Bildiğiniz gibi ülkemizde ve dünyada yaşanan korkunç olaylar hız kesmeden devam ediyor. Depremler, şehitlerimiz, virüsler ve maalesef cinayetler. Elazığ depreminde 45 kişinin sağ kurtarıldığı arama kurtarma çalışmaları, enkaz altındaki son vatandaşımıza da ulaşılmasıyla tamamlanmıştır. Son durumda, deprem nedeniyle 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 2020 Elazığ depremi, 24 Ocak 2020 tarihinde yerel saatle 20:55′ de Türkiye’nin Elazığ ilinde meydana gelen, merkez üssü Sivrice olan ve yaklaşık 40 saniye süren bir deprem olmuştur. 6.8 büyüklüğünde olan bu depremle ülkemizde iyi gitmeyen bir dönem başlamıştır. Arkasından Van şehrinde çığ düşerek şehitlerimizin olması, ayrıca İdlib’de mekanları cennet olacak şehitlerimiz 2020 yılının felaketlerle geldiğini gösterdi.
Mart ayında ortaya çıkan, Çinlilerin yarasa vb. bilumum canlıları yeme alışkanlıklarından türeyen her yere yayılan coronavirus bütün dünyayı ve ülkemizi tehdit altına almaktadır. Maskelerimizi, eldivenlerimizi takarak sokağa çıkma durumunu gerçekleştirebiliyoruz. Temizliğimize, el yıkamalarımıza, evden zorunlu olmadıkça çıkmamaya gayret ediyoruz.
Coronavirüsden dolayı Çin’de 5000 ‘e yakın kişi hayatını kaybetti. İtalya’ya da sıçrayarak bütün Avrupa ülkelerini sardı. Adeta bir korku filmi niteliğinde olan bu küçücük virüsün ölüm saçması herkesi korku, panik ve endişeye sürükledi. Herkesin sakin, soğuk kanlı kalarak, önlemlerini alarak bu virüse yakalanmadan atlatmayı umut ediyoruz. Ülkemizde de vak’a sayısı 191 ve artarak devam edebilir. Coronadan ölen sayısı 250 kişiyi geçti. Genel olarak yaşlılarda ölüm oranının bu virüsten dolayı daha fazla olduğu söyleniyor.
Bakanlığın günlük istatistikleri yayınladıkça endişemiz, korkumuz gittikçe daha artıyor. Düne kadar durumla dalga geçenler bile gün geçtikçe olayın önemini anladıkları gibi, bizlerden bile daha çok endişe duymaya başladılar.
Bir taraftan dünyanın bir yerine gök taşı düşüyor, bir taraftan küresel ısınma en az corona kadar vahim bir pandemi halinde. Sinsi sinsi yayılarak mavi dünyamızı buza mı çevirecek, çöle mi çevirecek belli değil.
Şu var ki, dünyamızda felakete yönelik çoğu şeylerin özüne indiğimizde, faturayı bütün bir insanoğluna çıkarabiliriz. Bu tıpkı dünyada insanlığın toplu ihmali ve hatalar zinciri olduğu gibi, bireysel olarak bizler de kendi hayatımızdaki sorunlara baktığımızda, kendi iç sesimizi dinlediğimizde hataların önemli kısmının yine bizden kaynaklandığını rahatlıkla görebiliriz. Yeter ki iç sesimizi dinleyip olayları daha iyi anlamaya çalışalım.