Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Gâvur Hasan

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
14 Temmuz 2020
Şükran GÜNAY
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Okuduğum kitabın yazarı ile öylesine derinleşmiş ki sohbetimiz, sabahın aydınlık elleri dokundu omzuma. Oh! teşekkürler sana Yaradan’ım! dedim, kahvemi yaptım, arka balkona gittim.

Kuşadası’na güneş, bir başka doğar Pilav Dağı’ndan; meydan okurcasına. Tepelerinden eteklerine salar günün ışıklarını. Sanırsın gelin telleridir, boylu boyunca yamaçları sarıp sarmalayan. Bir tutamını alıp takıveresin gelir saçlarına. Çocukluğumda büyüklerin, “habersizce gelinin duvağından bir tel ‘gelin teli’ koparın, takın saçınıza ve öylece uyuyun. Kısmetiniz açılır, iyi biri ile evlenir, mutlu olursunuz” dedikleri geldi aklıma. Bizler de dolanır dururduk bu yüzden gelinin etrafında. Genç kızlara, gelin kendiliğinden verirdi tellerinden. Bana ne veren oldu ne de ben gizlice koparabildim. Çalmak gibi gelirdi, yapamazdım. Utanırdım…

Uzunca seyre daldım karşı yamaçları. İçime çektim aydınlığı. Ağustos sıcağı yakar gibi olunca ön balkona gittim. Tam okumaya devam edecektim ki sahilde gördüğüm amca geldi aklıma. Anlattıklarına daldım gittim: Sabah yürüyüşlerinde tanıdım onu. Deniz kenarında bir kanepede, boynu bükük, sessiz sessiz oturması yüreğimde bir şeyler uyandırırdı.

Birkaç gün önceydi; yanına yaklaştım, selam verdim, kenara doğru kaydı, oturmam için yer açtı sahil kanepesinde. Sevindim. Beyaz teni, lacivert gözleri, tertemiz eli ayağı ile içimi kaynattı. Sarılıp öpesim geldi. Tedirgin bir hali vardı. Halini sordum, o da bana sordu; karşılıklı “şükürler olsun” dedik. Konuşmak istiyordu, belliydi bakışlarından. Yalnızdı benim gibi o da. Oradan buradan konuşmaya başladık.  Durmadan anacığını anlatıyordu. Rahmetler diliyordu.  Anlıyordum, demek istedikleri vardı…

Ertesi sabah ayaklarım o yöne doğru hızlandı yine, görmek istiyordum. Beni görünce hemen ayağa kalktı, selam verdi coşku ile. Ellerini öptüm. Arka arkaya dualar yaptı, dileklerde bulundu yürekten. O ara bir turist geçti önümüzden. Bir ohladı ki içindeki çekilmezleri etimde kemiğimde hissettim. Anlat be amca! dedim. Açılırsın! Elleri titriyor, gözleri doluyor, birileri duyacak hissiyle sesini kısmaya çalışıyordu. Derin denizler mavisi gözleri, denizde fırtınaya tutulmuş gibiydi. Kimseler yok, bizi duymazlar dedim. Biraz rahatlar gibi oldu, başladı usulca anlatmaya:

Anam çok çekti çoook! İstiklâl Harbi çetin oldu. Yalnız anam mı? Çoluk çocuk, ana kız, baba oğul yandı cayır cayır; kimileri yolda, kimileri uykuda, kimileri bayırda, tarlada, bağda, bahçede… Kızlarımızı da…  Senin anlayacağın her taraf gavur tohumu ile doldu taştı.

– En acısı ne biliyor musun? Kızlarımızı zorla kullandılar. Çoğunu delik deşik bıraktılar. Hele şu Kanlı Bahçe yok mu? Diri diri gömmüşler büyük küçük, kadın erkek demeden. Üstlerini de cesetlerle  doldurmuşlar. Günlerce inlemelerini işitmişler hep. Duyanlar var. Ben korktum, oralara gidemedim savaş bitmesine rağmen.

– Sen kaç yaşlarındaydın?

– Sen de on üç, ben deyem on beş, yeni yetmelik işte… Anamla beni kaçırdılar. Yunan çavuş anamı çok beğenmiş, öldürtmekten vazgeçmiş. Beni de anam için öldürtmemiş.

– Nasıl?

– Anam, sizin her dediğinizi yaparım, tek oğlancığıma dokunmayın demiş. Anamla beni ayrı yerlerde tuttular. Ara sıra görmeye geliyordu, yanında da bir iki gavur. Ben deyem üç ay, sen de altı ay… Geçmek bitmedi o günler. Uzun uzun görüşmek nerde? Anacığım her seferinde hüngür hüngür ağlar, sıkıca bağrına basardı beni. Yunan gavurunun esiri idik, ne isterlerse yapıyorduk. Benim, ölmek hiç aklıma gelmiyordu, gelmiyordu ama, anama bir şey olur diye de ödüm kopacak gibi oluyordu.

– Sana da bir şey yaptılar mı?

– Yok yok! Tekme tokat iş yaptırdılar gün boyu… Anamı sorduğumda; güldüler kıs kıs pezevenkler. Canımı yakıyordu gülmeleri. O güzel anam neden hep ağlıyordu? Anlamıştım, dövüyorlardı anacığımı. Her tarafı yara bere içindeydi. Mor mor görünüyordu açık yerleri bile… Sonradan olup bitenleri daha iyi anladım… Ta büyük delikanlı olduğumda. Anlıyorsun değil mi beni?

– Nasıl anlaştın onlarla?

– Türkçe bilenler vardı aralarında.

– Nasıl oldu da öldürmediler seni?

– O gavur komutan var ya, anama her istediğini yaptırmış. Anamın da beni görmesine izin veriyormuş. Benim sağ olup olmadığımı bilmek için geliyormuş anacığım yanıma.

 

– Ellerinden nasıl kurtuldunuz?

– İşte burasını hiç unutmam! Bir gün, gece yarısı, “Allah! Allah!” sesleriyle uyandık. Paşanın askerleri baskın yapmış. Kaçacak kovuk aradı gavurlar. Askerlerimiz kaçanı kovalıyordu. Karşı gelenleri öldürdüler. İçim yandı, kavruldu sanki… Bize yaptıklarını düşündükçe de hak verdim askerimize.

– Sizi nasıl başı boş bıraktılar? Yani nasıl kurtuldunuz?

 

– Dedim ya! Askerlerimizi görüverince soluğu kaçmada buldular… Anam da tam o sırada benim yanıma gelmişti. Görüverince askerlerimizi tuttu elimden, koşturmaya başladı. Ben de onunla birlikte.

– Soluk soluğa vardık askerlerimizin yanına. Bizi görür görmez yanımıza bir iki asker verdiler. Birlikte diğerlerinin olduğu yere gittik. Uzun zaman orada kaldık. Düşman denize dökülünceye kadar onlarla birlikte yaşadık. Sonunda hepimizi yerlerimize geri getirdiler. Anamla ben de kasabamıza, evimize geldik.

– Nerelisin amca?

– Eh, orasını sorma gari… duyanlar olur…

– Siz bilirsiniz, haklısınız. Peki sonra ne oldu amcam?

– Babam anamı boşadı! O zamanlar kolaydı boşamak. Sen boşsun benden dedi ve attı evden…

– !!!

– Sonra?

– Ben okula başladım gene. Eski Türkçe ile yazmayı okumayı öğrenmiştim. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Paşa Okuma Yazma Seferberliği başlattı. O zaman yeni Türkçe ile yazmayı da öğrendim.

– Peki anneniz?

– Anama ben baktım. Babam harçlık verdiğinde hemen koşup o para ile ekmek peynir alırdım. Onları bölüp bölüp, aralarına da peynir koyup satardım sokak sokak. Parayı anama verirdim. Bir zaman böyle geçti…

– Sonra?

– Anam güzel kadındı. Adı çıkmıştı ama… Yunanlılar kaçırdı diye… Rahmetli anamın iki gözü iki çeşme olurdu çoğu zaman. Geceleri korkudan uyuyamazdık. Çitten yapılmış tek göz evimiz vardı. Bahçesi de pek büyük değildi. Bahçe duvarları da ottan çöpten… Tahtadan bir sokak kapısı vardı. Fakirlik işte…

– Daha sonra?

– Üvey babam talip oldu anama. O da balkanlardan gelmiş bizim oralara. Görmüş geçirmiş biriydi ki anamla evlenmek istedi. Allah’ın emri ile evlendiler. Kardeşlerim oldu. İyi geçindiler, ama üvey babamın adını değiştirdi etraftan duyanlar. Yüzüne demediler ha! Etrafta, onun bunun yanında, arkasından hep GÂVUR HASAN diye konuştular.

– Neden?

– Gâvurlar kaçırmıştı ya bizi?!. Ondan. Gâvurun kullandığı anamla evlendiği için…

– Offf! Ne zor!

– Tabii! Anacığım hep ağladı durdu… Gâvur Hasan ama sevdi anamı. Dört tane  kardeşim oldu…

– Onlar da biliyorlar mı bunları?

– Hayır! Olur mu? Demedik kimselere… Ben ve anam gizli gizli durmadan ağlıyorduk. Anacığım, ağladığını benden bile gizlemeye çalışırdı, ama ben bilirdim Bir tek benim hanıma anlattım. Anam ölünceye kadar bana;” kardeşlerine, kimseye deme ha!” derdi. Haklıydı tabii… Bilinsin istemiyordu.

– Başkaları demediler mi? Etraftan boşboğaz olanlar olmadı mı?

– Orasını bilmem gari… Yerin kulağı var derler…

– Anneniz kaç yaşındaydı?

– Yüz yaşını geçti dediler de ben pek bilmem. Önce Hasan babam Allah’ın rahmetine kavuştu. Anam çok zaman sonra öldü. Anamın ölüsünü divanın altında bulmuşlar. O gece çok bağırmış: “Geliyooolaaa! Geliyooolaaa!” diye.

– Neden?

Geceleri korkardık ikimiz de, Yunan işgalinden beri… Gelişlerini, yakışlarını unutmak mümkün mü? Ben halâ  öyleyim. Şu turistleri gördükçe aklım başımdan uçacak, beynim tepemden fırlayacak gibi olur. Hele de geceleri!.. Sen anlamazsın bunları güzel kızım. Ah şu başımızdakiler bir anlasalar da gençlerimizi bölük pörçük dağıtmasalar ne olur ki?!. Sandalye uğruna yapmadıkları pislik kalmıyor. O koca Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün kadrini kıymetini de bilmez oldular. Bu ülke için, göklerimizin al fistanlı, ay yıldızlı bayrağımız için az kan mı döküldü? Az canlar mı yandı? Anam gibi, benim gibi nice canlar ömür boyu acı çektiler. Unutmak mümkün mü? Aha, şuracığımda yazılı hepsi!

Her sabah, ayaklarım o tarafa doğru sürüklüyordu beni… Daha neler neler anlatmıştı o güzel insan… Hâlâ düşünürüm. Ne kadar zordur biz kadınların durumu değil mi? “Erkeğin elinin kiri, kadının yüzünün karası…” demişler. Kimler?

Acaba Gâvur Hasanlar olmasa, hanımların halleri nice olurdu?

Paylaş
Etiketler: Ağustos sıcağıboşboğazGavur Hasangavur komutanKuşadasıPaşanın askerleriPilav Dağı
Önceki Yazı

Senin İçin Yandı Kül Oldu

Sonraki Yazı

Kredi Kartı

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Kredi Kartı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap