Fırtınanın yaptığı yıkım, filmin son karesinde açık ve netti. Son karedeydi, canhıraş çırpınma görüntüleri. İzleyince acımamak elde değildi. Felaket korkunç boyuttaydı.
Selin dehşetini, kopan ağaçlar ve kırılan dallar arasında, çocukların yaşama tutunmalarının korkunçluğunu filmin son karesinde izliyoruz. Üzüntümüzü kelimelerle dile getirebilmek çok zor. Boğulmamak için canı pahasına gayretleri filmin son karesindeydi.
Son kareye, dikkat edilirse acının büyüklüğü anlaşılıyordu. Çaresizliğe karşı, çırpınış maalesef acıları dindirmiyordu. Canların suyun üstünde kalma çabaları, korku denilen atmosferi içimizde hissediyorduk. Feryadı acıların daralttığı, yüreğimize sığdıramıyorduk.
Son karede, suyun duvarı yıkması, kurtuluşa ümidin azalması demekti. Sevindirici olay, suyun denize yol bulması ve seviyesinin düşmesiydi. Bu sayede, bir ümit doğmuş olabilirdi.
Selden korunmak için, güçlü olmak gerekiyordu. Sürüklenen ağaçların, tahribatını fark ettiğimizde korku katsayımız yükselmişti.
Yağmur, gözümüze adeta bir su perdesi oluşturdu. Damlaların durmasını düşünemiyoruz. Suyun yıkım gücünün büyük boyutlarda seyrettiği gözleniyordu. Olayın merkezinde kalan çocukların durumu hepimizin acısıydı. Heyelanda yıkılan evler, kırılan ağaçlar ve sürüklenen kaşlar da üzüntünün kaynağıydı.
Acı ile kitlenen gönüller son karede aralanıyordu. Kalbimizde, açılan izler kalıcı olsa da küllenecekti. Çünkü olay tüm acısıyla gerçekti.
Selden geriye kalan manzara, son kareyi doğruluyordu.
Hasan TANRIVERDİ























