Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Yusuf Özkan ÖZBURUN

“Gelişim” ve “Genişim”

Yusuf Özkan ÖZBURUN Yazar Yusuf Özkan ÖZBURUN
01 Ocak 2011
Yusuf Özkan ÖZBURUN
1
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Büyük bir kırılma noktasını temsil etmesi bakımından Aristoteles, ‘anasını tekmeleyen bir sıpa gibi,’ ideaların varlığın ve maddenin üstünde olduğu görüşünü reddetti. İşte bu basit gibi görünen görüş ayrılığı, bu küçük makas değişimi, tarihin en büyük kırılma noktalarından birini oluşturdu. Bugünün Aristoteles’in izinden yürüyen genişimci kişisel gelişimcisi, yönünü Sokrates’in çizgisine çevirmeli, onunla da yetinmeyip İnsan medeniyetinin beyan, bürhan ve irfandan oluşan ruh mimarisine nazar eylemelidir.

“Büyük dediğimiz insanlar sandığımızdan daha küçük,
dünya da sandığımızdan daha büyük olabilir.”

“BÜYÜK” BİR İNSAN, çoğu kere büyük bir hırs demektir. Tarih dediğimiz o hayali ülke, bu azgın hırsların bir mezarlığı hükmündedir. Bir vecizeyi andıran bu sözler, son günlerde bir kaşık suda fırtınalar koparan tellal ve tellak medyanın diline doladığı ‘Büyük İskender’ filmini izledikten hemen sonra ağzımdan dökülüverdi. Doğrusu zihnime ilk hücum eden çağrışımlar, ne Oliver Stone amcamızın başarısızlığı, ne filmdeki diğer teknik detaylar oldu.

Aklıma ilk gelen, Aristoteles ismi oldu. Yaklaşık dört yıl boyunca Büyük İskender’in eğitimini üstlenmiş, muhtemelen onun dünya görüşünün ufuklarını tayin etmiş, hayat felsefesinin mayasını yoğurmuş Antik Yunan’ın meşhur filozofu… Aralarında neler geçtiğine dair detaylı malumat olmamakla birlikte, Aristoteles’in bu yetenekli talebesine Matematik başta olmak üzere, Fizik, Biyoloji, Siyaset, Mantık, Kozmoloji, Tarih, Metafizik ve hatta Ahlak anlattığı, kimi uygulamalar yaptırdığı kuvvetle muhtemel. Hatta, öğrencisi İskender’in bir matematik problemini çözememesi üzerine hocasına, ‘Bunu çözmenin daha kolay ve daha özel bir yolu olması gerekir’ meyanında bir söz söylemesiyle Aristo’nun ‘Matematiğin Krallara özgü bir çözüm biçimi yoktur’ gibi bir aforizmayı serdettiği rivayetler arasında. Daha sonrasında, biri bilim ve felsefe alanında, diğeri siyaset ve savaş alanında ‘büyük’lük şanına layık görülen bu iki dahinin ortak yönlerinin neler olduğu, birbirlerinden ne oranda etkilendikleri, çok daha önemlisi bu ikisinin ne anlamda ‘büyük’ oldukları gibi dallı budaklı bir soru takıldı zihnime. Bu sorunun izini sürerken, biraz daha önceye, Aristoteles’e yirmi yıl hocalık eden Platon’a, onun da hocası ünlü Sokrates’e kadar hayalim uzandı… Platon, Sokrates’in en büyük eseriydi bir yerde. Platon, hocası baldıran zehri içmeye mahkum edilerek öldürüldüğünde, bütün Atina’ya küsmüş ve yine rivayete göre Mısır’a kadar uzanan bir doğu yolculuğuna çıkmıştı.

Asıl maksadım antikçağ filozoflarını anlatmak değil. Amacım, uzun yıllara yayılan felsefe tarihi okumalarıma/incelemelerime yaslanarak, Sokrates’le Platon arasında hoca-talebe ilişkisi ve aktarılan bilgi-bilincin mahiyetinin, Aristoteles ile Büyük İskender arasındaki hoca-talebe ilişkisinden aktarılan bilginin içeriğinden farklı olduğu yönündeki tezimi ifade etmektir. Bu noktadan hareketle, genelde tüm eğitim sisteminde (öğretmen-öğrenci ilişkisi) özelde ise bugün için mevcut Kişisel Gelişim Kültürü içinde karşılığını bulan Uzman-Öğrenci ilişkisinin ve aktarılan bilgi-beceri-bilincin türünün niteliğinin bir fotoğrafını çekmek ve bu fotoğrafı Sokrates’le Platon’un fotoğrafının yanına koymaktır.

Hayatta daima, her alanda, dikey anlamda bir yükselişi, bir arınmayı, yüklerinden kurtulup daha çok bilgeleşerek daha çok insanlaşmayı hedefleyen bir “Gelişim”ciler çizgisi olagelmiş, bir de tam aksine yatay anlamda bir yayılmayı, alanını genişletmeyi, ansiklopedik malumat sahibi olmayı, maddi olarak çoğalmayı, kurumsal olarak büyümeyi, ülkeler ve coğrafyaları toprak bazında zaptetmeyi, her yönden genişlemeyi önceleyen “GeNişim”ciler olagelmiştir.

Kanaatim o ki, Sokrates ile Platon bir ‘Gelişim’ciydi ve aralarındaki bağ, öncelikle birebir, kimi zaman çarşıda pazarda, kimi vakit zeytin ağaçlarının gölgesinde gerçekleşen bir müzakere, bir diyalog, bir paylaşımdı. İzole bir ortamda belli saat dilimlerine ayrılmış belli konuların aktarımına dayalı değildi. “Haydi bakalım Platon, çıkar notlarını geometri çalışacağız. Ardından bir saat gramer anlatırım” diyen bir Sokrates düşünebiliyor musunuz? Ya da workshop yöneten, meslekten bir eğitim uzmanı olarak filanca şirketin personeline iletişim teknikleri öğreten bir Sokrates nasıl olurdu sizce? Kartvizitine ‘Yaşam Koçu’, ‘NLP trainer’ ya da ‘Düşünce Öğretmeni’ gibi parlak ifadeler yazdıran bir Sokrates nasıl olurdu?

Sokrates ve onun fikirlerini yine onun ismiyle ölümsüzleştiren geniş omuzlu öğrencisi Platon, dikey anlamda bir gelişim anlayışına sahiptiler, çünkü dünyanın bir mağara, varlıkların birer gölge/yansıma, hakikate gözünü açmayan çoğu insanın da bu mağarada elleri ayakları prangalı, boyunlarını dahi oynatamayan, mağaranın kapısına sırtları dönük bir vaziyette oturan, kapının önünden geçen varlıkların duvardaki yansımalarını, gölgelerini gerçek zanneden mahkumlar olduğunu düşünüyorlardı. Zincirlerinden kurtulup, ışığın gözünü acıtmasına tahammül ederek mağaranın dışına çıkıp, tüm varlıkları; Güneşi, Ayı, yıldızları, kurdu kuşu, börtüyü böceği olduğu gibi görüp, bu gördüklerini anlatmak için tekrar mağaraya dönecek şefkate sahip olabilme erdemiydi onlara göre Gelişim… Onlara göre aslolan mağaranın dışındaki ‘idealar’ idi, gölgelerin kaynağını oluşturan saf varlık kalıpları… Örneğin, bir papatya somut haliyle bir gölgedir, dağılıp bozulan, kaybolan bir yansıma… Ama papatyanın aslı olan papatya ideası, maddenin üstünde idealar alemindeydi. Gerçek gelişim de bu ideaların bilgisine erişmek için hayatı sorgulamak, dialog içinde bilinçlenerek, hayatın özünü emen bir bilge haline gelebilmekti…

Büyük bir kırılma noktasını temsil etmesi bakımından Aristoteles, ‘anasını tekmeleyen bir sıpa gibi’, ideaların varlığın ve maddenin üstünde olduğu görüşünü reddetti. Ona göre, varlıkların ideası yine bizzat maddenin içindeydi. Yani papatya ideası ayrı bir alemde değil, doğrudan doğruya papatyanın içindeydi. At ideası atın içindeydi ve ata biçimini veren, atı at yapan da oydu. İşte bu basit gibi görünen görüş ayrılığı, bu küçük makas değişimi, tarihin en büyük kırılma noktalarından birini oluşturdu. Bu kırılmanın dünden bugüne uzanan bir ucunda, gelişimi; varlığın ve maddenin karnında, kendisinde değil üstünde gören, niceliğe değil niteliğe önem veren, ansiklopedik anlamda bir malumat edinmeyi değil, ruhu ve kalbi arıtan, insanı beşerilikten kurtaran bir yükselişi öngören, toprak zaptetmeyi değil ruhları fethetmeyi isteyen, dünya hayatını bir sonsuzluğa açılan bir koridor olarak gören, insanı kurumdan daha önemli sayan, ‘kurumlar fani insanlar bakidir’ diyenler yer alıyor. Diğer ucunda ise ki sayıca çokluk onlardadır ifade edilenlerin tam tersini hedefleyen diğerleri yer alıyor. Yani dün olduğu gibi bugün de ‘dikey gelişimciler’in karşısında büyük bir karaltı haline enlemesine genişleme anlamında ‘yatay genişimciler’ yer alıyor.

Aristoteles, Sokrates’in derinliğinin karşısında bir bilgi yığınıydı. Ayaklı bir kütüphane, büyük bir ansiklopedi… İyi bir tasnifatçı, iyi bir araştırmacı, bir analizci… Sokrates belki kafadan bacaklıların üreme sistemlerinin metabolizmik analizini bilmezdi ama yaşama anlamını veren şeyin ölüm olduğunu ölümden korkmayacak boyutta anlamıştı. Sokrates’in has talebesi, varlıkların gerçek bilgisi için, insanın ve kainatın sırlarını aralamak için, Doğu’ya ta Doğu’ya on yılı aşkın bir ‘sefer’e çıkmıştı. Döndüğünde çıkınında bilgelik, erdem, hakikat ve tefekkür vardı. Aristoteles’in has öğrencisi İskender’de ta Hindistan’a kadar gitmişti, Doğu’ya ta Doğu’ya. Tıpkı bugünkü mirasçısı Avrupa ve Amerika’nın ‘büyük’leri gibi çok geniş bir alana hükmetmeyi dilemiş ve bunu başarmıştı da. O günkü dünyanın neredeyse tamamını içine alan muazzam bir genişleme… Sonuç: Kan, gözyaşı, hüsran, hayal kırıklığı, korku, histeri nöbetleri, bitimsiz hastalıklar, azgın homoseksüellik, ve daha bir yığın maraz…

Bugünün Aristoteles’in izinden yürüyen genişimci Kişisel Gelişimcisi, yönünü Sokrates’in çizgisine çevirmeli, onunla da yetinmeyip İnsan medeniyetinin beyan, bürhan ve irfandan oluşan ruh mimarisine nazar eylemelidir. Kendi vicdanı, kalbi ve duyguları pahasına, Piyasa Tanrısına tapınan, insanları bu tanrının buyruklarına feda etmekten çekinmeyen, İskender gibi kurumsal ve finansal topraklarını genişletmeye çalışan Yöneticisi ve onun izinden gitmek isteyen personel avanesi de kendini sorgulamalıdır…

Bana soru sormak kalıyor, çoğu zaman olduğu gibi: Hangisi daha büyük; “Gelişim mi, Genişim mi?”

Paylaş
Etiketler: Aristotelesbugünkü mirasçısı Avrupakurumlar fani insanlar bakidir’
Önceki Yazı

Yeniyen Yıl

Sonraki Yazı

2Bin10Bir Gelmiş Garip! Bayramda Değil ama!

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Yusuf Özkan ÖZBURUN

İlişkili Yazılar

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (II)

29 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (I)

28 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Seyyah ve Turist

26 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

“Biz” Deyince ne Anlıyoruz?

11 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

2Bin10Bir Gelmiş Garip! Bayramda Değil ama!

Yorumlar 1

  1. Murat Serdar Arslantürk says:
    15 yıl önce

    Merhaba,
    Yeni yılda okuduğum en güzel yazılardan biri. Bilgiyi sevmenin, bilgideki erdemin ve bilme sevdasının bu kadar hafife alındığı ve esasen bütün ilimlerin hamisi olan felsefenin yok sayıldığı bir devrin acısını yaşarken, yazınızla karşılaşmakla umutlandım.
    Hani ‘felsefe yapma’ diyorlar ya, içim acıyor.
    Bilgiyi seveceğiz, felsefe yapacağız.
    Teşekkürler,
    mutlu seneler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap