Bunlardan York Testi’ nin Adnan Oktar Örgütü tarafından pazarlandığını ve bu 
vasıta ile yüzlerce kişiyi dolandırdığını Sabah gazetesinde Dilek Güngör yazmıştı (2).
Fatih Altaylı da gene örgüte ait Pinner Test ile dolandırıcılığın nasıl yapıldığını anlatıyor:
“Ortada bir test falan yoktu. Kan alınıyor, bir analiz yapılmadan yapılmış gibi raporlar hazırlanıyordu. Hastalardan alınan 1.100 TL ila 1450 TL arasındaki ücretlerin yarısını hastasına testi öneren doktor ve diyetisyenlere vererek müşteriler buldular (1).
Ben tabii ki işin bu tarafını bilmiyordum.
Gıda tolerans testlerinin bilimsel bakımdan değeri olmadığını, insanların açıkça aldatıldıklarını yazıp söylemekle beraber derdimi anlatamadığım gibi özellikle de meslektaşlarımın “medyatik doktor” aşağılamasına maruz kalıyordum.
Bu yazı ve televizyon konuşmalarım yüzünden bu testleri pazarlayanlardan doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ve uyarılar da aldım.
Gıda tolerans testleri rezaleti
2012’ de yayınladığım “Gıda tolerans testleri rezaleti” başlıklı yazımın son bölümünü sunuyorum (3):
“Gıda tolerans testi, öyle her başı ağrıyana, karnı şişene, astımı olana veya zayıflayamayana yapılacak bir test değildir. Bu insanları aldatmaktan başka bir şey değildir.
Bu tür laboratuarların bir takım kanuni boşluklardan faydalandıklarını sanıyorum. Bir doktorun isteği olmadan bir kimsenin kanının alınması ve hele de bu kanın Sağlık Bakanlığının müsaadesi olmadan yurt dışına gönderilerek orada tahlilinin yapılması olacak bir şey değil.
Sağlık Bakanlığının acilen gıda tolerans testleri rezaletine el atması, insanların kandırılmalarına, göz göre göre soyulmalarına seyirci kalmaması gerekiyor.”
Karatay’ ı da uyardım
Prof. Dr. Canan Karatay’ ın haklı olduğunu düşündüğüm konularda sonuna kadar “arkasında” durduğum gibi aklıma yatmayan durumlarda da “karşısına” dikildiğimi okuyucularım gayet iyi bilirler.
Bu testlerin popülerleşmesinde büyük katkısı olan Canan Hoca’ yı bu testlerle ilgili olarak da uyardım ama kendisine karşı çıkan herkese yaptığı gibi beni dinlemedi (4).
Vitamin ve besin desteği “manyağı” yapılan on binlerce -belki yüz binlerce- insanın bu hiçbir işe yaramayan testleri yaptırmasında, paralarını çöpe atmalarında onun da büyük günahı olduğuna inanıyorum.
Pinner testin resmen reklâmını yapan doktorlar da var
Gıda entolerans testlerinin, Pinner Test’ in dolayı ve doğrudan reklâmını yapan doktorlar arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Dr. Ender Saraç, Dr. Hasan İnsel gibi neredeyse her gün ekranlarda görünen medyatik doktorlar da var (5, 6).
Medya da bilerek veya bilmeyerek (!) bu oyuna gelmiş görünüyor (7, 8, 9).
Murat Boz, Özge Özpirinçci, Elçin Sangu, Buğra Gülsoy, Damla Sönmez, Aslı Enver, Ezgi Mola, Erkan Petekkaya, Hande Ercel, Sinem Kobal, Serkan Çayoğlu gibi çok sayıda isim sosyal medya aracılığıyla pinner test yaptırdıklarını açıklayan ünlülerden (10).
Bu işe dâhil olanların babalarının hayrı için konuşmadıklarını söylemeye gerek var mı bilmem.
Altaylı’ ya iki noktada uyarım var
Altaylı’ nın yazısı çok mükemmel ama ona iki mevzuda uyarım var:
BİR: Pinner Testi sadece “sahte” olduğu için tenkit ediyor, oysa insanlar bu test gerçekten doğru yapıldığında da aldatılıyor; değişen bir şey yok!
İKİ: Örgüt için “insan sağlığını bile hiçe sayan, alçakça işlerinden sadece biri” derken çok haklı da bu işin pazarlamasına âlet olanların özellikle de doktor unvanlı kişiler de kabahatli değil mi?
Gıda intolerans testleri nedir?
Bu testlerde herhangi bir yiyeceğe karşı IgG4 sınıfından antikorların belirlenmesi o kişinin o yiyecekle karşılaştığı ve bağışıklık sisteminin onu yabancı bir protein gibi algıladığı anlamına geliyor.
IgG4 varlığı, o besine karşı bir entolerans (tahammülsüzlük), alerji veya hipersensitivite (aşırı duyarlılık) olduğunu göstermediği gibi tam aksine düzenleyici T hücreleri aktivitesiyle bağlantılı immünolojik toleransın bulgusu olarak kabul ediliyor.
IgG4 varlığı bir başka ifade ile vücudun o yiyecekle karşılaştığını gösteren fizyolojik bir cevaptan başka bir şey değil.
Herkeste yediği gıdalara karşı IgG sınıfından antikorlar üretilir ve bu antikorların kandaki seviyesi genlere ve diyete göre değişir.
IgG antikorları sağlıklı çocuk ve erişkinlerde gıda ile ilgili belirtilerin olup olmamasından bağımsız olarak sıklıkla tespit edilebilir.
IgG antikorlarının gıda alerjisi ve ya gıda entoleransını belirlemede işe yarayabileceğini gösteren yeterli delil olmadığı gibi, IgG antikorları da herhangi bir belirtiye yol açmazlar (11).
Gelelim neticeye
BİR: Ben bu testlerin “bilimsel bakımdan” işe yaramadığını, insanların resmen dolandırıldığını, doktorların da buna yardımcı olduklarını defalarca dile getirdim ama kendimi dinletemedim.
İKİ: Fatih Altaylı, bu yazısıyla bu işin içindeki “dolandırıcılığı” da gözler önüne sererek meseleyi halk için de doktorlar için de yüzde yüz “anlaşılabilir” kılıyor.
ÜÇ: Bu testlerin reklâmına doğrudan veya dolaylı olarak âlet olan, bilerek veya bilmeyerek halkı bu testleri yaptırmaya teşvik eden, hastalarına gıda tolerans testlerine göre ahkâm kesen etıbbanın acaba yüzü kızaracak mı merak ediyorum.
Kaynaklar:
1. https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2060314-adnan-oktarin-firildak-isleri
3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/02/29/derdime-bir-care/gida-tolerans-testleri-rezaleti/
4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/11/23/yazilar/tip-yazilari/beslenme/kucukusta-karataya-karsi/
5. https://www.youtube.com/watch?v=H0DAxn2YuIQ
6. https://www.youtube.com/watch?v=lLKcEuyrA5U
7. https://www.youtube.com/watch?v=9A_MBb-9Jy8
8. https://www.youtube.com/watch?v=T8JPAqi0XuQ
9. https://www.youtube.com/watch?v=dlrt-PdiwcM
Bunlardan York Testi’ nin Adnan Oktar Örgütü tarafından pazarlandığını ve bu vasıta ile yüzlerce kişiyi dolandırdığını Sabah gazetesinde Dilek Güngör yazmıştı (2).
Fatih Altaylı da gene örgüte ait Pinner Test ile dolandırıcılığın nasıl yapıldığını anlatıyor:
“Ortada bir test falan yoktu. Kan alınıyor, bir analiz yapılmadan yapılmış gibi raporlar hazırlanıyordu. Hastalardan alınan 1.100 TL ila 1450 TL arasındaki ücretlerin yarısını hastasına testi öneren doktor ve diyetisyenlere vererek müşteriler buldular (1).
Ben tabii ki işin bu tarafını bilmiyordum.
Gıda tolerans testlerinin bilimsel bakımdan değeri olmadığını, insanların açıkça aldatıldıklarını yazıp söylemekle beraber derdimi anlatamadığım gibi özellikle de meslektaşlarımın “medyatik doktor” aşağılamasına maruz kalıyordum.
