“Ayakta duramıyorum,” diyen acile taşınıyordu. Bunlardan biri, Selim ve diğeri de Cemal’di. Selim acilin müdavimiydi. “Zatürre geçirdim, üşütmeye gelemiyorum,” derdi. Selim normal boylu, sivri çeneli ve gözleri çukurdaydı.
Doktor; Selimi, serum ve iğne uygulayarak yatırmıştı.
Cemal, doktorun kontrolünde Selimin odasına gönderildi. Ona da serum takıldı. Yalnız daha iyi gibiydi. Doktor, gribin böyle zamanda ortaya çıkabileceğini, söyledi. Çünkü yazdan kalma havaya, güneşe ve sakin denize aldanan kişiler, kendini hastanede bulur, dedi.
İlk gün, hava kararmadan, yaşlı teyze, odaya girdi ve Selime yaklaştı. “Neden yatıyorsun, ben de seni bekliyorum,” dedi. Selim sessiz kaldı, yüzü asıldı. Gözleri sabit bir yere bakan Selim ağlamaklı oldu. “Hastaneye zor düştüm,” dedi. Yaşlı teyze, “işler seni bekliyor,” dedi.
Selim, “doktor çıkarırsa,” diyebildi.
Yaşlı teyze: “Doktorla konuşurum,” diyerek çıkıp gitti.
Cemal, serum takılı olduğu halde; dirsekleri üzerine doğruldu ve Selim’e “annen mi?” Diye sordu. Çünkü teyzenin tavrı gözünden kaçmamıştı. Selim, Cemale doğru eğrildi ve “yanında çalışıyorum,” diyebildi, soluğu yarıda kaldı, tekrar denedi ve “Altın şehirdeyim,” dedi.
Hemşire geldi, hastalar kontrol ediliyordu. Hemşire, ışığı yaktı, içeride loş bir hava oluştu. “Serumlar bittiğinde geleceğim,” diyerek çıkıp gitti.
Selim, iki çocuğum var elinizden öperler. Sıkıntım, bu kadın onları dilendiriyor, mendil sattırıyor ve hırsızlık yaptırıyor. İnanın kardeşim o kadar dertliyim ki ne yapacağımı bilemiyorum. Elimde beş kuruş bırakmıyor. Boğaz tokluğuna çalışıyorum. Çocukları da okuldan aldı ve sokağa saldı.
Cemal yapılması gerekeni açıkladı. Yarın çıkalım, konuşuruz, dedi. Bakarsın gelir, tanışmıyoruz, dedi.
Akşam hava kararmadan, teyze geldi ve Selime sert bir şekilde “haydi gidiyoruz,” dedi. Selim “yarın öğleden sonra ancak çıkabiliyorum,” dedi. Yaşlı döndü ve bir sürü laf saydı ve arkasına bakmadan, çekti gitti.
Selim’in yüzü güldü, “psikolojim düzeldi,” dedi. Cemale baktı ve “iyiliğini hiç unutmayacağım, sana minnettar kalacağım,” dedi.
Öğleyin geçerek Selim eve vardı. Cemalle konuştukları gibi hareket edeceklerdi. Yaşlı teyze ise çocukları dilenme yerlerine bırakmıştı. Kendi de çocukları kontrol etti ve eve döndü. Selim teyzenin gelmesini beklemek için bahçede oturdu.
Cemal konuştukları gibi öncelikle, teyzeyi karakola şikâyet etti. Elindeki belgeleri polise verdi. Çocukların isimlerini bildirdi. Biraz sonra kapıya gelen polis otosu, teyzeyi almak istedi. Yaşlı kendine yakışmayanı yaptı. Polise direndi ve ben suçsuzum, beni götüremezsiniz? Dedi. Cemal, Selimin yanına eve gitti. Eşyaları topladılar ve Cemalin temin ettiği arabaya binip gittiler.
Selim yaşlı kadının arabasının anahtarını ve evraklarını, çöpe attı ve yaktı. Ayrıca çantasını da aldı. Cemal çocukları buldu ve arabaya alıp birlikte, kalacakları eve gittiler.
Cemal, bilgisayar mühendisi olarak çalışıyordu. Selime senin evini ve işini ayarlayacağım, dediğinde, Selim ağladı.
Cemal, Selim ve çocukları patronuna götürdü ve olayı en ince ayrıntısına kadar anlattı. Patron, çocukları okuldan alıkoymanın cezası büyük ayrıca dilendiriyor. Ben işi hallederim, dedi. Cemale ev ve iş konusunu hallet, bizim boş evlerden birine yerleşsinler, dedi.
Selim, hanımının kalpten vefat ettiğini söyledi.
Patron çocukların okula kaydını yaptırdı. Gerekli malzemeleri aldı, evin düzenini sağladı.
Ninenin mahkemesini takip eden patron, nineyi mahkûm ettirdi. Ayrıca Selime gerekli maddi karşılığı vermeyi sağladı.
Hasan TANRIVERDİ























