Genç Olmak Muhalif Olmak Demek

Eğer (hem genç nüfus çokluğu ve hem de dinamiklikleriyle) gençleriyle gurur duyacak bir ülke var ise biz olmalıyız. Başarıya aç, büyüklerinin engin ve zengin tecrübelerinden yararlanabilecek genç nüfus her ülkenin en büyük arzularındandır.

Ancak genç olmanın da genele mugayir/muhalif /aykırı olması kaçınılmazdır. Genç olacak da “kuzu” olacak, nerede görüşmüş ki bizde olsun?

Biliyorsunuz bundan 9–10 ay önce Sayın başbakanın “Roman Buluşması”nda bazı gençler parasız eğitim ile ilgili pankart açmış ve slogan atmışlardı.

İşte bu gençlerin 14 Aralık 2010’da duruşmaları vardı. Duruşma 5 ay ertelendi. 9 ay boyunca savcılar, hâkimler ne yapıyorlardı sorusu apayrı bir soru(n).

Bu ülkenin gençleri paralı eğitimden dolayı rahatsızlıklarını, itirazlarını yüksek sesle dile getirmişlerdir. Bunun demokratik bir hak olduğunu kimse yadsıyamaz.

Ancak yıla yakındır tutuklu kalan bu gençlerin duruşmaları 5 ay daha ertelenince bu, öğrencilerin 1 yıl 2 ay tutuklu kalacaklar demektir. Oysa gençlerin tutuksuz yargılanmaları daha evlaydı. Dava sonuçlanınca ve gençlerin mahkûmiyeti ile sonuçlanmayan bir karar çıktığında;

Pardon, yanlışlık olmuş demek ne kadar hak ve hukuka uygun düşer? Biliyoruz ki sanığın/zanlının lehine olmak hukukun önemli ilkelerindendir.

Şimdi bu gençlere isnat edilen suça bakalım;

“İddianamede, bu eylemler doğrultusunda, 14 Martta, Zeytinburnu’ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu’nda Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı ”Roman vatandaşlarımız ile buluşuyoruz” konulu toplantıda, Erdoğan konuşma yaptığı sırada, 3 kişinin ”Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” içerikli ”Gençlik Federasyonu” imzalı pankart açtıkları kaydedilerek, zanlıların, görevli polislerce gözaltına alınarak emniyete götürüldükleri anlatılmıştı.”[1]

Gençler pankart açarak slogan atmışlar ve bu gençler başka zaman ve yerlerde de benzer eylemlere katılmışlar.

Yine iddianameden okuyalım;

“Şüphelilerin İstanbul ve çeşitli illerde katıldıkları eylem ve gösterilere de yer verilen iddianamede, 3 şüphelinin DHKP/C terör örgütünün alt yapılanması olan ”Halk Cephesi” ve ”Gençlik Federasyonu” isimli oluşumların düzenlemiş olduğu birden fazla eyleme katıldıkları ve şüphelilerin, eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt üyesi olarak nitelenmesi gerektiği aktarılmıştı.”[2]

Bu gençlerin bu kadar zamandır tutuklu bulunmalarına gerekçe şahsen beni tatmin etmedi. Duruşmalarının 5 ay daha ertelenmesi kabul edilebilir bir şey değil. Bir ülkede adalet bu kadar yavaş ve “keyfi” sürüyorsa adaletsizlik olur.

Bu gençlerin katıldıkları bütün eylemler bilinmiş ve bilgileri toplanmıştır.

Tutun ki bu gençler iddianamede geçtiği gibi tespit edilen eylemlere katılmış olsunlar, bu onların örgüt üyesi oldukları anlamına gelir mi?

Velev ki bu tespitlerle iddia edildiği veçhile örgüt üyesi olsunlar,

a-    Şiddet yoksa

b-   Şiddeti teşvik yoksa bu davanın bu kadar uzamaması gerekliydi. Gençler herhangi bir şiddet eylemine katılmamışsa –ki hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamamış- o halde serbest bırakılmaları gerekiyordu. Ne de olsa bu gençlerin yüksek öğrenim hakları var ve bunun zamanla yarışan bir durum arz ettiği bir vakıa…

Gençler serbest bırakılıp gerekiyorsa davaya devam edilecekti. O zaman daha uygar ve adil bir ülke olduğumuz anlaşılacaktı.

Demek ki “çağdaş/uygar medeniyet seviyesine” çok var.

Daha düne kadar diğer iktidarlar döneminde muhalif kesimden birileri tutuklanıp adil ve hakkaniyete uygun olmayan sorgulama ve dava sürecini hep beraber protesto ediyorduk. Bugün aynı durumda olan ve protesto haklarını kullanan muhaliflere de bu reva görülmemelidir.

Yoksa sadece adalet, eşitlik, hakkaniyet gibi sloganlarla bir yere varılamaz. Çağdaş ülke ise hiç olunmaz…

[1] HaberTürk internet sayfası, 14. 12. 2010

[2] agy.