Teknolojiyi bilginin pratiğe uygulaması diye değerlendirirsek, her iş tutuşa bir teknoloji ifadesini yapıştırmak mümkündür.
“Kökten Kötünün” iyi kılığına büründürülerek piyasaya sürülmesine fitne teknolojisi demeyeceğiz de ne diyeceğiz?
Emperyalizmin elindeki her konu, hak ettiği sıfatlarla ifade edilmeyip, kibarlaştırıldığından, fitne yaratma yollarına “örtülü savaş” ismini vermişlerdir.
Örtülü savaş dediniz mi, biliniz ki, siyasi olan her ilişkinin üstünde bir örtü var anlamındadır.
Güncele gelirsek.
Özel Görevli Mahkemeler iktidara hizmet ederken, dokunulmazlıkları vardı. Yani hukuksuzluk yapma özgürlükleri vardı. Şimdi, iktidarın operasyonlar yapan diğer ekibine de, dokunulmazlık zırhı sağlanınca, fitne teknolojisinin önüne geniş bir alan açılmış oldu.
Örtülü savaş için gereken yasal olanaklar sağlanmış oldu.
Zaten gücü gücüne yetenin, haklıyı ezdiği bir ortam vardı. Şimdi bu alan biraz daha genişlemiş oldu.
Halk ile örtülü savaşın malzemelerinden olan, sahte belge üretimi, fitne teknolojisinin temel sarf malzemelerindendir. Patenti Amerika’ya aittir.
Bunların demokrasisinde, fitne teknolojisi uygulaması esas uygulamadır.
Diktatörlükler fitne ve baskı olmaksızın sürdürülemezler. Bu gün MİT için özel bir kanun gerekir, yarın başka bir özgürlük alanının kapatılması için gerekir.
Diktatör hayatın tüm alanlarını kendi denetimi içinde olsun ister. Mümkün olsa, her eve bir görünmez adam (MOBESE) yerleştirilsin ki, o haneyi gözetlesin. Zaten telefonu ve bilgisayarı olan herkes otoritenin gözü önündedir.
Peki, hep böyle ağlayıp sızlayacağız mı? Bizim yapacağımız hiç mi bir şey yok?
Neden insanımız böyle bir yapılanmaya mahkûm oluyor? Neden NATO, OECD, Gümrük Birliği gibi, Batının fitne üreten kurumlarından çıkmayı düşünmüyor?
Neden emperyalizm ile işbirliği içinde olan partilere oy veriyor?
İdeolojik yetersizlik ve korku.
İşte, gazeteler yalan yazıyor da, televizyonlar yalan söylüyorlar da, bırakalım bunları. Zaten medya egemen sınıfların halka saldırı silahlarından biridir. Madem bize sürekli yalan söylüyorlar, bizde onlara siz yalan söylüyorsunuz diyelim.
Direnmeyi aklımızdan geçirmedikçe, onlar kendi alanlarını daha da genişletirler.
Zaman korkuyu yenip direnme zamanıdır. Direndikçe korkuyu atarız. Korkuyu attıkça direniriz.
Korkmamanın tek yolu, direnmektir.
Gladyoyu atmak, bir fitneyi yenmektir.
