Anadolu Ajansının haberine göre Türk bilim adamları, gebelikte günde bir saat süre ile cep telefonlarının elektromanyetik alanına maruz kalmanın, beynin öğrenme ve bellekle ilgili yeri olan ”hipokampus” bölgesinde, önemli derecede sinir hücresi kaybına neden olduğunu saptamışlar.
Habere göre ayrıca 12 haftalık dişi sıçanlar, 1 ay boyunca günde 1 saat cep telefonu dalgalarına maruz bırakılmışlar. Bunların da beyninde ve beyinciğinde cep telefonundan yayılan elektromanyetik dalgalara bağlı olarak önemli oranda hücre kaybı olduğunu belirlemişler (1).
Bu haber beni hiç şaşırtmadı. Cep telefonlarının özellikle uzun süreli ve yoğun kullanımda insan sağlığını ciddi şekilde etkilediğini gösteren sayısız araştırmaya bir yenisi eklenmiş oldu.
Dünya Sağlık Örgütü’ nün Kanser Araştırmaları Kurumu da çok kısa bir süre önce cep telefonlarının “muhtemel karsinojen” lerden biri olduğunu kabul etmişti. Bir takım sözde bilim adamlarının hemen piyasaya çıkıp bunun “turşu ve kahvenin” kanser yapma riski ile eşit olduğunu ileri sürmelerine sakın aldanmayın. Ben bu kararı açıkça “cep telefonu kanser yapar” diye anladım. Tavsiyem sizin de bunu böyle değerlendirmeniz.
Dünyanın en güçlü şirketlerinin her gün milyonlarca satılan ürünlerinin kanser yaptığı kanıtlanmış olsa bile bunun hemen ve kolay kolay ifade edilemeyeceğini unutmayın. Böyle bir şey söyleyen adamın iki gün sonra “kaseti” çıkar; Dominique Strauss-Kahn’ dan da MHP’ lilerden de beter duruma düşer.
Tabii ki her cep telefonu kullanan beyin kanseri olmuyor ve olmayacak da. Tıpkı sigara-kanser ilişkisi gibi! Elbette her sigara içen de kanser olmuyor ama özellikle akciğer kanserli hastalara baktığınızda bunların yüzde 90’ ının sigara tiryakisi olduğunu görüyorsunuz.
Cep telefonu-beyin kanseri ilişkisinin bir takım araştırmalarda gösterilememesi veya çok kuvvetli çıkmaması fazla bir şey ifade etmez. Çünkü hem kanser gelişimi için birkaç on yıllık süre gerekiyor ve hem de cep telefonları hayatımıza çok yoğun olarak ancak son 5-10 senede girdi.
10 sene sigara içenlerle hiç içmeyenleri akciğer kanseri bakımından kıyasladığınızda aralarında hiçbir fark bulamazsınız. Ama 20 seneden fazla sigara içmişlerle hiç içmemiş olanlara baktığınızda akciğer kanseri olanların yüzde 90’ ının tiryaki olduğu ortaya çıkar.
Beyin tümörlerinin gelişimi için de 15-20 yıllık bir süre geçmesi gerekiyor. Oysa ceplerin kullanımı ancak son senelerde çok yaygınlaştı ve yoğunlaştı. Cep telefonlarının uzun vadedeki etkileri gösteren bir araştırma yok ne yazık ki.
Cep telefonlarını uzun süre kullanmanın gelişme çağındaki çocuklar-gençler ve hamile hanımlar için çok riskli olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
Yeni hükümetten beklentimiz
Bu arada beni dinlerler mi bilmem ama yeni hükümetin ilgili Bakanlıklarına (Sağlık, Çevre, Milli-Eğitim) çok ciddi görevler düşüyor:
BİR: Çocukların cep telefonu kullanmasını özendiren reklâmlara ve çocukların bu reklâmlarda rol almalarına “acilen” kesin yasak ve can yakıcı cezalar getirilmelidir.
İKİ: Cep telefonlarının üzerine tıpkı sigara paketlerinde olduğu gibi “Sağlığa zararlı olabilir” ifadesi konmalıdır.
ÜÇ: Çocukları ve gençleri cezbeden cicili-bicili, allı-pullu, renkli, janjanlı cep telefonları ve kılıfları yasaklanmalıdır.
DÖRT: Okullarda cep telefonu kullanımını engellenmeli; ancak özel durumlar için izin verilmelidir.
BEŞ: İlköğretim müfredatına cep telefonlarının kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar ve bunların sağlığa olumsuz etkileri de eklenmelidir.
ALTI: Uzun süre cep telefonu kullanımını kısıtlayacak tedbirler (mesela konuşma süresi uzadıkça ücretin katlanması veya belirli bir süre aşıldığında telefonun kilitlenmesi gibi) getirilmelidir.
Gelelim neticeye
Bundan 10-15 sene sonra ortalık beyin kanserlilerden geçilmez
olduğunda tedbir alacağımıza testi kırılmadan gerekenler şimdiden yapılmalıdır.
KAYNAK
