Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nazimi AÇIKGÖZ (Prof.Dr.)

Gıda Kriz Beklentisi Bilimsel Araştırma Seferberliğini Zorluyor

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ Yazar Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ
18 Ağustos 2012
Nazimi AÇIKGÖZ (Prof.Dr.)
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

getirdiği “SAKALLI DARI”yı[1] (Brachiaria brizantha – (eski taksonomide Panicum brizantha)) genetik materyali hem klasik ıslah ve hem de biyoteknoloji materyali olarak kullanılarak öyle yüksek verimlere ulaşdı ki, açık alan sığırcılığında dört yıl olan kesim ağırlığına ulaşım 20 aya düşürüldü. Şimdi, ülkemizde yüzlerce kültür bitkisinin çok sayıda yetiştirme biçimi, tüketim amacı vardır (ikinci ürün, sera, açık alan, makarnalık – ekmeklik vs) ve dolayısıyle binlerce yeni çeşidin geliştirilmesi gerekmektedir. Bir ıslah Her ülke bilimsel araştırma önceliklerini kendi yararına göre belirler. Karar vericiler, değişen koşullar karşısında gecikmeksizin yeniden yönlendirmelere başvurur. İşte, küresel ısınma ve beraberinde gelecek gıda krizi için hızlı bir durum değerlendirmesinin tam zamanı. 2008 krizinin dünyada nelere mal olduğunu çoğumuz unutmamıştır. Küresel ısınma etkilerinin izlendiği günümüzde, gıda fiyatlarındaki dramatik artışlar hepimizi endişelendirmektedir. Kaçınılmaz olarak “açlık kapıda mı?” sorusuna takılıyoruz.

 

Gerçekten Gıda Krizi Yolda mı?

Günlük ekonomi haberlerinde dünya borsalarında ana gıda maddelerindeki fiyat artışları çoktan medyamıza yansıdı. Bu fiyat artışlarının nedeni özellikle temel gıda ürünlerinindeki düşük  rekoltelerinin yavaş yavaş ortaya çıkması. Aslında dünya çapında küresel ısınma ile ilgili acı beklenti listeleri yıllardır duyulmakta idi. Örneğin Orta ve güney Asya’da tahıl veriminin %30 düşeceği, Afrika’da 2020’lere doğru verimin %50 civarında düşeceği ve birçok bölgenin iklim değişiminden nasibini alacağı günlük gazete haberleri arasında yerlerini almaktadır. Nitekim içinde bulunduğumuz 2012 yılında bile AB’de de mısır rekoltesi %6, Rusya’da buğday rekoltesi %12 düşüş yaşarken ülkemizde de durum farklı değildir. Saman gibi bazı ürünlerimizin dahi katlanan fiyatları şimdiden bazı hayvancılık yatırımcılarını caydırdığı bir gerçek. Kısa bir süre önce G20’lerin “biyoyakıtların artık gıda kaynaklarından el çekmesi” çağrısı gıda krizinin kapıda olduğunun kuvvetli bir belirtisi idi. Son gelişmeler karşısında yeniden toplanacak 20 zengin ülkenin gıda krizi ile ne gibi kararlar alacakları merak konusu.

 

İklim Değişikliği ve Gıda Krizine Karşı Neler Yapmamız Gerekir?

Aslında dünya gıda ürünleri stokları herhangi bir değişiklik göstermemişse de özellikle kuzey yarıkürede 2012 hasatları pek iç açıcı değildir. Bu verim düşüklüğünün gelecekte devemı ana sorumuz. Küresel ısınma verileri maalesef bu saptamayı doğrulamaktadır. Öyle olunca da  var olan ekim alanlarının daha da genişletilme olasılığından başlayarak, mevcut arazilerden daha yüksek performens gösterecek tür – çeşit bazında bitkisel araştırmaların acilen ve yoğun bir biçimde başlatılma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çorak, asidik ve benzeri sorunlu arazileri Brezilya’da olduğu gibi yeni yöntemler ve yeni bitkilerle (Brezilya uzak doğunun (ıIlımal) soyasını tropik koşullara adapte ederek soya pazarında dünya liderleri arasına girdi) tarımsal üretimi artırma fırsatını yakalamak üzere acil planlara gereksinim ortada (http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim, “Brezilya’nın Tarımsal Mucizesi”). Yine sosyo-ekonomik yaklaşımlarla sulama ve benzeri altyapı çalışmaları ile tarımı desteklemek politik tercihlerdendir. Genç nufusu tarımsal üretimde tutma; gelişmiş ülkelerde, örneğin, Fransa'da 430 da, Türkiye'de 60 da olan (o da ortalama 7 ayrı parsel) işletme büyüklüğünün artırılması ve diğer birçok konuda yasal tedbirlere öncelik verilebilir. Bütün sorunlara rağmen tarımsal ihracatını 2011 yılında 18 milyar US$’lara çıkaran Türkiye’nin ileride karşımıza çıkacak küresel ısınmanın olumsuz etkilerini minumumda tutabileceğinin göstergesidir. Bu performansın devamı için ilk aşamada yarının değişecek koşullarında, her farklı ekoloji ve üretim – tüketim koşulu için en tüksek performansı gösterecek bitki tür ve çeşitlerin şimdiden belirlenmeli, ıslahı için şimdiden yeni bir strateji geliştirilmelidir.

 

Yarının Değişen İklim Koşullarına Uygun Yeni Bitki Çeşitlerini Nasıl Geliştirebiliriz?

Brezilya’nın Afrika’dan programında gereksinim duyulacak genetik materyal toplama, karakterizasyon (fenotipik, moleküler), değerlendirme, saklama gibi temel aşamalar başta olmak üzere melezleme, açılan materyalin seçimi, ön verim denemeleri, bölge denemeleri gibi birçok işleme gereksinim duyulur.  Bütün bunları yıllık rutin araştırmalar için kurulmuş Tarımsal Araştırma Kuruluşlarına bırakmak söz konusu olamaz. Zaten ülkemizde tohumcu kuruluşlara genetik materyal sunacak özel sektör de bulunmadığına göre bu konuda yeni bir sisteme gereksinim doğmakta. İşte gıda krizinin kapımızda olduğu şu günlerde, söz konusu bilimsel araştırmar için bir seferberlik ilanı kaçınılmaz görünüyor. Önce olayın öneminin YÖK ve üniversitelerden başlanarak, TÜBİTAK, tüm kamu araştırma kuruluşlarına, başta TÜRKTED olmak üzere tüm tohumculuk paydaşlarına, siyasi parti ve bürokratlara anlatılması şart. Tek başlı bir organizasyonla ve on binlerce ziraat fakültesi, fen fakültesi araştırma projelerini de devreye sokarak yapılacak başlangıçla, gerek özel ve gerekse kamu ıslah programlarının genetik materyalini sağlayabilecektir. Bu aşamada ilgili bitkiden yararlanan kişi ve kuruluşların, örneğin pamuk ulusal konseyi, un sanayiciler birliği, sebze – meyve ihracatcı birlikleri gibi yüzlerce destek birimleri devreye sokulabilir. Unutulmaması gerekli bir başka konu da, Türkiye’de ıslahçı hakları yasasının çıktığı, artık “hat” (genotip) tescilinin mümkün olabildiği, yani bir genotipi geliştirenin, onun royalite hakkına sahip olabileceğidir.

 

Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye’nin değişecek iklim koşullarında, olasılıkla birçok bitki türü ekim alanlarının yükseklere ve kuzeye kaymasının yanında, değişen koşullara uyacak yeni çeşitler geliştirebildiği takdirde, büyük bir gıda sıkıntısı yaşamayabilecektir. Ne varki böylesine hayati bir konuda toplumumuzda farkındalık yaratarak ve tüm olası katkı odaklarını tek bir çatı altında toplayarak adeta bir bilimsel araştırma seferberliği ilan etmemiz gerekmektedir.  

Nazimi Açıkgöz

 




[1] Bu bitki Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince araştırılmaktadır.

getirdiği “SAKALLI DARI”yı[1] (Brachiaria brizantha – (eski taksonomide Panicum brizantha)) genetik materyali hem klasik ıslah ve hem de biyoteknoloji materyali olarak kullanılarak öyle yüksek verimlere ulaşdı ki, açık alan sığırcılığında dört yıl olan kesim ağırlığına ulaşım 20 aya düşürüldü. Şimdi, ülkemizde yüzlerce kültür bitkisinin çok sayıda yetiştirme biçimi, tüketim amacı vardır (ikinci ürün, sera, açık alan, makarnalık – ekmeklik vs) ve dolayısıyle binlerce yeni çeşidin geliştirilmesi gerekmektedir. Bir ıslah Her ülke bilimsel araştırma önceliklerini kendi yararına göre belirler. Karar vericiler, değişen koşullar karşısında gecikmeksizin yeniden yönlendirmelere başvurur. İşte, küresel ısınma ve beraberinde gelecek gıda krizi için hızlı bir durum değerlendirmesinin tam zamanı. 2008 krizinin dünyada nelere mal olduğunu çoğumuz unutmamıştır. Küresel ısınma etkilerinin izlendiği günümüzde, gıda fiyatlarındaki dramatik artışlar hepimizi endişelendirmektedir. Kaçınılmaz olarak “açlık kapıda mı?” sorusuna takılıyoruz.

 

Gerçekten Gıda Krizi Yolda mı?

Günlük ekonomi haberlerinde dünya borsalarında ana gıda maddelerindeki fiyat artışları çoktan medyamıza yansıdı. Bu fiyat artışlarının nedeni özellikle temel gıda ürünlerinindeki düşük  rekoltelerinin yavaş yavaş ortaya çıkması. Aslında dünya çapında küresel ısınma ile ilgili acı beklenti listeleri yıllardır duyulmakta idi. Örneğin Orta ve güney Asya’da tahıl veriminin %30 düşeceği, Afrika’da 2020’lere doğru verimin %50 civarında düşeceği ve birçok bölgenin iklim değişiminden nasibini alacağı günlük gazete haberleri arasında yerlerini almaktadır. Nitekim içinde bulunduğumuz 2012 yılında bile AB’de de mısır rekoltesi %6, Rusya’da buğday rekoltesi %12 düşüş yaşarken ülkemizde de durum farklı değildir. Saman gibi bazı ürünlerimizin dahi katlanan fiyatları şimdiden bazı hayvancılık yatırımcılarını caydırdığı bir gerçek. Kısa bir süre önce G20’lerin “biyoyakıtların artık gıda kaynaklarından el çekmesi” çağrısı gıda krizinin kapıda olduğunun kuvvetli bir belirtisi idi. Son gelişmeler karşısında yeniden toplanacak 20 zengin ülkenin gıda krizi ile ne gibi kararlar alacakları merak konusu.

 

İklim Değişikliği ve Gıda Krizine Karşı Neler Yapmamız Gerekir?

Aslında dünya gıda ürünleri stokları herhangi bir değişiklik göstermemişse de özellikle kuzey yarıkürede 2012 hasatları pek iç açıcı değildir. Bu verim düşüklüğünün gelecekte devemı ana sorumuz. Küresel ısınma verileri maalesef bu saptamayı doğrulamaktadır. Öyle olunca da  var olan ekim alanlarının daha da genişletilme olasılığından başlayarak, mevcut arazilerden daha yüksek performens gösterecek tür – çeşit bazında bitkisel araştırmaların acilen ve yoğun bir biçimde başlatılma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çorak, asidik ve benzeri sorunlu arazileri Brezilya’da olduğu gibi yeni yöntemler ve yeni bitkilerle (Brezilya uzak doğunun (ıIlımal) soyasını tropik koşullara adapte ederek soya pazarında dünya liderleri arasına girdi) tarımsal üretimi artırma fırsatını yakalamak üzere acil planlara gereksinim ortada (http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim, “Brezilya’nın Tarımsal Mucizesi”). Yine sosyo-ekonomik yaklaşımlarla sulama ve benzeri altyapı çalışmaları ile tarımı desteklemek politik tercihlerdendir. Genç nufusu tarımsal üretimde tutma; gelişmiş ülkelerde, örneğin, Fransa'da 430 da, Türkiye'de 60 da olan (o da ortalama 7 ayrı parsel) işletme büyüklüğünün artırılması ve diğer birçok konuda yasal tedbirlere öncelik verilebilir. Bütün sorunlara rağmen tarımsal ihracatını 2011 yılında 18 milyar US$’lara çıkaran Türkiye’nin ileride karşımıza çıkacak küresel ısınmanın olumsuz etkilerini minumumda tutabileceğinin göstergesidir. Bu performansın devamı için ilk aşamada yarının değişecek koşullarında, her farklı ekoloji ve üretim – tüketim koşulu için en tüksek performansı gösterecek bitki tür ve çeşitlerin şimdiden belirlenmeli, ıslahı için şimdiden yeni bir strateji geliştirilmelidir.

 

Yarının Değişen İklim Koşullarına Uygun Yeni Bitki Çeşitlerini Nasıl Geliştirebiliriz?

Brezilya’nın Afrika’dan programında gereksinim duyulacak genetik materyal toplama, karakterizasyon (fenotipik, moleküler), değerlendirme, saklama gibi temel aşamalar başta olmak üzere melezleme, açılan materyalin seçimi, ön verim denemeleri, bölge denemeleri gibi birçok işleme gereksinim duyulur.  Bütün bunları yıllık rutin araştırmalar için kurulmuş Tarımsal Araştırma Kuruluşlarına bırakmak söz konusu olamaz. Zaten ülkemizde tohumcu kuruluşlara genetik materyal sunacak özel sektör de bulunmadığına göre bu konuda yeni bir sisteme gereksinim doğmakta. İşte gıda krizinin kapımızda olduğu şu günlerde, söz konusu bilimsel araştırmar için bir seferberlik ilanı kaçınılmaz görünüyor. Önce olayın öneminin YÖK ve üniversitelerden başlanarak, TÜBİTAK, tüm kamu araştırma kuruluşlarına, başta TÜRKTED olmak üzere tüm tohumculuk paydaşlarına, siyasi parti ve bürokratlara anlatılması şart. Tek başlı bir organizasyonla ve on binlerce ziraat fakültesi, fen fakültesi araştırma projelerini de devreye sokarak yapılacak başlangıçla, gerek özel ve gerekse kamu ıslah programlarının genetik materyalini sağlayabilecektir. Bu aşamada ilgili bitkiden yararlanan kişi ve kuruluşların, örneğin pamuk ulusal konseyi, un sanayiciler birliği, sebze – meyve ihracatcı birlikleri gibi yüzlerce destek birimleri devreye sokulabilir. Unutulmaması gerekli bir başka konu da, Türkiye’de ıslahçı hakları yasasının çıktığı, artık “hat” (genotip) tescilinin mümkün olabildiği, yani bir genotipi geliştirenin, onun royalite hakkına sahip olabileceğidir.

 

Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye’nin değişecek iklim koşullarında, olasılıkla birçok bitki türü ekim alanlarının yükseklere ve kuzeye kaymasının yanında, değişen koşullara uyacak yeni çeşitler geliştirebildiği takdirde, büyük bir gıda sıkıntısı yaşamayabilecektir. Ne varki böylesine hayati bir konuda toplumumuzda farkındalık yaratarak ve tüm olası katkı odaklarını tek bir çatı altında toplayarak adeta bir bilimsel araştırma seferberliği ilan etmemiz gerekmektedir.  

Nazimi Açıkgöz

 




[1] Bu bitki Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince araştırılmaktadır.

getirdiği “SAKALLI DARI”yı[1] (Brachiaria brizantha – (eski taksonomide Panicum brizantha)) genetik materyali hem klasik ıslah ve hem de biyoteknoloji materyali olarak kullanılarak öyle yüksek verimlere ulaşdı ki, açık alan sığırcılığında dört yıl olan kesim ağırlığına ulaşım 20 aya düşürüldü. Şimdi, ülkemizde yüzlerce kültür bitkisinin çok sayıda yetiştirme biçimi, tüketim amacı vardır (ikinci ürün, sera, açık alan, makarnalık – ekmeklik vs) ve dolayısıyle binlerce yeni çeşidin geliştirilmesi gerekmektedir. Bir ıslah Her ülke bilimsel araştırma önceliklerini kendi yararına göre belirler. Karar vericiler, değişen koşullar karşısında gecikmeksizin yeniden yönlendirmelere başvurur. İşte, küresel ısınma ve beraberinde gelecek gıda krizi için hızlı bir durum değerlendirmesinin tam zamanı. 2008 krizinin dünyada nelere mal olduğunu çoğumuz unutmamıştır. Küresel ısınma etkilerinin izlendiği günümüzde, gıda fiyatlarındaki dramatik artışlar hepimizi endişelendirmektedir. Kaçınılmaz olarak “açlık kapıda mı?” sorusuna takılıyoruz.

 

Gerçekten Gıda Krizi Yolda mı?

Günlük ekonomi haberlerinde dünya borsalarında ana gıda maddelerindeki fiyat artışları çoktan medyamıza yansıdı. Bu fiyat artışlarının nedeni özellikle temel gıda ürünlerinindeki düşük  rekoltelerinin yavaş yavaş ortaya çıkması. Aslında dünya çapında küresel ısınma ile ilgili acı beklenti listeleri yıllardır duyulmakta idi. Örneğin Orta ve güney Asya’da tahıl veriminin %30 düşeceği, Afrika’da 2020’lere doğru verimin %50 civarında düşeceği ve birçok bölgenin iklim değişiminden nasibini alacağı günlük gazete haberleri arasında yerlerini almaktadır. Nitekim içinde bulunduğumuz 2012 yılında bile AB’de de mısır rekoltesi %6, Rusya’da buğday rekoltesi %12 düşüş yaşarken ülkemizde de durum farklı değildir. Saman gibi bazı ürünlerimizin dahi katlanan fiyatları şimdiden bazı hayvancılık yatırımcılarını caydırdığı bir gerçek. Kısa bir süre önce G20’lerin “biyoyakıtların artık gıda kaynaklarından el çekmesi” çağrısı gıda krizinin kapıda olduğunun kuvvetli bir belirtisi idi. Son gelişmeler karşısında yeniden toplanacak 20 zengin ülkenin gıda krizi ile ne gibi kararlar alacakları merak konusu.

 

İklim Değişikliği ve Gıda Krizine Karşı Neler Yapmamız Gerekir?

Aslında dünya gıda ürünleri stokları herhangi bir değişiklik göstermemişse de özellikle kuzey yarıkürede 2012 hasatları pek iç açıcı değildir. Bu verim düşüklüğünün gelecekte devemı ana sorumuz. Küresel ısınma verileri maalesef bu saptamayı doğrulamaktadır. Öyle olunca da  var olan ekim alanlarının daha da genişletilme olasılığından başlayarak, mevcut arazilerden daha yüksek performens gösterecek tür – çeşit bazında bitkisel araştırmaların acilen ve yoğun bir biçimde başlatılma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çorak, asidik ve benzeri sorunlu arazileri Brezilya’da olduğu gibi yeni yöntemler ve yeni bitkilerle (Brezilya uzak doğunun (ıIlımal) soyasını tropik koşullara adapte ederek soya pazarında dünya liderleri arasına girdi) tarımsal üretimi artırma fırsatını yakalamak üzere acil planlara gereksinim ortada (http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim, “Brezilya’nın Tarımsal Mucizesi”). Yine sosyo-ekonomik yaklaşımlarla sulama ve benzeri altyapı çalışmaları ile tarımı desteklemek politik tercihlerdendir. Genç nufusu tarımsal üretimde tutma; gelişmiş ülkelerde, örneğin, Fransa'da 430 da, Türkiye'de 60 da olan (o da ortalama 7 ayrı parsel) işletme büyüklüğünün artırılması ve diğer birçok konuda yasal tedbirlere öncelik verilebilir. Bütün sorunlara rağmen tarımsal ihracatını 2011 yılında 18 milyar US$’lara çıkaran Türkiye’nin ileride karşımıza çıkacak küresel ısınmanın olumsuz etkilerini minumumda tutabileceğinin göstergesidir. Bu performansın devamı için ilk aşamada yarının değişecek koşullarında, her farklı ekoloji ve üretim – tüketim koşulu için en tüksek performansı gösterecek bitki tür ve çeşitlerin şimdiden belirlenmeli, ıslahı için şimdiden yeni bir strateji geliştirilmelidir.

 

Yarının Değişen İklim Koşullarına Uygun Yeni Bitki Çeşitlerini Nasıl Geliştirebiliriz?

Brezilya’nın Afrika’dan programında gereksinim duyulacak genetik materyal toplama, karakterizasyon (fenotipik, moleküler), değerlendirme, saklama gibi temel aşamalar başta olmak üzere melezleme, açılan materyalin seçimi, ön verim denemeleri, bölge denemeleri gibi birçok işleme gereksinim duyulur.  Bütün bunları yıllık rutin araştırmalar için kurulmuş Tarımsal Araştırma Kuruluşlarına bırakmak söz konusu olamaz. Zaten ülkemizde tohumcu kuruluşlara genetik materyal sunacak özel sektör de bulunmadığına göre bu konuda yeni bir sisteme gereksinim doğmakta. İşte gıda krizinin kapımızda olduğu şu günlerde, söz konusu bilimsel araştırmar için bir seferberlik ilanı kaçınılmaz görünüyor. Önce olayın öneminin YÖK ve üniversitelerden başlanarak, TÜBİTAK, tüm kamu araştırma kuruluşlarına, başta TÜRKTED olmak üzere tüm tohumculuk paydaşlarına, siyasi parti ve bürokratlara anlatılması şart. Tek başlı bir organizasyonla ve on binlerce ziraat fakültesi, fen fakültesi araştırma projelerini de devreye sokarak yapılacak başlangıçla, gerek özel ve gerekse kamu ıslah programlarının genetik materyalini sağlayabilecektir. Bu aşamada ilgili bitkiden yararlanan kişi ve kuruluşların, örneğin pamuk ulusal konseyi, un sanayiciler birliği, sebze – meyve ihracatcı birlikleri gibi yüzlerce destek birimleri devreye sokulabilir. Unutulmaması gerekli bir başka konu da, Türkiye’de ıslahçı hakları yasasının çıktığı, artık “hat” (genotip) tescilinin mümkün olabildiği, yani bir genotipi geliştirenin, onun royalite hakkına sahip olabileceğidir.

 

Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye’nin değişecek iklim koşullarında, olasılıkla birçok bitki türü ekim alanlarının yükseklere ve kuzeye kaymasının yanında, değişen koşullara uyacak yeni çeşitler geliştirebildiği takdirde, büyük bir gıda sıkıntısı yaşamayabilecektir. Ne varki böylesine hayati bir konuda toplumumuzda farkındalık yaratarak ve tüm olası katkı odaklarını tek bir çatı altında toplayarak adeta bir bilimsel araştırma seferberliği ilan etmemiz gerekmektedir.  

Nazimi Açıkgöz

 




[1] Bu bitki Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince araştırılmaktadır.

getirdiği “SAKALLI DARI”yı[1] (Brachiaria brizantha – (eski taksonomide Panicum brizantha)) genetik materyali hem klasik ıslah ve hem de biyoteknoloji materyali olarak kullanılarak öyle yüksek verimlere ulaşdı ki, açık alan sığırcılığında dört yıl olan kesim ağırlığına ulaşım 20 aya düşürüldü. Şimdi, ülkemizde yüzlerce kültür bitkisinin çok sayıda yetiştirme biçimi, tüketim amacı vardır (ikinci ürün, sera, açık alan, makarnalık – ekmeklik vs) ve dolayısıyle binlerce yeni çeşidin geliştirilmesi gerekmektedir. Bir ıslah Her ülke bilimsel araştırma önceliklerini kendi yararına göre belirler. Karar vericiler, değişen koşullar karşısında gecikmeksizin yeniden yönlendirmelere başvurur. İşte, küresel ısınma ve beraberinde gelecek gıda krizi için hızlı bir durum değerlendirmesinin tam zamanı. 2008 krizinin dünyada nelere mal olduğunu çoğumuz unutmamıştır. Küresel ısınma etkilerinin izlendiği günümüzde, gıda fiyatlarındaki dramatik artışlar hepimizi endişelendirmektedir. Kaçınılmaz olarak “açlık kapıda mı?” sorusuna takılıyoruz.

 

Gerçekten Gıda Krizi Yolda mı?

Günlük ekonomi haberlerinde dünya borsalarında ana gıda maddelerindeki fiyat artışları çoktan medyamıza yansıdı. Bu fiyat artışlarının nedeni özellikle temel gıda ürünlerinindeki düşük  rekoltelerinin yavaş yavaş ortaya çıkması. Aslında dünya çapında küresel ısınma ile ilgili acı beklenti listeleri yıllardır duyulmakta idi. Örneğin Orta ve güney Asya’da tahıl veriminin %30 düşeceği, Afrika’da 2020’lere doğru verimin %50 civarında düşeceği ve birçok bölgenin iklim değişiminden nasibini alacağı günlük gazete haberleri arasında yerlerini almaktadır. Nitekim içinde bulunduğumuz 2012 yılında bile AB’de de mısır rekoltesi %6, Rusya’da buğday rekoltesi %12 düşüş yaşarken ülkemizde de durum farklı değildir. Saman gibi bazı ürünlerimizin dahi katlanan fiyatları şimdiden bazı hayvancılık yatırımcılarını caydırdığı bir gerçek. Kısa bir süre önce G20’lerin “biyoyakıtların artık gıda kaynaklarından el çekmesi” çağrısı gıda krizinin kapıda olduğunun kuvvetli bir belirtisi idi. Son gelişmeler karşısında yeniden toplanacak 20 zengin ülkenin gıda krizi ile ne gibi kararlar alacakları merak konusu.

 

İklim Değişikliği ve Gıda Krizine Karşı Neler Yapmamız Gerekir?

Aslında dünya gıda ürünleri stokları herhangi bir değişiklik göstermemişse de özellikle kuzey yarıkürede 2012 hasatları pek iç açıcı değildir. Bu verim düşüklüğünün gelecekte devemı ana sorumuz. Küresel ısınma verileri maalesef bu saptamayı doğrulamaktadır. Öyle olunca da  var olan ekim alanlarının daha da genişletilme olasılığından başlayarak, mevcut arazilerden daha yüksek performens gösterecek tür – çeşit bazında bitkisel araştırmaların acilen ve yoğun bir biçimde başlatılma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çorak, asidik ve benzeri sorunlu arazileri Brezilya’da olduğu gibi yeni yöntemler ve yeni bitkilerle (Brezilya uzak doğunun (ıIlımal) soyasını tropik koşullara adapte ederek soya pazarında dünya liderleri arasına girdi) tarımsal üretimi artırma fırsatını yakalamak üzere acil planlara gereksinim ortada (http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim, “Brezilya’nın Tarımsal Mucizesi”). Yine sosyo-ekonomik yaklaşımlarla sulama ve benzeri altyapı çalışmaları ile tarımı desteklemek politik tercihlerdendir. Genç nufusu tarımsal üretimde tutma; gelişmiş ülkelerde, örneğin, Fransa'da 430 da, Türkiye'de 60 da olan (o da ortalama 7 ayrı parsel) işletme büyüklüğünün artırılması ve diğer birçok konuda yasal tedbirlere öncelik verilebilir. Bütün sorunlara rağmen tarımsal ihracatını 2011 yılında 18 milyar US$’lara çıkaran Türkiye’nin ileride karşımıza çıkacak küresel ısınmanın olumsuz etkilerini minumumda tutabileceğinin göstergesidir. Bu performansın devamı için ilk aşamada yarının değişecek koşullarında, her farklı ekoloji ve üretim – tüketim koşulu için en tüksek performansı gösterecek bitki tür ve çeşitlerin şimdiden belirlenmeli, ıslahı için şimdiden yeni bir strateji geliştirilmelidir.

 

Yarının Değişen İklim Koşullarına Uygun Yeni Bitki Çeşitlerini Nasıl Geliştirebiliriz?

Brezilya’nın Afrika’dan programında gereksinim duyulacak genetik materyal toplama, karakterizasyon (fenotipik, moleküler), değerlendirme, saklama gibi temel aşamalar başta olmak üzere melezleme, açılan materyalin seçimi, ön verim denemeleri, bölge denemeleri gibi birçok işleme gereksinim duyulur.  Bütün bunları yıllık rutin araştırmalar için kurulmuş Tarımsal Araştırma Kuruluşlarına bırakmak söz konusu olamaz. Zaten ülkemizde tohumcu kuruluşlara genetik materyal sunacak özel sektör de bulunmadığına göre bu konuda yeni bir sisteme gereksinim doğmakta. İşte gıda krizinin kapımızda olduğu şu günlerde, söz konusu bilimsel araştırmar için bir seferberlik ilanı kaçınılmaz görünüyor. Önce olayın öneminin YÖK ve üniversitelerden başlanarak, TÜBİTAK, tüm kamu araştırma kuruluşlarına, başta TÜRKTED olmak üzere tüm tohumculuk paydaşlarına, siyasi parti ve bürokratlara anlatılması şart. Tek başlı bir organizasyonla ve on binlerce ziraat fakültesi, fen fakültesi araştırma projelerini de devreye sokarak yapılacak başlangıçla, gerek özel ve gerekse kamu ıslah programlarının genetik materyalini sağlayabilecektir. Bu aşamada ilgili bitkiden yararlanan kişi ve kuruluşların, örneğin pamuk ulusal konseyi, un sanayiciler birliği, sebze – meyve ihracatcı birlikleri gibi yüzlerce destek birimleri devreye sokulabilir. Unutulmaması gerekli bir başka konu da, Türkiye’de ıslahçı hakları yasasının çıktığı, artık “hat” (genotip) tescilinin mümkün olabildiği, yani bir genotipi geliştirenin, onun royalite hakkına sahip olabileceğidir.

 

Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye’nin değişecek iklim koşullarında, olasılıkla birçok bitki türü ekim alanlarının yükseklere ve kuzeye kaymasının yanında, değişen koşullara uyacak yeni çeşitler geliştirebildiği takdirde, büyük bir gıda sıkıntısı yaşamayabilecektir. Ne varki böylesine hayati bir konuda toplumumuzda farkındalık yaratarak ve tüm olası katkı odaklarını tek bir çatı altında toplayarak adeta bir bilimsel araştırma seferberliği ilan etmemiz gerekmektedir.  

Nazimi Açıkgöz

 




[1] Bu bitki Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince araştırılmaktadır.

Paylaş
Etiketler: gıda kırizi yoldagıdakırizikıriz
Önceki Yazı

Vay Sen misin Dr. Akgün’ü Konuşturan

Sonraki Yazı

Kutlu Misafiri Uğurlarken…

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ

1964 yılında Ankara Üniversitesi'nden mezun olan Nazimi Açıkgöz, 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi'nde doktora derecesini aldı. 1972-1973 yılları arasında TÜBİTAK'ta çalıştıktan sonra Ege Üniversitesi'ne katıldı ve 2009 yılında emekli oluncaya kadar orada çalıştı. Çeltik ıslah çalışmaları CENTO, NATO, IAEA ve TÜBİTAK tarafından desteklendi ve sonunda bir çeltik çeşidi “TOAG92” tescil edildi. Tarımda bilgisayar kullanımı üzerine çalışmaları tohum veritabanı yönetim sistemi ile biyoistatistik üzerine yoğunlaşmış ve TARIST (Agrostatistics) paketi geliştirilmiştir. Bu uygulama hala bu alandaki tek Türk yazılımıdır. 1996-2016 yılları arasında, aylık elektronik haber dergisi “agbiyotek” in de (http://agbiyotek.com/) yöneticiliğini yapmıştır. 1998-2004 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı Ege Üniversitesi'nde “Tohum Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurucularından biridir. Düzenlediği bilimsel etkinliklerden bazıları:  CENTO'nun desteğiyle Güncel Pirinç Yetiştirme Tekniği ve Yeni Çeşitlerin Yetiştirilmesi (1978 - İZMİR)  Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu 1994-İZMİR,  ITAFE'03 - Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilişim Teknolojileri Kongresi 7-10 Ekim 2003, İzmir  Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar sempozyumu 14-15 / 12/06 İzmir (www.enerjibitkileri06.ege.edu.tr) 2005-2007 yılları arasında FAO, GEF, UNDP, UNEP, UNESCO, Dünya Bankası ve DSÖ tarafından yürütülen "Uluslararası Tarımda Bilim ve Teknolojik Gelişmeler" projesinde yazar olarak yer aldı. (http://www.agassessment.org/) Serbest yazar olarak tohum ve tohum teknolojisi, tohum stratejisi, agrobiyoteknoloji, iklim değişikliği ve tarım ile ilgili pek çok portalda yayın yapıyor:  http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim  https://nazimiacikgoz.wordpress.com  https://geneticliteracyproject.org/  https://nacikgoz.blogactiv.eu/ Ayrıca IPCC İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporunda (2019) İnceleme Editörü olarak görev almıştır (https://www.ipcc.ch/srccl/). Halen haftalık bir e-dergi yayınlamaktadır: "Haftalık Bitki Islahı" (https://paper.li/e-1578347400#/)

İlişkili Yazılar

Transgenik Buğday da Çiftçinin Hizmetine Sunuluyor
Bilim & Teknoloji

Transgenik Buğday da Çiftçinin Hizmetine Sunuluyor

25 Haziran 2021
5k
Ekonomi & Finans

AB Tarımının Geleceği İçin Nasıl Hazırlanıyor

27 Mayıs 2021
5.3k
Tıbbi ve ve Tarımsal Biyoteknoloji Yönergelerinde AB’nin Çifte Standartı
Ekonomi & Finans

Tıbbi ve ve Tarımsal Biyoteknoloji Yönergelerinde AB’nin Çifte Standartı

22 Nisan 2021
5k
Gelecekte Gıda Tüketimleri Ne Yönde Değişecek
Ekonomi & Finans

Gelecekte Gıda Tüketimleri Ne Yönde Değişecek

13 Nisan 2021
5k
Sonraki Yazı

Kutlu Misafiri Uğurlarken…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap