Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Doğa-Çevre

”Eylülün Yalnızlık Senfonisi”

Ömer Sabri KURŞUN Yazar Ömer Sabri KURŞUN
26 Eylül 2022
Doğa-Çevre, Edebiyat & Sanat, Eğitim & Kültür, Genel Eğitim, Ömer Sabri KURŞUN
0
403
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…

“EYLÜLÜN YALNIZLIK SENFONİSİ”

Eylül İşte!.. hüznün değişmez adresi… İşte bitti bitecek belli ki acılar sona erecek, belki de acılar zemheri bir kışın karabasanı gibi fırtınalarla, kasırgalarla gelip yüreklere çökecek. Çakacak, yakacak, kavurup atacak… Kim bilir… Eylül bu!.. acıtır… Ama zamanla acıya da alıştırır ve şimdiki gibi çeker gider… Ömürden alır gider, ardına bile bakmaz, görmez ardında bıraktığı yağmurları, damla damla yanaklarından süzülen…

Eylül, mevsimlerin en güzel demlerinden biridir. Ağustos’un yakıcı sıcağından sonra esen rüzgârı, yaranın üstüne bir nefes üflemek gibi gelir insana. Yazın sıcağından bunalanlar, esen rüzgârın saçlarını okşayıp dağıtmasına aldırış bile etmezler. Eylül demek, yüreğe serpilen bir su gibi içimizi aydınlatan, yüreğimizi serinleten sakinlik ve huzur demektir.

Kuşların telaşına bakılırsa, sarı yaprakların düşmesi ile başladı sonbaharın huzuru. Sıcaklar kıyı kentlerinde hala devam ederken, sonbahardan bahsetmek için belki erken ama kısalıyor işte günler. Sabahları biraz daha karanlıkta, biraz daha serin uyanıyoruz. Ağaçlar sessiz gibi dursa da, rüzgârla bir şeyler fısıldaşıp, söyleşiyor dalları. Biz fark etsek de etmesek de yaşamın dengesi ve uyumu her yerde kendini gösteriyor. Doğa kendi içinde yaşamın gizini anlatıp duruyor.
Eylül günleri; yeşilin sarıya, sarının turuncuya hatta kızıla kur yaptığı günlerdir.

Eylül düşen sarı yapraklar ve ardından gelen hüzün…
Tıpkı sevdiğinden ayrılan, acısını ve gözyaşlarını yüreğine gömen bir sevgili edasıyla çaresiz düşmesine sessiz kalan dallar. Yaprağın kaderidir düşmek. Düşen ve hışırtılı sesleri ile bir oyana bir bu yana savrulan yapraklar neyi anlatmak ister bilinmez…

Sonbaharın ilk göz ağrısı Eylül sen sen var ya sen; ‘Acılar paylaştıkça çoğalır’ sözü sanki senin için yazılmış. Her ağaç, yaprak yaprak ağlarken başından eteklerine kadar inen sarı bir duvağa bürünmüş gibiydi tabiat.
Ama kâh rüzgâr rahat vermedi; uçurdu, kâh aceleci insanlar üstünden ezerek geçti. Seni toplamaktan usanan çöpçüler çırılçıplak kalmana sevindiler mi ne!.. Belki onlar da üzüldüler ama belli etmediler kim bilir.

Gökyüzü, kuş, yağmur, rüzgâr… İlk aşk, ilk acı, ilk ayrılık… Beyaz zambak ve hüzün…
Dalından kopup avuçlarıma düşen kuru bir yaprağın anımsattıkları olmalı bunlar Eylül…

Birkaç hafta öncesine kadar dalları süsleyen yapraklar, şimdi toprağı süsler. Bu defa renkler daha da sıcaktır. Boy atmış başaklar gibi altın sarısına döner yeryüzü. Yemyeşil ağaçların dallarına nasıl yakışırsa, soyunmuş ağaçların ayakları dibinde de başka bir güzellik sergiler yapraklar. Dekor değişmiş, renkler ısınmıştır. Yine müjde vardır renklerin dilinde. Dün hayatı haber veren yeşilin yerini, bugün sükûn ve istirahati müjdeleyen renkler almıştır.
Sırayla değişir renkler. Değişir ve yeryüzüne iner.
Yorgun çiçekler uykuya yatar. Yerin altında hayat başlar.
Toprak ve içindekiler bir fabrika gibi çalışır aylarca.
Yukarıda ağaçlar uyurken, aşağıda sabahın hazırlıkları sürer.
Gün doğarken her şeyi hazır bulsunlar diye…
Gökyüzü, kuş, yağmur, rüzgâr… İlk aşk, ilk acı, ilk ayrılık… Beyaz zambak ve hüzün…
Dalından kopup avuçlarıma düşen kuru bir yaprağın anımsattıkları olmalı bunlar Eylül…
Az biraz da gözlerde hüzünsün. Hazan mevsiminin sarı, kızıl büyüsün aynı zamanda da çok güçlüsün.

Yalnız şimdilerde çok dertlisin biliyorum. Koca bir yıl kökünden beslendiğin ağacının dalından birer birer ayrılmak kolay mı?.. Hiç kolay değil tabi ki, şu son yaprağın da ruhunu hazana teslim ederken, bastığım her kaldırımda nasıl da yaşam mücadelesi veriyorsun. Ne hazin ki hışır hışır eden sesini içimin derinliklerinde bile işitebiliyorum.

Buruklaşma be Eylül!.. Bu halinle de güzelsin. Bu gözler, senin yemyeşil halini de iyi bilir, çiçekli halini de. Sararsan da, solsan da yine sevecek kalpler seni.
Ne de olsa Eylül’de unutmak ve unutulmak yoktur değil mi? Olsa olsa hatırlayamamak vardır. Akıl dediğimiz o sandığın içinde biriken ne kadar yaşanmışlık varsa hepsi saklandığı kuytulardan çıkarak ortalığa dökülür.

Eylül’de terk edilmeyen tek şey hatıralardır. Bir Eylül sabahı esen kara yel, aşkı, şiiri, devrimi, çocukluğunuzu, gençlik yıllarınızı, hayal kırıklıklarınızı önüne katıp topladığınız yamalı bohçanızdan çıkarıp tekrar önünüze serer. Kalkanlarınızı siper edip kaç uyku, kaç saat, kaç acı, kaç hüzün, kaç mutluluk ve kaç huzur tüketirseniz tüketin Eylül’ün tek armağanı duygu, hüzün ve yaşam aynasında gördüğünüz kırışıklıklardan başka bir şey olmayacaktır.

Sen yeter ki tasalanma. Gün olur devran döner, yüzün yine eskisi gibi güler. Unutma Eylül, daha yaşayacaklarımız var. Seninle beraber döküleceğiz sokaklara ve beraber üşüyeceğiz. Ellerimiz ve umutlarımız ceplerimizde iken daha ne kara kışlar atlatıp, rengârenk güller dikeceğiz mis kokulu ilkbaharlara.
Hadi hazan utanma! Rahatlatacaksa eğer seni hiç çekinmeden yağdır üzerime biriktirdiğin yağmur bulutlarını. Varsın güneş erken batsın, ömrümüz dakika dakika kısalsın. Yüreğimde öyle bir güneş besliyorum ki sana da yeter bana da. Hüznü, el birliğiyle kış uykusuna yatırmaya ve mutluluğa birlikte uyanmaya ne dersin!..

Gençliğimde Eylül, sevdiğim her şey gibi çabuk tükenen kurşunkalemlerim, doğrularımın azlığından çok çabuk tükenen silgilerim, beyaz sayfalar üzerine karaladığım uzak düşlerimdi.
Geçti gitti… Tükendi düşlerim. Şimdilerde elimde sadece bana yanan tek bir şey kaldı. Cığaram ve ciğerlerimi yakan dumanı, ömrümü sarı Eylül yaprağı gibi tek tek düşüren.
Aman sende. Boş ver Dünya tükeniyor bir bilinmeze doğru, ben tükenmişim yalnızlığımla ne yazar…
Bakın ne diyor bak; Faruk Nafiz Çamlıbel

“İçlenme tabiattaki yekpare kederden,
Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler.
Onlar dönecektir yine gittikleri yerden,
Onlarla giden günlerimiz dönmeyecekler.”

Tüketmek için bunca acele ettiğiniz takvim yapraklarından, hızla akrepleri zehirleyen yelkovanların telaşından ne kaldı geriye dersiniz?..
Ne kadar dirensem de çocukluğumun güleç mevsimini alıp götürmüş Eylül.
Yaşamın renginin nisan olduğunu düşünürdüm, “Ölümünki de benim!” diyor Eylül.
Âh sarı ve uzak yalnızlığım.
Sevgilim.
Eylül’üm.
Eylül, gizlenmiştir değil mi?.. Kalbimi de orada bulur musun?.. Avucun kime satılmışsa… Bir büyük boşlukla sarmalarsın, Nisan gibi görünür, taptaze. Ama ölüyordur. Bilirsin, çünkü sen de onunla ölüyorsundur. Mevsimlere imanım yok, günler geçiyor, bazıları hep aynı mevsim: Sonbahar. Çiçekleri var, güneşi, meltemleri… Ama sonbahar; özlediğimsin. Özlemek, nasıl bir tesbihse kopup kayboluyor sonsuzlukla…
Eylül, sevgili, senin için kırmızı yanaklı köylü kızlarından elmalar çaldım, üfledim kalbimden, şekerler kardım. Senin için eli öpülesi… Nefesine bile değmez karanlık sokaklarım… Uzaklaşırım, ağrımı sımsıkı göğsüme hapsedip. Eylülüm, kaybolmuş haritam…

Ne zaman son bulacağı belli olmayan bu hayat yolculuğunda, yemyeşil bir yaprak gibi etrafa ışık canlılık saçarken, ışık olur kimilerine mutluluk huzur verir. Kimine rehber olur. Sevgi tohumları eker sevgisiz gönüllere… Dost olur, yaren olur. Kardeş olur kimine, kimine eş, kimine arkadaş olur. Kimine tutunacak bir dal olur…
Ama bir gün kendinden çok şeyin gittiğini fark eder. Bir türlü ne olduğunu anlamadan tıpkı kuru bir yaprak gibi bir o yana bir bu yana savrulup durur Dünya denen bu hanede.
Hiç ummadığı bir anda acı acı verilen bir sela ile irkilir insan. Hüzün dolu bir sesle sarsılır. Acı bir haber! Ölüm karşısında çaresizliğin haberini verir. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı sözün bittiği yer…
“Şüphesiz biz Allah’tan geldik ve şüphesiz dönüşümüz O’na dır.”
Gidenin ardından çaresiz bakakalırız. Gönül gözümüzü açmak için bir çağrı mı hazan mevsimi? Ölümü, yokluğu, çaresizliği çağrıştırması adına… Her güzelliğin bir sonu olduğunu bilip ona göre yaşamalı, kadere rıza göstermeli kısaca…

Bir müjdedir sonbahar ” Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik.”(2/56) demiştir bizlere ayetinde Rabbim…

Derim ya bazen kendime kızıp ta; “Şair dediğin silgi gibi, her geçen gün, azar azar tükenmemeli. Her yeni mevsimde, gonca gonca bitmeli…”
Şair, yalnızlığını gizleyemez, kelimeleri satırlarda çoğaltır sadece… yazdıkları kırılgandır, hiç ellemeyin onun yüreğini…
Boş verin siz bu deli dolu yazdıklarıma, her mevsimin bir güzelliği vardır diye avutun yürekleri, şu yalanların Kolordu gibi gezdiği Dünyada. Yaşamaya bakın ve kendinize yarattığınız kırmızı çizgilerinizden vazgeçmeyin. Bu gün giderse yarın geri gelmez. Yarını daha bir güzel yaşamak için geceden düşlerinizi yastığınızın altına koyun. Çünkü şafakta vaktini hiç şaşırmadan gelecek bir Şems var yine. Dudaklarının kenarına astığı gülücükle. Sizi elinizde güzel düşlerle görmek isteyecektir…

Haydi dostlarım; Günaydın… Günaydın Herkese… Rüzgâr… Bugün olmasa da yarın; önüne katıp götürüyor içinde acı olan her şeyi… Sarı Eylülde dalından ayrılan hazan yaprağı gibi… Her gün… Her gün güneş yeniden bizim için doğuyor… Doğmaya çalışıyor sancılı da olsa. Bu gün doğmadı mı, üzülmeyin yarın doğar. Her batan güneş sabaha yeniden Böyle bir dünyada, artık güzel şeyler duymaya, gülen yüzlere çok ihtiyacımız var…
Yeter ki isteyin, hayat enerjinizi kaybetmeyin ve güzel enerjinizi herkese yansıtın… Acısıyla, tatlısıyla… Hayat yaşamaya değer…
‘YAŞAMAK GÜZELDİR!’ dostlarım…
Bu gün Aşk’la Yaşamak için çok güzel bir gün…
Hangi şehirdesiniz, aramızda ki mesafeler nedir bilmiyorum. Âmâ burası İzmir… Ve sarı Eylül…
Her şey zamanın da güzel, toprağın suya ihtiyacı var yağmurlar da yağmalı kar ’da.
Hava fırtınalı da olmalı, durulmalı da…
Ama hava nasıl olursa olsun bizim havamız hep iyi olsun…
Unutmayınız dostlarım, Sevgimiz Kadar Güçlüyüz…
Kalbimizden o yaşama sevinci hiç eksik olmasın…

İçinde sizin de olduğunuz tüm İslam âlemi için Selam ve Dua ile… Hayırlı Cumalar…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan sabahınıza selam olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, her dem sevgiyle, hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün, görüşmek ümidiyle…

#öskurşun#

Paylaş
Etiketler: eylülsarı yapraklarsonbahar
Önceki Yazı

“Hayatta Yapacak Daha Çok İşim Var Benim”

Sonraki Yazı

Okulun Son Yılının İlk Günü

Ömer Sabri KURŞUN

Ömer Sabri KURŞUN

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Yörüklerin Harika Öğütleri
Eğitim & Kültür

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Okulun Son Yılının İlk Günü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap