Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mustafa KÖSE

Fizan Neresidir ki!!?

Mustafa KÖSE Yazar Mustafa KÖSE
13 Aralık 2008
Mustafa KÖSE
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Mustafa KÖSE

TARİH BİLİNCİ

FİZAN’A GİDERMİSİN?

Çok eski tarihlerden beri, bulunduğu Ülke’de iktidara sahip olan Kral, Sultan yada Hükümetler,  kendi uygulamalarıyla ters düşen, yapılan uygulamaların yanlışlarına karşı çıkan ya da siyaseten kendi görüşlerine karşı duran “memurlarını ” çoğu kez de kendisi hakkında fesatlık, çekememezlik, koltuğunu kaptırma korkusu içindeki sistemle bütünleşmiş bu arada malı götürüp zenginlikte ihya olmuş rakip amirlerin, Jurnalleriyle görev yerlerinden sürdürülür,  ailesinden, yaşadığı çevreden çok uzaklarda gözlem ve tecrid edilirler. Artık “Uyumsuz Memur” suskun ve susturulmuştur (Acaba !). Hatta onu yollatan Malumlar bir de kebap partisi düzenleyerek, kutlayabilirler.  Bu tayin ve sürgünler zamana, devre göre uzaklık ve yoğunluk taşıyabilirler.  İşte < bu kafayla seni Fizan’a yollarlar > denerek, dilimizde deyim haline gelen, ancak neresi olduğu pek bilinmeyen, çok çok uzak bir yer …

İşte    FİZAN..

FİZAN DENEN BÜYÜK BİR ÇÖL

Fizan (Arapçası Fezzan), 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda en korkulan sürgün yeriydi. Burası, bugün Libya olarak anılan eski Trablusgarp vilayetinde, kıyıdan yaklaşık 600 km. içeride, Sahra-yı Kebir denen Sahra çölünün doğu kısmında yer alan bir vahalar topluluğuydu. Bölge, kuzeyde ve güneyde dağlarla, doğuda Libya çölüyle ve batıda Sahra’nın uçsuz bucaksız çölleriyle çevrilmiş, doğal bir tecrit alanı gibiydi. Anadolu’nun yaklaşık dörtte üçü büyüklüğündeki topraklar hemen bütünüyle çöllerle kaplıydı. Bölgede yegane yaşam alanları, yeraltı su tabakasının satha yakınlaştığı çukurluklar ve vadilerdi. Fizan bu gibi yerlerde görülen ender vahalar dışında insanoğluna yaşam  imkanı  vermeyen, sert ve acımasız bir karektere sahipti(1).

19. yüzyıla kadar geleneksel olarak Trablusgarp’ta (Libya) bir eyalet,  Fizan da bu eyalete bağlı bir sancaktı. 1842’de yapılan bir düzenlemeyle Fizan önce kaza haline getirildiyse de, 1866’da Trablusgarp’ın yeni idari yapılanmaya uygun olarak vilayet ilan edilmesinden sonra yeniden onun beş sancağından biri oldu. Sancak merkezi, 19. yüzyılın ikinci yarısında nüfusu 5 bine ulaşan Murzuk’tu.  Fizan, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı İmparatorluğu ile batılı devletler arasında sahra’daki ve orta Afrika’daki sahipsiz topraklar üzerinde bir nüfuz savaşı başlaması üzerine stratejik açıdan büyük önem kazanmıştı.

Trablusgarp, özellikle de Fizan, onun bir sürgün yerinden beklediği tüm koşulları mükemmel karşılayan bir yerdi. Trablusgarp ile İstanbul arasındaki bağlantı sadece deniz yoluyla sağlanabiliyordu ve ayda birkaç taneyi geçmeyen İdare-i mahsusa seferiyle sınırlıydı. Fizan ise Trablusgarp’tan en az 30 gün mesafedeydi. sadece yerlilerin oturduğu bu ırak vahalar, tehlikeli beyinler için ideal bir tecrit yeriydi. burada ne kışkırtıcı gazeteler, ne tahrikçi arkadaşlar, ne de Avrupa’daki jön Türklerin sahip olduğu imkânlar vardı. burası, zararlı düşüncelerin ve tehlikeli planların hükmünü kaybettiği bir yerdi. Zamanla;  “Fizan” somut bir yeri ifade etmekten çıkıp, “çok uzak”, “sapa”, “gözden ve gönülden uzak” yer anlamında  kullanılmıştır.

” 1869’da bölge hakkında ki gözlemlerini yazan Alman gezgin Gustav Nachtigal’e göre  her yanı çöllerle çevrelenen ve bir ticaret merkezi olarak uzun zamandan beri önemini yitirmiş olan Murzuk’ta yaklaşık 300 kişilik bir Osmanlı birliği bulunuyordu. Askeri ve idari yönetim merkezi, tamamen çamurdan yapılmış yüksek duvarlarıyla kentin kurulduğu düzlüğün ortasında etkileyici bir görünüm taşıyan kaleydi. Kentteki evlerin tamamı kerpiçten yapılmıştı. Çevreye hakim olan boz rengi bozan tek şey, kenti çevreleyen bahçelerin ve hurma ağaçlarının yeşilliğiydi. 

Murzuk’ta olduğu gibi diğer vahalarda da hayat hem içme hem de sulama suyunun temin edildiği kuyulara bağlıydı. Yeraltı suları yaşamın kaynağıydı.  Yer üstü suları ise yok denecek kadar azdı. Yağmur Fizan’da bilinmeyen bir şeydi. Bölgedeki yiyecek kaynakları da en az su kadar kısıtlıydı. Vahalarda yapılan sınırlı ölçekteki tarım, bol miktarda hurmayla bilikte halkın başlıca gıdasını oluşturuyordu. Hayvancılık hemen hemen yok gibiydi. Fizanda yaşayan halk, bu zor koşullara uyum sağlamayı bilmişti. Onların gıdasızlığa ve susuzluğa tahammül gücü, hicri 1301 (1883-84) tarihli Trablusgarp salnamesinde şu şekilde anlatılıyordu :

 – Bu adamlar susuzluğa ve açlığa beşer tabiatının dayanabileceğinden ziyade katlanırlar denilse caizdir. Çünkü on günlük yola gidecek olanlar hareketlerinden önce hemen on günlük yemeği ve ol miktar suyu kendilerine mahsus bir iştahla ve kabiliyetle bir oturuşta yiyip yola revan olurlar. Yedi, sekiz gün sonra ellerine yemek ve su geçmemekle sıkılmaları takdirinde rakib oldukları (bindikleri) develerin birer damarlarından çıkardıkları biraz kanı ve devenin birini kesip em’asını (bağırsaklarını) sıkmakla biriktirdikleri mayi’i içmekle kefaf-ı nefs edip (nefislerini köreltip) muhafazaa-i hayat edebildiklerinin vuku’u çoktur ve develeri dahi kendileri gibi mütehammildirler (dayanıklıdırlar).

Fizan’ı, vilayetin merkezi olan Trablısgarp’a ve diğer bölgelere bağlayan yegane ulaşım aracı, deve kervanlarıydı. Aslında kuzeyden güneye -kum çölleri dışında- yer yoktu. Demiryolu mevcut değildi. Akdeniz sahilinden Fizan’a ulaşmaya çalışan bir kişi, deve sırtında 30 ila 45 gün süren bir yolculuğu göze almak zorundaydı. … Bölgedeki tek ticari aktivite,  Afrika’nın iç kesimlerinden Trablusgarp ve Bingazi gibi uluslararası limanlara mal taşıyan büyük kervanların transit geçişlerinden ibaretti. Bu durum diğer bakımlardan olduğu gibi, ticari olarakda Fizan’ı tecrit edilmiş bir bölge haline getiriyordu(1).

” Osmanlı varlığı bölgenin yerli halkından da  destek görüyordu. Fizan’ın kuzey ahalisini etnik bakımdan Berber etkisi altında kalmış esmer tenliler, güney ahalisini ise Hamiler, yani siyah asıllı yerliler oluşturuyordu. …Ayrıca yer yer Berber asıllı Tuaregler yaşıyordu. Osmanlı tebaasından sayılmakla birlikte fiilen bunun etkisini pek az hisseden Fizanlılar, Fransa’nın Cezayir’i ele geçirmesinden sonra ayni akıbete uğramaktan korkarak Osmanlı yönetimiyle ilişkilerini sıklaştırmışlardı. Fizan- Cezayir sınırının en güneydoğusun- daki  Gat kasabası ahalisi, 1875’te Trablusgarp’a bir heyet göndererek himaye talebinde bulunmuş, bu olaydan sonra İstanbul hükümeti Fizan ve onun güneyindeki bölgede etkisini arttıracak önlemler almaya başlamıştı(1).

İkinci Abdülhamit döneminde gerçekleştirilen en önemlilerinden biri de, buraya daha uzun süreli, yetenekli ve uyum sağlayacak yöneticiler atanmasıydı. Bölgede ki idari örgüt -lenmenin yaygınlaşması, daha önce Osmanlının ayak basmadığı küçük yerlere atamalar yapıldı. Bu yerlerde Hükümet konakları oluşturularak, Osmanlı bayrağı çekildi. Bu şekilde halkla kaynaşarak, Fransızların bölgede hakimiyet kurmaları engellenmeye çalışılıyordu.

Devam Edecek…

Paylaş
Etiketler: coğrafyaKentkültürtarihtoplum
Önceki Yazı

Memleket Bitmiş, Onlar Hala Gıygıdı Geçiyorlar!

Sonraki Yazı

Uzaklarda Bir Sürgün Yeri: Fizan!

Mustafa KÖSE

Mustafa KÖSE

AVAREYİM ..

İlişkili Yazılar

Mustafa KÖSE

Bayrağına Sahip Çık!!

30 Ekim 2009
5k
Mustafa KÖSE

Bekirağa Bölüğünden Kemal Bey

08 Ocak 2009
5k
Mustafa KÖSE

Bekirağa Bölüğünde’ki TEŞKİLAT

02 Ocak 2009
5k
Mustafa KÖSE

Neden Bekirağa Bölüğü?

29 Aralık 2008
5k
Sonraki Yazı

Uzaklarda Bir Sürgün Yeri: Fizan!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap