Bu neye hizmet? Bu nasıl bir düşünce?..
F. Gülen’in Kur’an-ı Mubin hakkında söyledikleri karşısında“Allah’ım sana sığınıyoruz, bu neyin nesi” diyoruz. Öyle şeyler söylüyor ki ben söylesem cemaat beni dinden çıkarırdı, mesela şu:
“Şimdi de Kur’an Müslümanlığı denilen bir sapıklık çıktı” ifadesi.
Allah aşkına bu Kur’an’a yabancılık neyin nesi? Oysa sadece Kur’an Müslümanlığı Allah indinde makbuldür.
Bakınız,
Allah cc. Kur’an sürelerinin hikmetli dizilişinde mü’minlere dua ettirdikten sonra duacıya/bize yol göstererek duamıza icabet ettiğini bildiriyor.
Nasıl mı?
Fatiha suresinde yakarışla “ihdines sirat’el mustaqim/bize dosdoğru yolu göster” yani ‘Rabbim, senin istediğin gibi Müslüman olacağımız yolu bulmamıza yardım et’ duamıza hemen sonraki Bakara suresinin başında “zalikel kitabu la raybefih, hudenlil muttaqin/kendisinde şüphe bulunmayan bu kitab müttakiler için yol göstericidir”[i]diyerek müjdesini veriyor Rabb’imiz. Yani “ey doğru yol isteyen sorumluluğun bilincinde olan kullarım, doğru yolu gösteren işte bu Kur’an’dır”diyor.Allah Teala şanlı elçisi Muhammed Mustafa’ya defaatle “Ben sadece bana vahyedilene uyarım de”[ii]buyurmuştur.
Bizim hayretlerle ‘Allah’ım bu neyin nesi’ dediğimiz sadece ‘Kur’an müslümanlığı’ olayından ibaret değil, bu mübarek kitabı Peygamberlere getiren Cibril-i Emin, yani Ruhul Kudus için “müsaadenizle, ben sana oy vermeyeceğim, ben vifak ve ittifak istiyorum” sözünene demeli?Allah’ın Emin (yani emin oluşunun kefili benim) dediği Cibril as -hâşâ- bölücülük ve nifak için mi geliyor ki ‘kusura bakma sana oy vermem‘ diyor. Bu nasıl bir kibir, bu nasıl Kur’an’dan kopuk din anlayışı? Kendiliğinden hiçbir söz ve fiilde bulunamayan Cibril’i Emin -haşa ve kella- nifaka mı geliyor ki bu Emin Melek’e ‘hayır’ çekiyorsunuz? Ama bakın, Cibril’i Emin as’a ‘Türk toplumunun ittifakı için’ oy vermeyen Fetullah Gülen Kılıçdaroğlu’na nasıl da oy topluyor. Demek olay ‘Türk toplumu, vifak ve ittifak’ değilmiş.
Kur’an esas alınmazsa böyle olunur işte.
Kur’an-ı Azimüşşan ve Cibril-i Emin as için bunları söyleyen F. Gülen Meryem as, İsa as. Ve Muhammed-ül Emin as için neler demez ki?
“Muhammed as konsere geldi”,
“Muhammed sav Meryem as’ın kocası!, İsa as’ın babası!”milyon kere hâşâ demekten başka çaremiz mi kaldı?
Ya “Kur’an’ın babası öldü… yetiiim, yetiiiiiiiim” için ne diyeceğiz?
Kim bu -hâşâve kella- Kur’an’ın babası?
Nasıl olurda kelamullahın babası olacak ve ölecek? Alooo!
Ne oluyoruz ne?
Bunlara ses çıkarmayan şakirtler olunca tabi ki sonunda da Muhammed Mustafa’yı kamyon kasasıyla gönderirler.
“Bütün bunlar hazırlıktı, kendisine bağlananların gözünde Fahr-i Alem Muhammed Mustafa’yı sıradanlaştırmaydı ve şakirtlerini Muhammed’sizliğe! hazırlamaktı” diyenler ne kadar da haklılar.
Ezandan Muhammed’un Resulullah şahadeti kaldırdılar. Yetmedi.
“Eşhedüenne Muhammed’un Rasullulah demeseniz de olur” dediler. Yetmedi,
“Kur’an’da hükmügeçersiz ayetler var, ama İncil ile Tevrat ile hükmedilir” dediler. Yetmedi.
Peygamber as’ıTwitter ve kızlı-erkekli türkü-şarkı konserlerinin ayrılmaz izleyicisi yaptılar. Hazırlık böyle işte:
Bütün bu saçmalıklar, din dışılıklar peygamber as’a reva görüldü ve bir tek kişi çıkıp ‘yahu n’oluyoruz’ d(iy)emedi.
İşte Kur’an Müslümanlığı olmayınca böyle olur. Sormaz, sorgulamaz. Oysa Rabbimiz onlarca ayette kutlu peygambere Kur’an’a uymayı emrediyor ve Kur’an’dan sorulacağımızı buyuruyor:
“Ey insanlar!Siz, Rabbiniz tarafından size indirilen vahye tâbi olun, O’ndan başka birtakım hâmîler edinip de onlara uymayın.Ne kadar da az düşünüyorsunuz!“[iii], “…Ve muhakkak ki… ileride bu (Kur’an)ndan sorulacaksınız.”[iv]Yani yaptıklarımızın, söylediklerimizin doğru olup olmadığı Kur’an’a göre belirlenecek.
Bu uyarı Allah’tan ve Allah’ın uyarıları hiç kimsenin söz ve uyarılarıyla değiştirilemez ve onların sözleriyle mukayese dahi edilemez.
Zerre-i miskal da olsa Risale-i Nur’dan haberdar olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’an’ın yol göstericiliğiyle ilgili “Kur’an-ıHâkim, iman ve amel-i salihle, o esfel-i safilin sükûttan, insanı âlâ-yi illiyîne çıkarır”[v] buyurduğu bu eşsiz tefsir varken “Kur’an Müslümanlığı denilen sapıklık”demez, diyemezdi. Adı üzerinde Kelamullah, bu kitabın söylediği sözün üzerine söz müsöylenir? Allah söyler (vahy) bize de tam bir teslimiyetle söylediğini (ayet) kabul etmek düşer.
Cebrail as ile, Kur’an ile ilişkisi böyle olan:
Rüşveti, satın almak için hâkime-savcıya,
Paraları Bankasya’ya,
Ananası-rafinerileri KOÇ’a, tesbihi SABANCI’ya, şükranları Çiller’e, şefaati Ecevit’e, plaketi Demirel’e, ta’zimi Papa’ya uygun görür. Tabi ki bu zihniyet kirli ve montaj kasetlerle Tayyip Erdoğan’a da vurmayı reva görür.
Ayıp ayıp,
İlkokulu terk Ziya dayı bile “80 küsür yıl hasretini çektiğimiz özgürlüklere bizi kavuşturan başbakan Tayyip Erdoğan’a hiçbir ahlaki değere sığmayan, din-imanla alakası olmayan yollardan saldıranlar sevenlerini toplumun içine çıkamayacak hale getirdiler” diyor.
Bakınız, geçen gün birkaç arkadaş:
“Hocam,İsrail ile aynı safta, yalan ve iftira olduğunu geri zekâlı olmayan herkesin bildiği saçma sapan kasetlerle başbakanı vurmak bizi kahretti. Başbakanı devirmek için olmadık günaha giriyoruz ve bu sadece İsrail’in işine geliyor. Bunu ne inancımıza, ne kendimize, ne ailemize, ne akraba ve tanıdıklarımıza layık görüyoruz ve utancımızdan sokağa çıkamıyoruz” diye dert yandı.
Evet, bu sözler de okumuş, kariyer sahibi58-62 yaşındaki adamların söyledikleri.
İslam dünyasının 12 yıldır dua ettikleri Tayyip Erdoğan size güveniyordu, ‘kardeşlerimiz ülkelerine yanlış yapmaz’ diyordu. Bu yüzden asla elde edemeyeceğiniz imkânları size verdi. Şimdi böyle bir başbakana etmediğinizi bırakmıyorsunuz.
Bu leke ömür boyu yeter.
Twitter: @ahmetay_
[i] Bakara/2
[ii] Ahkaf/9
[iii] A’raf/3
[iv] Zuhruf/44
[v] Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, 32. Söz, c. 1. s. 291, Nesil Yayınları
