Tatil sabahında geç uyanmıştım. Gece rüyama da girmiş olsa bile farkında değildim. Öyle bir fırtına kopmuş ki, uyuyup kalmama bile kızdılar.
Kardeşim, nasıl uyanmazsın, dedi. “Uyandım da” dedim.
Güneş yaprak ve çiçekleri parlatmıştı. Çimene çıktığımda bir gariplik hissettim. Komşular mereğin kapısından dereye bakıyorlardı. Kardeşime seslendim, ne oluyor. Bana ters baktı.
Konuşmalar hararetliydi. Hanımelinden gelen güzel koku içimi doldurdu. Fakat ayağıma dolanan toprak, tekrar kardeşime bakmama neden oldu. Sesli olarak “Gece fırtına koptu,” dedi.
Patikaya baktım, her yeri taş doldurmuştu. Suyun tahribatı dedim. Kardeşim yanıma geldi ve üzgündü. “Fındıklık koptu” dedi. Mereğin kapısına koştum ve heyelan olan yeri görünce, “Anne” diye bağırdım “Anne fındıklık” dedim. Ağladım, hiç de susmadım. Komşular ve bizimkiler de ağladı. Çünkü zarar büyüktü. Mereğin arkasındaki çalı yığınından aşağısından eser yoktu.
Babama acıdım, yanına sokuldum ve “Fındıklık düzelir mi?” diye sordum. Yalnız bırakmayacağız, toprağı yukarı taşıyacağız,” dedim.
Kırılan kiraz ve kopan dut ağacına üzüldüm. Dut salıncağımızın devamlı kurulduğu yerdi. Kardeşim çok zaman salıncakta uyur ve kimseye cevap vermezdi. Salıncağımızda gitmişti. Babam, elektrikler kesilmişti, suyun çimene girmesine engel olamadım. Engel olsaydım, heyelan olmazdı. Kardeşim, “Suyun önüne yatsaydın,” Dedi. Yine de güldük.
Karşı yamaçlar derenin önünü kesmiş ve göl oluşmuştu. Kardeşim, su taşlardan kurtulursa dere her şeyi denize süpürür dedi. Babam gece yerine gündüz olsaydı, can kaybı olurdu, dedi.
Sel kütükleri denize taşımış ve kaybetmişti.
Babam “Böyle bir afet görmedim,” dedi.
Kardeşim, “Görmezsin tabi ki çünkü gece oldu,” dedi. Yine bizi güldürdü.
Güneş yakmaya başladı. Gökyüzü özgürlüğünü ilan etti. Fırtınadan kaçmamış olsan da aydınlatmış bir havada fırtınayı gözlerdik. Elimde el feneri kendini ışıtmıyor. Kör gibi bir uğultuya bakıyorsun. Olanlara bir mana veremiyorsun.
Biz öyle konuşurken, ilçeden tahribatı yerinde incelemeye çalışan ekipler geldi. Bahçe ve evlere olan zararları tespit etmeye başladılar. Yollar kopmuş, dereye kadar ulaşmıştı.
Arabaların çalışması mümkün değildi.





