Bu yazı ve televizyon konuşmalarım yüzünden bu testleri pazarlayanlardan doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ve uyarılar da aldım.
Gıda tolerans testleri rezaleti
2012’ de yayınladığım “Gıda tolerans testleri rezaleti” başlıklı yazımın son bölümünü sunuyorum (3):
“Gıda tolerans testi, öyle her başı ağrıyana, karnı şişene, astımı olana veya zayıflayamayana yapılacak bir test değildir. Bu insanları aldatmaktan başka bir şey değildir.
Bu tür laboratuarların bir takım kanuni boşluklardan faydalandıklarını sanıyorum. Bir doktorun isteği olmadan bir kimsenin kanının alınması ve hele de bu kanın Sağlık Bakanlığının müsaadesi olmadan yurt dışına gönderilerek orada tahlilinin yapılması olacak bir şey değil.
Sağlık Bakanlığının acilen gıda tolerans testleri rezaletine el atması, insanların kandırılmalarına, göz göre göre soyulmalarına seyirci kalmaması gerekiyor.”
Karatay’ ı da uyardım
Prof. Dr. Canan Karatay’ ın haklı olduğunu düşündüğüm konularda sonuna kadar “arkasında” durduğum gibi aklıma yatmayan durumlarda da “karşısına” dikildiğimi okuyucularım gayet iyi bilirler.
Bu testlerin popülerleşmesinde büyük katkısı olan Canan Hoca’ yı bu testlerle ilgili olarak da uyardım ama kendisine karşı çıkan herkese yaptığı gibi beni dinlemedi (4).
Vitamin ve besin desteği “manyağı” yapılan on binlerce -belki yüz binlerce- insanın bu hiçbir işe yaramayan testleri yaptırmasında, paralarını çöpe atmalarında onun da büyük günahı olduğuna inanıyorum.
Pinner testin resmen reklâmını yapan doktorlar da var
Gıda entolerans testlerinin, Pinner Test’ in dolayı ve doğrudan reklâmını yapan doktorlar arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Dr. Ender Saraç, Dr. Hasan İnsel gibi neredeyse her gün ekranlarda görünen medyatik doktorlar da var (5, 6).
Medya da bilerek veya bilmeyerek (!) bu oyuna gelmiş görünüyor (7, 8, 9).
Murat Boz, Özge Özpirinçci, Elçin Sangu, Buğra Gülsoy, Damla Sönmez, Aslı Enver, Ezgi Mola, Erkan Petekkaya, Hande Ercel, Sinem Kobal, Serkan Çayoğlu gibi çok sayıda isim sosyal medya aracılığıyla pinner test yaptırdıklarını açıklayan ünlülerden (10).
Bu işe dâhil olanların babalarının hayrı için konuşmadıklarını söylemeye gerek var mı bilmem.
Altaylı’ ya iki noktada uyarım var
Altaylı’ nın yazısı çok mükemmel ama ona iki mevzuda uyarım var:
BİR: Pinner Testi sadece “sahte” olduğu için tenkit ediyor, oysa insanlar bu test gerçekten doğru yapıldığında da aldatılıyor; değişen bir şey yok!
İKİ: Örgüt için “insan sağlığını bile hiçe sayan, alçakça işlerinden sadece biri” derken çok haklı da bu işin pazarlamasına âlet olanların özellikle de doktor unvanlı kişiler de kabahatli değil mi?
Gıda intolerans testleri nedir?
Bu testlerde herhangi bir yiyeceğe karşı IgG4 sınıfından antikorların belirlenmesi o kişinin o yiyecekle karşılaştığı ve bağışıklık sisteminin onu yabancı bir protein gibi algıladığı anlamına geliyor.
IgG4 varlığı, o besine karşı bir entolerans (tahammülsüzlük), alerji veya hipersensitivite (aşırı duyarlılık) olduğunu göstermediği gibi tam aksine düzenleyici T hücreleri aktivitesiyle bağlantılı immünolojik toleransın bulgusu olarak kabul ediliyor.
IgG4 varlığı bir başka ifade ile vücudun o yiyecekle karşılaştığını gösteren fizyolojik bir cevaptan başka bir şey değil.
Herkeste yediği gıdalara karşı IgG sınıfından antikorlar üretilir ve bu antikorların kandaki seviyesi genlere ve diyete göre değişir.
IgG antikorları sağlıklı çocuk ve erişkinlerde gıda ile ilgili belirtilerin olup olmamasından bağımsız olarak sıklıkla tespit edilebilir.
IgG antikorlarının gıda alerjisi ve ya gıda entoleransını belirlemede işe yarayabileceğini gösteren yeterli delil olmadığı gibi, IgG antikorları da herhangi bir belirtiye yol açmazlar (11).
Gelelim neticeye
BİR: Ben bu testlerin “bilimsel bakımdan” işe yaramadığını, insanların resmen dolandırıldığını, doktorların da buna yardımcı olduklarını defalarca dile getirdim ama kendimi dinletemedim.
İKİ: Fatih Altaylı, bu yazısıyla bu işin içindeki “dolandırıcılığı” da gözler önüne sererek meseleyi halk için de doktorlar için de yüzde yüz “anlaşılabilir” kılıyor.
ÜÇ: Bu testlerin reklâmına doğrudan veya dolaylı olarak âlet olan, bilerek veya bilmeyerek halkı bu testleri yaptırmaya teşvik eden, hastalarına gıda tolerans testlerine göre ahkâm kesen etıbbanın acaba yüzü kızaracak mı merak ediyorum.
Kaynaklar:
1. https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2060314-adnan-oktarin-firildak-isleri
3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/02/29/derdime-bir-care/gida-tolerans-testleri-rezaleti/
4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/11/23/yazilar/tip-yazilari/beslenme/kucukusta-karataya-karsi/
5. https://www.youtube.com/watch?v=H0DAxn2YuIQ
6. https://www.youtube.com/watch?v=lLKcEuyrA5U
7. https://www.youtube.com/watch?v=9A_MBb-9Jy8
8. https://www.youtube.com/watch?v=T8JPAqi0XuQ
9. https://www.youtube.com/watch?v=dlrt-PdiwcM
Bunlardan York Testi’ nin Adnan Oktar Örgütü tarafından pazarlandığını ve bu vasıta ile yüzlerce kişiyi dolandırdığını Sabah gazetesinde Dilek Güngör yazmıştı (2).
Fatih Altaylı da gene örgüte ait Pinner Test ile dolandırıcılığın nasıl yapıldığını anlatıyor:
“Ortada bir test falan yoktu. Kan alınıyor, bir analiz yapılmadan yapılmış gibi raporlar hazırlanıyordu. Hastalardan alınan 1.100 TL ila 1450 TL arasındaki ücretlerin yarısını hastasına testi öneren doktor ve diyetisyenlere vererek müşteriler buldular (1).
Ben tabii ki işin bu tarafını bilmiyordum.
Gıda tolerans testlerinin bilimsel bakımdan değeri olmadığını, insanların açıkça aldatıldıklarını yazıp söylemekle beraber derdimi anlatamadığım gibi özellikle de meslektaşlarımın “medyatik doktor” aşağılamasına maruz kalıyordum.
Bu yazı ve televizyon konuşmalarım yüzünden bu testleri pazarlayanlardan doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ve uyarılar da aldım.
Gıda tolerans testleri rezaleti
2012’ de yayınladığım “Gıda tolerans testleri rezaleti” başlıklı yazımın son bölümünü sunuyorum (3):
“Gıda tolerans testi, öyle her başı ağrıyana, karnı şişene, astımı olana veya zayıflayamayana yapılacak bir test değildir. Bu insanları aldatmaktan başka bir şey değildir.
Bu tür laboratuarların bir takım kanuni boşluklardan faydalandıklarını sanıyorum. Bir doktorun isteği olmadan bir kimsenin kanının alınması ve hele de bu kanın Sağlık Bakanlığının müsaadesi olmadan yurt dışına gönderilerek orada tahlilinin yapılması olacak bir şey değil.
Sağlık Bakanlığının acilen gıda tolerans testleri rezaletine el atması, insanların kandırılmalarına, göz göre göre soyulmalarına seyirci kalmaması gerekiyor.”
Karatay’ ı da uyardım
Prof. Dr. Canan Karatay’ ın haklı olduğunu düşündüğüm konularda sonuna kadar “arkasında” durduğum gibi aklıma yatmayan durumlarda da “karşısına” dikildiğimi okuyucularım gayet iyi bilirler.
Bu testlerin popülerleşmesinde büyük katkısı olan Canan Hoca’ yı bu testlerle ilgili olarak da uyardım ama kendisine karşı çıkan herkese yaptığı gibi beni dinlemedi (4).
Vitamin ve besin desteği “manyağı” yapılan on binlerce -belki yüz binlerce- insanın bu hiçbir işe yaramayan testleri yaptırmasında, paralarını çöpe atmalarında onun da büyük günahı olduğuna inanıyorum.
Pinner testin resmen reklâmını yapan doktorlar da var
Gıda entolerans testlerinin, Pinner Test’ in dolayı ve doğrudan reklâmını yapan doktorlar arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Dr. Ender Saraç, Dr. Hasan İnsel gibi neredeyse her gün ekranlarda görünen medyatik doktorlar da var (5, 6).
Medya da bilerek veya bilmeyerek (!) bu oyuna gelmiş görünüyor (7, 8, 9).
Murat Boz, Özge Özpirinçci, Elçin Sangu, Buğra Gülsoy, Damla Sönmez, Aslı Enver, Ezgi Mola, Erkan Petekkaya, Hande Ercel, Sinem Kobal, Serkan Çayoğlu gibi çok sayıda isim sosyal medya aracılığıyla pinner test yaptırdıklarını açıklayan ünlülerden (10).
Bu işe dâhil olanların babalarının hayrı için konuşmadıklarını söylemeye gerek var mı bilmem.
Altaylı’ ya iki noktada uyarım var
Altaylı’ nın yazısı çok mükemmel ama ona iki mevzuda uyarım var:
BİR: Pinner Testi sadece “sahte” olduğu için tenkit ediyor, oysa insanlar bu test gerçekten doğru yapıldığında da aldatılıyor; değişen bir şey yok!
İKİ: Örgüt için “insan sağlığını bile hiçe sayan, alçakça işlerinden sadece biri” derken çok haklı da bu işin pazarlamasına âlet olanların özellikle de doktor unvanlı kişiler de kabahatli değil mi?
Gıda intolerans testleri nedir?
Bu testlerde herhangi bir yiyeceğe karşı IgG4 sınıfından antikorların belirlenmesi o kişinin o yiyecekle karşılaştığı ve bağışıklık sisteminin onu yabancı bir protein gibi algıladığı anlamına geliyor.
IgG4 varlığı, o besine karşı bir entolerans (tahammülsüzlük), alerji veya hipersensitivite (aşırı duyarlılık) olduğunu göstermediği gibi tam aksine düzenleyici T hücreleri aktivitesiyle bağlantılı immünolojik toleransın bulgusu olarak kabul ediliyor.
IgG4 varlığı bir başka ifade ile vücudun o yiyecekle karşılaştığını gösteren fizyolojik bir cevaptan başka bir şey değil.
Herkeste yediği gıdalara karşı IgG sınıfından antikorlar üretilir ve bu antikorların kandaki seviyesi genlere ve diyete göre değişir.
IgG antikorları sağlıklı çocuk ve erişkinlerde gıda ile ilgili belirtilerin olup olmamasından bağımsız olarak sıklıkla tespit edilebilir.
IgG antikorlarının gıda alerjisi ve ya gıda entoleransını belirlemede işe yarayabileceğini gösteren yeterli delil olmadığı gibi, IgG antikorları da herhangi bir belirtiye yol açmazlar (11).
Gelelim neticeye
BİR: Ben bu testlerin “bilimsel bakımdan” işe yaramadığını, insanların resmen dolandırıldığını, doktorların da buna yardımcı olduklarını defalarca dile getirdim ama kendimi dinletemedim.
İKİ: Fatih Altaylı, bu yazısıyla bu işin içindeki “dolandırıcılığı” da gözler önüne sererek meseleyi halk için de doktorlar için de yüzde yüz “anlaşılabilir” kılıyor.
ÜÇ: Bu testlerin reklâmına doğrudan veya dolaylı olarak âlet olan, bilerek veya bilmeyerek halkı bu testleri yaptırmaya teşvik eden, hastalarına gıda tolerans testlerine göre ahkâm kesen etıbbanın acaba yüzü kızaracak mı merak ediyorum.
Kaynaklar:
1. https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2060314-adnan-oktarin-firildak-isleri
3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/02/29/derdime-bir-care/gida-tolerans-testleri-rezaleti/
4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/11/23/yazilar/tip-yazilari/beslenme/kucukusta-karataya-karsi/
5. https://www.youtube.com/watch?v=H0DAxn2YuIQ
6. https://www.youtube.com/watch?v=lLKcEuyrA5U
7. https://www.youtube.com/watch?v=9A_MBb-9Jy8
8. https://www.youtube.com/watch?v=T8JPAqi0XuQ
9. https://www.youtube.com/watch?v=dlrt-PdiwcM
Bunlardan York Testi’ nin Adnan Oktar Örgütü tarafından pazarlandığını ve bu vasıta ile yüzlerce kişiyi dolandırdığını Sabah gazetesinde Dilek Güngör yazmıştı (2).
Fatih Altaylı da gene örgüte ait Pinner Test ile dolandırıcılığın nasıl yapıldığını anlatıyor:
“Ortada bir test falan yoktu. Kan alınıyor, bir analiz yapılmadan yapılmış gibi raporlar hazırlanıyordu. Hastalardan alınan 1.100 TL ila 1450 TL arasındaki ücretlerin yarısını hastasına testi öneren doktor ve diyetisyenlere vererek müşteriler buldular (1).
Ben tabii ki işin bu tarafını bilmiyordum.
Gıda tolerans testlerinin bilimsel bakımdan değeri olmadığını, insanların açıkça aldatıldıklarını yazıp söylemekle beraber derdimi anlatamadığım gibi özellikle de meslektaşlarımın “medyatik doktor” aşağılamasına maruz kalıyordum.
Bu yazı ve televizyon konuşmalarım yüzünden bu testleri pazarlayanlardan doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ve uyarılar da aldım.
Gıda tolerans testleri rezaleti
2012’ de yayınladığım “Gıda tolerans testleri rezaleti” başlıklı yazımın son bölümünü sunuyorum (3):
“Gıda tolerans testi, öyle her başı ağrıyana, karnı şişene, astımı olana veya zayıflayamayana yapılacak bir test değildir. Bu insanları aldatmaktan başka bir şey değildir.
Bu tür laboratuarların bir takım kanuni boşluklardan faydalandıklarını sanıyorum. Bir doktorun isteği olmadan bir kimsenin kanının alınması ve hele de bu kanın Sağlık Bakanlığının müsaadesi olmadan yurt dışına gönderilerek orada tahlilinin yapılması olacak bir şey değil.
Sağlık Bakanlığının acilen gıda tolerans testleri rezaletine el atması, insanların kandırılmalarına, göz göre göre soyulmalarına seyirci kalmaması gerekiyor.”
Karatay’ ı da uyardım
Prof. Dr. Canan Karatay’ ın haklı olduğunu düşündüğüm konularda sonuna kadar “arkasında” durduğum gibi aklıma yatmayan durumlarda da “karşısına” dikildiğimi okuyucularım gayet iyi bilirler.
Bu testlerin popülerleşmesinde büyük katkısı olan Canan Hoca’ yı bu testlerle ilgili olarak da uyardım ama kendisine karşı çıkan herkese yaptığı gibi beni dinlemedi (4).
Vitamin ve besin desteği “manyağı” yapılan on binlerce -belki yüz binlerce- insanın bu hiçbir işe yaramayan testleri yaptırmasında, paralarını çöpe atmalarında onun da büyük günahı olduğuna inanıyorum.
Pinner testin resmen reklâmını yapan doktorlar da var
Gıda entolerans testlerinin, Pinner Test’ in dolayı ve doğrudan reklâmını yapan doktorlar arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Dr. Ender Saraç, Dr. Hasan İnsel gibi neredeyse her gün ekranlarda görünen medyatik doktorlar da var (5, 6).
Medya da bilerek veya bilmeyerek (!) bu oyuna gelmiş görünüyor (7, 8, 9).
Murat Boz, Özge Özpirinçci, Elçin Sangu, Buğra Gülsoy, Damla Sönmez, Aslı Enver, Ezgi Mola, Erkan Petekkaya, Hande Ercel, Sinem Kobal, Serkan Çayoğlu gibi çok sayıda isim sosyal medya aracılığıyla pinner test yaptırdıklarını açıklayan ünlülerden (10).
Bu işe dâhil olanların babalarının hayrı için konuşmadıklarını söylemeye gerek var mı bilmem.
Altaylı’ ya iki noktada uyarım var
Altaylı’ nın yazısı çok mükemmel ama ona iki mevzuda uyarım var:
BİR: Pinner Testi sadece “sahte” olduğu için tenkit ediyor, oysa insanlar bu test gerçekten doğru yapıldığında da aldatılıyor; değişen bir şey yok!
İKİ: Örgüt için “insan sağlığını bile hiçe sayan, alçakça işlerinden sadece biri” derken çok haklı da bu işin pazarlamasına âlet olanların özellikle de doktor unvanlı kişiler de kabahatli değil mi?
Gıda intolerans testleri nedir?
Bu testlerde herhangi bir yiyeceğe karşı IgG4 sınıfından antikorların belirlenmesi o kişinin o yiyecekle karşılaştığı ve bağışıklık sisteminin onu yabancı bir protein gibi algıladığı anlamına geliyor.
IgG4 varlığı, o besine karşı bir entolerans (tahammülsüzlük), alerji veya hipersensitivite (aşırı duyarlılık) olduğunu göstermediği gibi tam aksine düzenleyici T hücreleri aktivitesiyle bağlantılı immünolojik toleransın bulgusu olarak kabul ediliyor.
IgG4 varlığı bir başka ifade ile vücudun o yiyecekle karşılaştığını gösteren fizyolojik bir cevaptan başka bir şey değil.
Herkeste yediği gıdalara karşı IgG sınıfından antikorlar üretilir ve bu antikorların kandaki seviyesi genlere ve diyete göre değişir.
IgG antikorları sağlıklı çocuk ve erişkinlerde gıda ile ilgili belirtilerin olup olmamasından bağımsız olarak sıklıkla tespit edilebilir.
IgG antikorlarının gıda alerjisi ve ya gıda entoleransını belirlemede işe yarayabileceğini gösteren yeterli delil olmadığı gibi, IgG antikorları da herhangi bir belirtiye yol açmazlar (11).
Gelelim neticeye
BİR: Ben bu testlerin “bilimsel bakımdan” işe yaramadığını, insanların resmen dolandırıldığını, doktorların da buna yardımcı olduklarını defalarca dile getirdim ama kendimi dinletemedim.
İKİ: Fatih Altaylı, bu yazısıyla bu işin içindeki “dolandırıcılığı” da gözler önüne sererek meseleyi halk için de doktorlar için de yüzde yüz “anlaşılabilir” kılıyor.
ÜÇ: Bu testlerin reklâmına doğrudan veya dolaylı olarak âlet olan, bilerek veya bilmeyerek halkı bu testleri yaptırmaya teşvik eden, hastalarına gıda tolerans testlerine göre ahkâm kesen etıbbanın acaba yüzü kızaracak mı merak ediyorum.
Kaynaklar:
1. https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2060314-adnan-oktarin-firildak-isleri
3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/02/29/derdime-bir-care/gida-tolerans-testleri-rezaleti/
4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/11/23/yazilar/tip-yazilari/beslenme/kucukusta-karataya-karsi/
5. https://www.youtube.com/watch?v=H0DAxn2YuIQ
6. https://www.youtube.com/watch?v=lLKcEuyrA5U
7. https://www.youtube.com/watch?v=9A_MBb-9Jy8
8. https://www.youtube.com/watch?v=T8JPAqi0XuQ
9. https://www.youtube.com/watch?v=dlrt-PdiwcM
