem kaç eyyâm.! Yoksa bende Sen’in sevgine istidat yok mu..?
Peygamber’e böyle bir sitem kimin haddine?
Bir yanda peygamber adına söylenen yalanlar, diğer yanda riya, kibir, buğz dolu satırlar…
İsteyen bu sapkınlıklara inanır, isteyen de inanmaz.
Müntesiplerini hipnoz etmeye, daha çok para toplamaya, ya da başka kirli amaçlara yönelik isnatlarla ilgili, Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim bile bile bana yalan nispet ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın.” (Buharî, İlm 38, Ebu Davud, İlm 4/3651)
İster meşru, isterse de gayri meşru amaçlara, Peygamber’i alet etmek, ne büyük bedbahtlık! Mehmet Akif bu hususta şunları yazmış:Lisân-ı pâk-i Nebî’den yalanlar uyduruyor: Sıkılmadan da “sevâb işledim” deyip duruyor! Düşünmedin mi girerken şerîatin kanına? Cinâyetin kalacak zanneder misin yanına?
Sevâb ümid ediyor ha! Deyin ki nâmerde: “Sevâbı sen göreceksin huzûr-ı mahşerde! Tepende gezdirecek ra’d-ı intikamını Hak, Ki yıldırımları beyninde kaynayıp duracak.
Yakandan inmeyecek dest-i kahrı husrânın… Nasıl iner ki, önünden kaçıp da nîrânın, Civâr-ı nûr-ı nübüvvette mültecâ bulsan; Bu türlü kurtuluş imkânı yok ya…Kurtulsan; Şu izdihâmın elinden -ki belki bir milyar Nüfûs-ı hâsiredir- kaçmak ihtimali mi var? Bugün fesâdına kurban olan zavallıların Vebâli boynuna yüklenmesin mi yoksa, yarın?
Kolay mı ümmeti idlâl edip sefîl etmek? Kolay mı dîni hurâfât içinde inletmek? Niçin Kitâb-ı İlâhî’yi pâyimâl ettin? Niçin şerîati murdâr elinle kirlettin?

facebook.com/kemalozercom twitter.com/cankemalozer

Paylaş
Etiketler: 17 Aralık darbe girişimiAğlayanğlatan hoca
Önceki Yazı

Ukrayna Üzerine Düşünceler

Sonraki Yazı

Millî Eğitim’de Yeni Bir Döneme Doğru

Kemal ÖZER

Kemal ÖZER

İlişkili Yazılar

Kemal ÖZER

Hoşça kalın, Allah’a Ismarladık

02 Şubat 2021
5k
Kemal ÖZER

Ya Şimdi Yahut Bir Asır Daha Esarete Devam

17 Ağustos 2020
5k
Kemal ÖZER

‘İlaç’ Savaş ve Suç Ürünüdür

14 Mayıs 2020
5k
Kemal ÖZER

Kemalizm: Türkiye’nin Çıkmaz Sokağı

05 Mayıs 2020
5k
Sonraki Yazı

Millî Eğitim'de Yeni Bir Döneme Doğru

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap